25 Kasım 2016 Cuma

The Kaleidoscope

Maine’de balayındayken, karım ve ben resmedilmeye değer bir kasaba olan Boothbay’de, özellikle kasvetli ve yağmurlu bir günde durduk. Planladığımız piknik olasılık dışı kalınca, limanın yanındaki harap olmuş antika eşya dükkanında kendimize bir sığınak bulduk. Karım koca sandıkları ve kapının yanındaki masaları incelerken, ben de hevesle arkada cam kutuların içindeki antika aletlerine ve deniz yolculuğu eşyalarına baktım. Optik eşyalar ve denizci belgeleri koleksiyoncusu olarak, bir sekstant, hatta eski deri kayışlı bir teleskop bulmayı umuyordum.

Özellikle ilgi çekici bir teleskop gözüme takıldı. Yıpranmış bir kahverengi patine taşıyan, buna rağmen tasarımsal olarak son derece modern ağır pirinç bir el feneri gibi görünüyordu. Satıcıya bunun eline nereden geçtiğini sordum, fakat bana sadece eski bir gemici sandığında birkaç pusula ve sekstantın yanında bulunduğunu söyleyebildi Bana beş dolara satabileceğini söyledi, hatta istersem bedavaya bile. ‘’Benim için değersiz, bunu kimse istemiyor.’’ dedi. Nedenini sorduğumda, yorgunca iç çekti, ardından kutudan çıkarıp bana verdi.

‘’İşte, kendin gör dostum.’’

El işçiliği harikaydı, Oldukça sağlam, ve görünüşe göre el yapımıydı, belki de Avrupa’dan bir yerlerden gelmişti. Yıpranmış yazı bunun Alman, belki de köken olarak Avusturya yapımı olabileceğini söylüyordu. Ampul yuvasını çevirdim ve zayıf bir kırmızı ışık oluştu. Dükkanın karanlık bir köşesine soktuğumda, fantastik monoton kıvrımlar beni karşılamıştı, hareket edip birbirlerini sarıyor, tıpkı bir yılan balığı sürüsü gibi zikzaklar yapıyorlardı. Alışılmadık  çiçek dürbününe baktıkça, fantastik zihnim sinirli hortlak suratları oluşturmaya başladı. Aleti kapattım, heyecanla satıcıya döndüm.
‘’Fantastik’’ dedim. ‘’ Lenslerin önünde bir çeşit yağ filtresi olmalı. İki tana Victoria dönemine ait çiçek dürbünüm var, fakat hiçbiri bunun kadar iyi illüzyonlar sunamıyor.’’

‘’Bunu almayacaksın değil mi? Bunu kimse almıyor. Bir süre sonra iade etmek için geri dönüyorlar.’’ Satıcı tezgaha yaslandı, nefesinin ağırlaştığını ve yüzünün terlemeye başladığını görebiliyordum. ‘’Herkes bunun bir çeşit numara olduğunu zannediyor. Ta ki onlarıışıklar kapanınca da görmeye başlayana kadar.’’


‘’Bu bir projeksiyon, veya bir fener değil efendim. Bu… Bu lanet ışık o yaratıkları kendi oluşturmuyor. Sadece gözlerinizin orada olanı görmesini sağlıyor.

Ç.N: Neden iade ettiklerini anlıyorum.

18 yorum:

  1. Hikaye ve çeviri, ikisi de mükemmel... ;)

    YanıtlaSil
  2. gece yarısı hatta sabah olmak üzere okuduğum için anca anladım :D süper bi pasta ^-^

    YanıtlaSil
  3. Dediğim gibi Leon ve Rei pastaları çok iyi seçiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu nedenle, istediğiniz her CP'yi çevirmiyorum. Kötü olduklarından değil hoşuma gitmediklerinden.

      Sil
  4. Iade etmek mantìklí ve akìllìca.Ve LEON'dan bashka bir uzun CP daha. Sanírím uzun olanlarí seviyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kısa olanlardandı...( ಥـْـِـِـِـْಥ)

      Sil
    2. Vallaha benim için uzun ve sürükleyiciydi.

      Sil
  5. Aslında Çok Hoş Sayılabilecek Birşey :D

    YanıtlaSil
  6. Aslında Çok Hoş Sayılabilecek Birşey :D

    YanıtlaSil
  7. ben olsam iade etmezdim çok havalı =3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu paranoya ile yaşamaya devam edebileceksen hoş bir şey

      Sil
    2. yaşarım ya sıkıntı yok:D
      ben böle şeyleri severim mesela bir cinayetin yaşandığı evi kimse istemez ama ben o evi alırım
      (fiyatın etkisi çok büyük çaktırmayın ;))

      Sil
    3. Şimdi düşün biri alsın kurtulayım diye ucuza satar hatta belki beleşe verir oh mis

      Sil
  8. bazen gözlermi kapayınca bende görüom :D nalat olsun ya onlarda gerçekse :D

    YanıtlaSil
  9. Aslinda onu perili evlerde kullanmak lazim xd

    YanıtlaSil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  11. ÇP çoook iyi çevrilmiş ellerinize sağlık :D sadece bazı yerlerde yazım yanlışları var düzeltirsiniz umarım :)

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^