23 Ağustos 2014 Cumartesi

"Clickity-Clik"

Ev gökgürültüsü ile sallanırken uyandım,elektrikler de aynı anda gitmişti. Köpeğim her zamanki gibi deliye dönmüştü. Anlayacağınız gibi yağmurlu günlerden nefret ediyor. Işıklar söndüğünde odadan odaya koşturuyor, koşarken de tırnakları ahşap parkelerde 'Tık tık' sesleri çıkarıyor. Daha önce karanlıktan bu kadar korkan bir evcil hayvan görmemiştim.

El fenerini bulmak için komodinin çekmecelerini karıştırırken koşmayı bıraktı ve havlamaya başladı. "Sakin ol Max, feneri arıyorum." Karanlıkta bana doğru gelirken tırnaklarından çıkan o 'Tık tık' sesini duydum. Sonunda feneri bulduğumda, rahatlamasını sağlamak için hemen açtım. "Hadi Max, ışığımız var." Yatağımda oturup ışıkla odayı tararken burnunun ucunu kitaplığın arkasında gördüm. "Hadi oğlum,sorun yok." Gözlerindeki donmuş terör ile kafasını kitaplıktan çıkardı, sonra tekrar çekti.

"Her neyse. Ben çok susadım." Ayağa kalktım ve mutfağa doğru yöneldim,sonra olduğum yerde donup kaldım. Önümde yatan şey neredeyse kusmama neden oldu. Yerde yayılmış bir şekilde yatan şey köpeğimdi,bir kan gölü içinde. Kafası kopmuştu.

Kendime gelmeye çalıştığımda,arkamdan gelen ve gittikçe yaklaşan 'Tık tık' seslerini duydum.

Ç.N:
Gençler size korkunç, gerçekten de korkunç bir haberim var...
2 Haftalığına interneti olmayan bir yere gidiyorum o_O 
Ama döndüğümde bunu telafi edeceğime emin olabilirsiniz :3

22 Ağustos 2014 Cuma

"Reflection"

A: Hey...Ya aynaların içine giremememizin sebebi yansımamızın bizi engellemesi ise ?

B: Ya bizim geçmemizi engellemek yerine bizi korumaya çalışıyorlarsa? Belki de diğer taraf çok korkunç ve acı verici şeylerle doludur, bu yüzden de geçmemizi istemiyorlardır ?

A: Öyleyse ben aynanın yanlış tarafındayım.

B: Belki de yansıma olan sensindir.


Ç.N:
Nedense bu bana biraz mümkünmüş gibi geldi o_O Aynaya bakıp karşımdaki kişinin benden daha şanslı bir tarafta doğduğunu düşünmeye başladım :D 
Bu dünyada bir sürü garip olay var :3
Bazıları Creepypasta hikayeleri kadar korkunç,hatta daha korkunç çünkü gerçekler. İsterseniz arada onları da paylaşabilirim? :3 



17 Ağustos 2014 Pazar

"Branches in the Wind"

Sonunda,artık evdeyim. Gece geç saatlere kadar çalıştıktan sonra patronumun bana verdiği işi en sonunda bitirmiştim. Bu kadar çalıştığıma değmişti,çünkü önümde güzel bir gün vardı. En çok heyecanlandığım kısım oğlumu görebilecek olmamdı. Boşandığım karıma karşı açtığım velayet davasını kazanmıştım, bu yüzden artık istediğim zaman oğlumu görebilirdim. Önceki yatak odamı onun için düzenledim, her yeri beyaz olduğu için biraz sıradan görünüyordu. Boş zamanım olduğunda odada istediği değişikleri yapabilirdik. Merdivenlerden yukarı çıktım, ayak seslerimi duyunca beni hemen odasına çağırdı.

"Baba,uyuyamıyorum, penceremde bir canavar var."

Canavarlar,ha? Bir çocuk için orijinal bir bahane.

"Ah bu konuda endişelenme, bunlar sadece dışarıdaki rüzgar yüzünden cama çarpan ağaç dalları."

Cama çarpan dalı tuttum ve ona gösterdim. Bana güvenip sakinleşti, ona iyi geceler öpücüğü verdim. Sonunda, uyku zamanıydı, artık zar zor görüyordum. Koridordan geçip kendimi yatağıma attım. Canavarlarla uğraşmak için fazla yorgundum. Yarın onunla okula gidip bu bölgeye kaydını yaptırmam ve ona okul kıyafetleri almam gerekiyordu. Bunları düşünürken yine beni çağırdığını duydum. Adamım, çocukları seviyorum falan ama, biraz uykuya ihtiyacım var!

"Baba, canavar yine geldi."  diye bağırdı.

Pencereye baktım; hayır, ağacın dallarından başka bir şey yok. Oraya yürüdüm, ona hiçbir şey olmadığını kanıtlamak için camı açtım ve tekrar ona döndüm.

"Gördün mü, burda ağaçtan başka bir şey yok. Sana söylemiştim, şimdi uyu, yarın okula gideceksin."

Korkmuş görünüyordu, bunu görebiliyordum, ama ne yapabilirdim çok yorgundum.
Tekrar,kendimi yatağa bıraktım. Sonra ağlama sesini duydum, bu kadarı yetmişti.

"Tamam, ben de seninle beraber yatacağım. Eğer canavarı görürsen sadece sıkıca bana sarıl."

Odasına girdim, kırmızı örtüyü çekip yanına uzandım.

Gözlerimi kapamış yatarken meraka kapıldım. Yatak için beyaz örtüler almamış mıydım ben?
Dönüp oğlumun kesilmiş boynuna baktım ve yaptığım yanlışı fark ettim. O anda canavarın sesini duydum, artık cama vurmuyordu. Açık pencereden ayak sesleri geliyordu.

Gülmeden edemedim, evimin bahçesinde hiç ağaç olmadığını nasıl fark etmemiştim ben?

Ç.N:
Selam ^_^ Sadist admin geldi :D Leptopum hala gelmedi ama misafirliğe gittiğim yerde bilgisayarı görünce atladım üstüne o_O Öncelikle, biri beni izlerken çeviri yapmak gerçekten de sinir bozucuydu :D İkinci olarak hikayenin kısalığı için kusura bakmayın. Creepypasta sayfasındaki tonlarca hikayeyi okuyup,içlerinden seçip, Türkçe'ye çevirip sonra da kontrol edip hataları düzeltmem için yarım saatim vardı :3 
(Aslında hikayenin kısa görünme sebebi sayfa genişliğini-okumaya üşenmeyin diye- artırdığım için olabilir :D )
Bu arada Jeff the Killer'ı tatlı bulan tek kişi ben miyim? :D 



6 Ağustos 2014 Çarşamba

4 Ağustos 2014 Pazartesi

"The Girl in The Photograph"

Bir gün, Tom isimli bir çocuk sınıfta matematik dersi görüyordu, okulun bitmesine 6 dakika vardı. Ödevini yazarken bir şey dikkatini çekti.

Sırası pencerenin yanındaydı,kafasını o dışarı çevirdi ve çimenlere baktı. Çimenlerdeki şey resme benziyordu. Okul bittiğinde, resmi gördüğü yere başkasının almasını engellemek için çok hızlı bir şekilde koştu.

Resmi aldı ve gülümsedi, resimde hayatı boyunca gördüğü en güzel kız duruyordu. Kızın elbisesi vardı ve altına tayt giymişti,ayakkabıları kırmızıydı. Ve elini barış işareti* şekline sokup poz vermişti.

Resimdeki kız çok güzeldi, onunla buluşmak istedi,bu yüzden bütün okulu gezip herkese kızı daha önce görüp görmediklerini sordu. Ama sorduğu herkes "Hayır." dedi. Hayal kırıklığına uğramıştı.

Eve geldiğinde,kız kardeşine kızı tanıyıp tanımadığını sordu,ama ne yazık ki kız kardeşi de "Hayır." dedi. Çok geç olmuştu, bu yüzden üst kata çıktı, resmi yatağının yanındaki masaya koydu ve uyudu.

Gecenin bir yarısında Tom penceresinden gelen "Tık" sesi yüzünden uyanmıştı. Ses bir tırnağın tıklamasına benziyordu. Korkmuştu. Tıklama sesinden sonra kıkırdama sesi duydu. Pencerenin orda bir gölge gördü, bu yüzden yataktan çıktı,pencereye doğru yürüdü,açtı ve kıkırdama sesini takip etti. Sesin geldiği yere ulaştığı anda ses kesildi.

Ertesi gün komşularına da kızı tanıyıp tanımadıklarını sordu. Herkes "Üzgünüm,hayır." dedi. Annesi eve geldiğinde annesine bile kızı bilip bilmediğini sordu.O da "Hayır." dedi.Tom odasına çıktı,resmi masasına koydu ve uyudu.

Yine bir tıklama sesi yüzünden uyanmıştı. Fotoğrafı eline aldı ve kıkırdama sesini takip etti. Yolun karşısına geçerken, bir araba aniden ona çarptı. Resim elindeyken ölmüştü.

Sürücü arabadan çıktı ve yardım etmeye çalıştı,ama çok geçti. Sonra resmi gördü ve aldı.

Resimde tatlı bir kız 3 parmağını göstererek poz vermişti.


Ç.N:
* Barış işareti,işaret ve orta parmak aynı anda gösterilerek yapılan işarettir.

Sanırım sayfayı bir süreliğine boş bıraktım :3 Yine üşengeçliğim tuttu :D Ama düşünürken ona da çözüm buldum. Bundan sonra uzun hikayeleri bölüm bölüm çevireceğim,çünkü tek seferde çevirirken hem ben yoruluyorum hem de okumaya üşenenler olabiliyor :)) O yüzden kısa kısa bölümler halinde yayınlayacağım.Ve merak etmeyin,hikayeleri en heyecanlı yerinde kesmeye özen göstereceğim *Şeytan gülüşü*  :DD