17 Eylül 2015 Perşembe

Laughing Jack

Ben James'in annesiyim. James çok tatlı ve iyidir, fakat arkadaş edinmeyi pek sevmez. O yüzden hep yalnızdır. Bir gün James evin bahçesinde oynarken biriyle konuştuğunu duydum. Mutfağın penceresinden ona baktığımda, yanında kimse yoktu. O kadar kendi kendine konuşuyordu. Oğlumun yanına gittim. "James, kimle konuşuyorsun ?" diye sordum. "Ben.. hayali arkadaşım ile. Neden sordun ki?" dedi. "Neyse haydi içeri gel uyuyacaksın." James'i yatağına yatırdım. Ve yatak odama gidip, uyumaya başladım. Çok berbat bir rüya gördüm. Rüyamda; bir lunaparktaydım. Her şey siyah beyaz gözüküyordu. Lunaparktaki sakat çocuklar beni ürkütüyordu. Çocuklar beni bacaklarımdan ve kollarımdan tırmalayıp duruyordu. Ve berbat bir gülme sesi.. Uyandığımda hala geceydi. James'in oyuncakları çekmecemin üzerinde duruyordu. O oyuncakları James'in koyduğunu düşünüp, odasına gittim. Ama odasına girdiğimde James hala uyuyordu. Onu hafifçe dürterek uyandırdım. "James, bu oyuncakları sen mi koydun benim odama ?". Diye sordum. "Hayır. Ben koymadım Gülen/Laughing Jack koymuş." Dedi. Fazla üzerine gitmedim. "Peki tamam sen uyumaya devam et bebeğim."

Ertesi sabah James bahçeye çıkmıştı. James'in elinde şekerler vardı. İlk, komşumuz falan vermiştir diye düşündüm. Ama sormalıydım.
-James, o şekerleri sana kim verdi ?

-Gülen\Laughing Jack verdi.

-James bana derhal doğru cevap ver. Onları sana kim verdi!!!

-Ama anne ben gerçekten..

-Tamam James.

James aslında bana hiç yalan söylemez. Neden sorularıma doğru cevap vermiyor ki ?. Neyse. Gece oldu. James'in bu garip hareketleri ardından onu gözetim altında tutmam gerekirdi. Mutfaktan sesler geldi. Ben korkuyla uyandım. Hemen koşarak aşağı indim. Evin köpeği Fido öldürülmüştü. Midesi kesilmişti, organları gözüküyordu ve James'in yediği şekerler vardı. Kendimden geçmiştim o görüntüye. Fakat James'in odasından çıkan ses gelene kadar. Oğluma bir şey olmasından korktum ve hemen çekmeceden bir bıçak alıp yatak odasına çıktım. Oda darmadağınıktı. Çekmeceler biri tarafından tekmelenmiş, kırılıp dökülmüştü. James odanın bir kenarında ağlıyordu. Hemen James'i kucağıma alıp komşumuzun evine koştum. Oradan hemen polisi aradım. Polis kısa sürede evin etrafını sardı. Ama ortada görünen bir şey yoktu. Bir ölü köpek ve darmadağınık bir oda.
Sonra ki gece James'in eski bebek monitörünü odasına kurdum. James'in odasına bir şey gelirse onu görebileceğim. James odasında yatmaya pek niyetli değil gibiydi. Ama ona söz verdim bir şey olmayacağı konusunda. Sonra yatak odama gittim. Tam uyuyacaktım, monitörden ses gelmeye başladı. Bir an ürktüm. Ses radyo gibiydi. Ondan sonra rüyam da gördüğüm o berbat gülme sesini duydum. Hemen yastığımın altındaki bıçağı kapıp, James'in odasına koştum. İlk başta ışık açılmadı. Sonra James'in gece lambası açıldı ve gördüğüm görüntüye şok oldum. James'in bedeni duvara çivilenmişti. Organları sarkıyordu bedeninden. Her tarafı kesilmişti. Gözleri parçalanmıştı. Ama odadan bir inilti geldi. James yaşıyordu, evet. Onu kurtarmalıydım. Ve lanet olası oda da gözüktü. O Gülen\Laughing Jack'ti. Beyaz teni, beyaz ve siyah çizgili çorapları ve de o iğrenç uzun saçları.. Durmadan sırıtıyordu. Ondan nefret ettim. James'e döndü ve büyük bir kahkaha attı. Ona bıçağı sapladım. Onu öldürmüştüm. Ama.. o siyah bir sis ile gözden kayboldu. O bıçak James'in kalbine gelmişti. Kanı yüzüme fışkırdı. Kendime inanamıyorum. B ben oğlumu öl-dürdüm. Kısa sürede polisler evin etrafını sardı. Ben mahvoldum...

Ç.N: 
Türkiye'de olsa şeker bayramında katillikte master yapacak..



14 Eylül 2015 Pazartesi

"Sir Elyan the White"

Sir Elyan the White 8. yüzyılda yaşayan bir şövalyeydi.

Bir insana göre çok uzun ve iriydi.

Her ne kadar saray şövalyesi olsa da büyü ile ilgilenirdi çünkü sevdiği kadın bir büyücüydü.

Kralının “Ülkemdeki büyücülerin hepsini öldürün.” emrine karşı geldiği için idama mahkûm edilmişti.

İdam günü Julia (Sevdiği kadın) onu kurtarmak için ölümsüzlük ile lanetledi.

Elyan asıldıktan ve tüm insanlar teker teker gittikten sonra Julia onun ipini kesti ve beraber ormana kaçtılar.

Ormanda Julia ona yaptığı laneti anlattı ve bunun bedelinin onun hayatı olduğunu söyledi.

Kelimelerini bitirdiğinde Julia nefes almayı kesti ve arkasında saf öfke ile dolu bir canavar bıraktı.

Elyan Kralın ülkesindeki yaşayan her bir canlıyı öldürdü.

Sadece o ülkedekileri değil yakın kasaba ve köyleri de yerle bir etti.

Aylar sonra öfkesi dindi ve artık tek istediği ölüp Julia ile beraber olmaktı.

Bunun için kara büyü yolunu seçti.

Uzun araştırmalarından sonra “Yaşayan Orman” adı verilen bir yerde büyülü bir zırh ve büyülü bir çalgı aleti olduğunu öğrendi.

Bu zırha ve çalgı aletine sahip kişi muazzam bir güce ulaşacaktı fakat bunun bedeli her geçen saniye yaşam enerjisinin emilip en sonunda ölmesiydi.

Bu süreci tersine çevirmenin tek yolu insan öldürmekti.

Elyan bunun en doğru yol olduğuna karar verdi, zırha ve çalgı aletine sahip olduktan sonra ölmeyi bekleyecekti.

Zırhı buldu ve giydi ama hiçbir şey tahmin ettiği gibi olmadı….

Zaman hızla geçti, günler, aylar, yıllar.

Ama o ölmedi, sadece güçsüz düştü.

Ve en sonunda kaderini kabullendi.

O ölmüyordu.

Lanet ormanda sıkışıp kalmıştı.

Elindeki orak gitara baktı, geçmişi aklına geldi, Julia için çaldığı şarkılar.

Son gücüyle elini tellerin üzerinde dans ettirdi.

Bunu yaparken gelen diğer ritimleri de duyuyordu fakat delirdiğini düşünüyordu, gölgesinin beşe bölünüp ona eşlik ettiğini fark etmemişti.

Bir süre sonra ona doğru koşarak 6 kişi geldi.

Zorlukla ayağa kalktı ve okuduklarını hatırladı.

Hepsinin kafasını uçurdu ve hissettiği şey muazzamdı.

O güç onu çıldırtmaya yetmişti.

Elyan artık sıradan bir insan değildi, o White Raven’dı.

(Çizim Sir Elyan the White‘ın, White Raven olmadan önceki zırhı.)

Ç.N:
Baya bir kişi White Raven'ı oldukça havalı bulunca istekler doğrultusunda White Raven'ın geçmişine göz atmış olduk ^^  Yazı ve çizim için emek sahibi Reaper [DCLXVI] 'ye teşekkür ediyorum :3


10 Eylül 2015 Perşembe

"Nurses"



"Sıradaki!" Diye bağırdı fotoğrafçı adam. Fotoğrafı çekilen çocuk sınıfına giderken sıradaki kameranın önüne geçip gülümsedi. Böylece sıra ilerlemeye devam ediyordu. 15-16 yaşlarındaki çocukların fotoğrafı çekiliyor, kimi gülümsüyor, kimi ifadesizce duruyordu.
Sıra sonunda Sally'e geldiğinde Sally gülümsedi, sonra sınıfına gitmek için dışarı çıktı. Koridorların boş olduğunu gördüğünde içini bir telaş kapladı.

Sınıfının kapısını açtığında oranın bir sınıf değil, ilaçlarla dolu bir oda olduğunu gördü. Ne olduğunu anlamaya çalışarak etrafında döndü, bir kadının yaklaştığını görünce rahatladı. Dersine girmeyen bir öğretmen olmalıydı.
"Sınıfım buradaydı ama-" Kadın onu dinlemeden cebinden bir iğne çıkarttı. Sally çığlık atıp koşmaya başladı. Neler dönüyordu?

Hızla merdivenlerden yukarı çıktı. En üst kata geldiğinde kendini nefes nefese tuvalette bir kabine kilitledi. Ne olduğunu bilmiyordu, sadece kaçması ve kurtulması gerektiğinden emindi. Telefonuyla annesini aramak için elini cebine attı. Ama telefon nasılsa orada değildi.

Burada daha fazla kalamazdı. Kaçmalıydı. Yavaş adımlarla tuvaletten çıktı ve sağına soluna bakındı. Kimse olmadığını görünce rahat bir nefes alıp merdivenlere yöneldi. O anda koluna saplanan iğnenin acısıyla tiz bir çığlık attı. Saniyeler içinde bilincini kaybetti. Hemşireler aralarında konuşuyorlardı,
"En çok uğraştıran hastalardan biri."

Ç.N:
Bu Cp  Fulya Taylor Woods tarafından yazılmıştır ^_^
Bir de gençler, hala bilmeyen varsa diye söylüyorum da ben erkek değilim :D Ama bana istediğiniz gibi hitap edebilirsiniz, şahsen cinsiyet konusunu pek takmam :3

1 Eylül 2015 Salı

The Rake

2003'ün yazında, Kuzeydoğu Amerika'da olanlar çok garipti, insana benzeyen bir varlık medyada ilgi yarattı. internetteki online yazılı hesapların esrarengiz bir şekilde yok olması çok ilginçti.

İlk önce New York'un kırsal kesimlerine odaklanıldı ve Idaho'da bulundu, Duygular korku ve rahatsızlık son derece travmatik seviyeleri arasında değişmektedir, öncelikle çocuksal duygularda.. Oyunculuk ve meraklılık alanında. Onların yayınlanmış versiyonları kayıttan alındıktan sonra, hatıralar güçlenmeye devam etti. Birkaç ilgili grup bu konu için yanıt aramaya başladı (beyin erorr 404 :D)

2006'nın başlarında, 12.yüzyıl ve günümüz arasında uzanan yaklaşık iki düzine belge birikmişti. Bir grubun üyesi ile iletişime geçtim. onlardan sadece özel baskı kitabı alabildim.

Bir İntihar Notu: 1964

"Hayatımı almaya hazırlanırken (ha?), yaşadığım bu suçluluk yada acıyı tatdıktan sonra buna ihtiyacım olduğunu anladım. onun dışında kimsenin suçu değildir. Onu gördükten sonra her seferinde uyandığımda onun sesini duyuyorum ve görüyorum. Artık her uyandığımda alıcağım tecrübeden korkmadan uyuyamıyorum. artık uyanamayacağım. Görüşmek Üzere.." (gerçekten zorlandım burda karışıklık oldu kusura bakmayın)

Bu notu tahta kutudan aldım, yanında iki tane zarf vardı. Willam ve Rose'a yazılmışlardı.

"Sevgili Linnie,

Senin için dua ettim. O senin ismini söyledi"

Bir günlük (ispanyolcadan çevirilmiştir) :1880

"Büyük bir terör tecrubem var. Ve büyük bir teröre tecrübe edindim. Ve büyük tecrübe aldım (anladık peki,). Onun yakınında gözlerinin içine baktım. onlar korkutucuydu. Siyah..sadece simsiyah bomboş gözler.. onun ıslak elleri.. onun.. kanlı eller. Uyumayacağım.."

Mariner'in geçmişi: 1691

"uykumda geldi, herşeyimi aldı. İngiltere'ye geri dönmeliyiz. bir daha Rake'in yanına dönmeyeceğiz."

Tanığın notu: 2006

Üç yıl önce, Niagara Şelalerine gittiğimiz yolculuktan ailemle birlikte 4 Haziran'da döndüm. Tabi ki uzun yolculuğumuzdan sonra hepimiz yorgunduk, bu yüzden eşim ve ben çocuklarımızı uyuttuk (WHY ?! TT^TT)

Gece 4 gibi, kocamın/eşimin tuvaleti kullanmak için kalktığını düşünerek uyandım. O anı çarşafları kendi tarafıma çekmek üzere değerlendirdim, sırf o süreçte uyandı. Yataktan kalktığını sandığımı söyleyerek özür diledim. yüzünü bana döndüğünde, soluk soluğa ayağını hızlıca yatağın ucundan çekti ve diziyle az daha beni yataktan düşürüyordu. Sonra beni tuttu ve hiç bir şey demedi.

Gözüm karanlığa alışalı yarım saniye geçmişti, bu değişik olayı görebilecek durumdaydım. yatağın diğer tarafında oturan çıplak bir adam ortaya çıktı, yada saçsız uzun alışılmadık bir köpek.

Kocam kıllarına ve dizlerine dikkatlice bakıyordu,pozisyonunun içine sıkışmıştı,

telaşlı bir şekilde varlık yatağın diğer tarafına sürünerek gitti ve hızlıca kocama emekledi. varlık 30 saniye boyunca sessiz kaldı kocama doğru bakıyordu.varlık elleri ve dizleri üzerinde hol e gitti, çocukların odasına doğru gidiyordu. çığlık attım ve hemen ışığı açmaya gittim, çocuğuma zarar vermesini önlemeye uğraşıyordum. Hol e gittiğimde ve ışığı açtığımda bana dğru döndü ve bana baktı,etraf kanlar içindeydi. sonra kızım Clara'yı gördüm.

Varlık merdivenlerden aşağı indi ve bende kızıma yardım etmek için koştum. Clara çok yaralıydı. ve dedi ki "o Rake'di.."

Kocam arabayı sürdü ve hastaneye kızımızı yetiştirmeye çalıştık.Hayatta kalamadı..

küçük bir kasabada yaşarsanız, haberler her tarafa çok kolay yayılır. Polis bize bu konuda yardım etti. herneyse hikayem hiç bir yerde yayınlanmadı ve televizyonlar da pek s**ine takmadı.

bir kaç ay sonra oğlum Justin ve ben ailemin yakınındaki bir hotelde kaldık. Eve dönmeye karar verdiğimizden bericevap aramaya başladım, karşıdaki kasabada bir adam bulduk ve onunla iletişime geçtik. Adam, New York'da 2 tane Rake ile karşılaşan insan tanıdığını söyledi.

Yatağımın yanında dijital kaydedici yerleştirdim ve bütün gece orada kaldı.

Rake benim hayatımı ayak üstü s**tikten sonra bir daha görmedim, fakat biliyorum ki ben uyurken benim odamda beliriyor. Uyandığımda göz göze gelmekten çok korkuyorum.



ÇN: Aynen, korkmalısın zaten, tipe bak .-. uygunsuz kelimeler ve karışıklıklar var o yüzden özür dilerim ;-,