Ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Öfkeli bir şekilde kalın
duvarlardan sinyal alıp almadığına bakmak için telefonumu her köşeye tutarak
dairemde koşuyorum. En sonunda küçük banyoda, tavandaki köşeye yakın bir yerde,
sinyalde tek bir çubuk görüyorum. Telefonumu orda tutarak rehberimdeki her bir
numaraya mesaj gönderiyorum. Asılsız korkuma ihanet etmeyi istemeyerek mesajı
yolluyorum:
Son zamanlarda biriyle yüz yüze konuştun mu?
Bu noktada herhangi bir cevap istiyordum. Cevabın ne olacağı
ya da kendimi rezil etmiş olmam umrumda değildi. Birkaç kez birilerini aramayı
denedim, ama kafamı yeterince yukarı çıkaramadım ve telefonumu tek bir santim
aşağı indirince bile sinyali kaybediyordum. Ardından bilgisayarı hatırladım ve
hemen yanına gittim. Herkese mesaj attım. Çoğunluk meşguldü veya yoktu. Hiç
kimse cevap vermedi. Mesajlarım daha da çılgınca olmaya başladı ve insanlara
nerde olduğumu söyleyip pek de geçerli olmayan sebeplerden gelmelerini
söyledim. O anda hiçbir şeyi umursamadım. Sadece başka bir insanı görmeye
ihtiyacım vardı!
Ayrıca kaçırdığım bir şey var mı diye apartmanın altını
üstüne getirdim; kapıyı açmadan başka bir insanla konuşmamı sağlayacak bir şey.
Biliyorum bu çılgınca, biliyorum bu asılsız, ama ya değilse? YA DEĞİLSE? Sadece
emin olmam gerekiyor! Ne olur ne olmaz diye telefonu tavana bantladım.
Salı
TELEFON ÇALDI! Dün geceki karışıklıktan sonra uyuya kalmış
olmalıyım. Telefonun zil sesine uyandım ve banyoya koştum, klozetin üstüne
çıktım ve tavana bantlanmış telefonu açtım. Amy’ydi ve şimdi çok daha iyi
hissediyordum. Benim için gerçekten endişelenmişti ve görünüşe bakılırsa dün
onunla konuştuğum son andan beri benimle iletişime geçmeye çalışıyormuş. Şimdi
buraya geliyor ve evet, ona söylemeden nerde yaşadığımı biliyor. Çok utanmış
hissediyorum. Biri bu günlüğü görmeden kesinlikle atacağım. Neden şu an bile
yazıyorum bilmiyorum. Belki de… tanrı bilir ne zamandan beri sahip olduğum tek
iletişim aracı olduğu içindir. Ayrıca berbat görünüyorum. Buraya gelmeden önce
aynaya baktım. Gözlerim çukurlaşmış, sakalım daha kalın ve genel olarak
sağlıksız görünüyorum.
Dairem çöplük gibi ama temizlemeyeceğim. Sanırım başka
birinin neler yaşadığımı görmesine ihtiyacım var. Geçen birkaç güç HİÇ de
normal değildi. Ben bir şeyleri hayal eden biri değilim. Uç derece bir
ihtimalin kurbanı olduğumu biliyorum. Muhtemelen başka bir insanı defalarca kez
ıskaladım. Tesadüf eseri geç saatte ya da hiç kimsenin olmadığı gün ortasında
dışarı çıktım. Her şey tamamen yolunda, artık bunu biliyorum. Ayrıca dün gece
dolapta bana acayip derecede yardımcı olacak bir şey buldum; bir televizyon!
Bunu yazmadan hemen önce çalıştırdım ve şu an arkaplanda. Televizyon benim için
her zaman bir kaçış yoluydu ve bana bu kirli, tuğla duvarların ardında bir
dünya olduğunu hatırlatıyordu.
Dün iletişime geçebildiğim herkesi rahatsız ettikten sonra Amy’nin cevap veren tek kişi olmasına sevindim. Yıllardır benim en iyi arkadaşım. O bunu bilmiyor ama onunla tanıştığım günü hayatımın en mutlu birkaç anısından biri olarak sayıyorum. O sıcak yaz gününü sevgiyle anımsıyorum. Bu karanlık, yağmurlu, yalnız yerden tamamen ayrı bir gerçeklik gibi geliyor. O parkta oturarak günlerimi harcamış gibi hissediyorum, oynamak için çok yaşlı, sadece onunla konuşuyordum ve hiçbir şey yapmıyordum. Bazen o ana geri gidebilirmişim gibi hissediyorum ve bu bana buranın var olan tek yer olmadığını hatırlatıyor…sonunda kapıdan bir tıklama!
***
Onu soda otomatlarının arasına gizlediğim kameradan
görememiş olmamın garip olduğunu düşündüm. Yanlış yerleştirdiğim içindir diye
düşündüm, tıpkı ön kapıyı görememem gibi. Bilmeliydim. Bilmeliydim! Tıklamadan
sonra şaka niyetine soda otomatlarının arasında kameram olduğunu söyledim,
çünkü bu paranoyayı bu kadar ilerleterek kendimi rezil etmiştim. Bunu yaptıktan
sonra kameraya doğru yürüyüp ona baktığını gördüm, gülümsedi ve el salladı.
Kameraya alaycı bir şekilde bakıp “Hey!” dedi.
Bilgisayarıma taktığım mikrofona “Garip olduğunu biliyorum” dedim
“Birkaç garip gün geçirdim.”
“Öyle olmalı.” Diye cevap verdi “Kapıyı aç, John.”
Tereddüt ettim. Nasıl emin olabilirdim?
Mikrofondan “Hey, bana biraz bilgi ver,” dedim “Bana bizimle
ilgili bir şey söyle. Sadece bana sen olduğunu kanıtla.”
Kameraya garip bir bakış attı.
Düşünerek, yavaşça “Um, pekâlâ.” dedi. “İkimiz de orda olmak
için çok yaşlıyken bir parkta tanıştık?”
Gerçeklik dönüp korku silinirken derin bir nefes aldım.
Tanrım, çok komik olmuştum. Tabi ki de Amy’ydi! O yer sadece benim anılarımdaydı.
Daha önce hiç kimseye anlatmamıştım, utandığım için değil, gizli bir nostalji
ve o günlere duyduğum özlem yüzünden. Korktuğum gibi eğer beni kandırmaya
çalışan bilinmeyen bir güç varsa, o günü bilmesine imkân yoktu.
“Haha, pekala, sana her şeyi açıklayacağım.” Dedim “Hemen
dönüyorum.”
Küçük banyoma koştum ve saçımı düzeltebildiğim kadar
düzelttim. Berbat görünüyordum ama anlayış gösterirdi. İnanılmaz davranışlarıma
ve yarattığım karışıklığa bakarak kıkırdadım, kapıya doğru yürüdüm. Elimi kapı
koluna koydum ve dağınıklığa son kez baktım. Çok gülünç, diye düşündüm. Gözlerim yerdeki yarısı yenmiş yiyeceğe,
taşmış çöpe, tanrı bilir neyi ararken yarısını kaldırdığım yatağa kaydı.
Neredeyse kapıyı açıyordum ki gözüm son bir şeye ilişti: eski web kamerası, şu
ürkütücü konuşmayı yapmak için kullandığım kamera.
Sessiz, siyah küresi bir yana yatmış bir şekilde, lensi
günlüğün olduğu yere dönük şekilde duruyordu. Eğer bir şey kameradan
görebiliyorsa, o gün ne yazdığımı da görebileceğini fark ederken acayip bir
dehşet yaşadım. Ona ikimiz hakkında tek bir şey sormuştum ve onların
bilmediğini düşündüğüm tek şeyi seçmişti…ama BİLİYORDU! BİLİYORDU! BENİ BÜTÜN
BU ZAMAN BOYUNCA İZLİYOR BİLE OLABİLİRDİ!
Kapıyı açmadım. Çığlık attım. Kontrol edilemez bir dehşet
içinde çığlık attım. Yerdeki eski kameranın üstüne bastım. Kapı sarsıldı ve
kapı kolu hareket etti ama kapıdan Amy’nin sesini duymadım. Bodrum kapısı çok
mu kalındı? Yoksa Amy dışarıda değil miydi? Eğer o değilse içeri girmeye
çalışan neydi? Dışarıda ne var?! Dışarıdaki kameradan onu gördüm, onu
hoparlörlerden duydum, ama gerçek miydi?! Nasıl
bilebilirim?! Şimdi gitti- Çığlık attım, yardım için bağırdım! Dairemdeki her
şeyi kapıya yığdım-
Cuma
En azından ben cuma olduğunu düşünüyorum. Elektronik olan
her şeyi kırdım. Bilgisayarımı parçalara ayırdım. İnternete bağlanabilen her
şeyi, ya da daha kötüsü değiştirilebilen her şeyi parçaladım. Ben bir
programcıyım, biliyorum. Bu başladığından beri dışarıya verdiğim her bilgi-
ismim, e-mailim, konumum- ben vermeden önce dışarıdan gelmemişti. Yazdığım şeyi
defalarca ve defalarca kez okudum. İleri ve geri yürüyüp duruyorum, büyük bir
dehşet ile yıkıcı bir güvensizlik arasında gidip geliyorum. Bazen ölmüş,
hayalet bir varlığın beni dışarı çıkarmayı amaçladığına emin oluyorum.
Başlangıca dönersek, Amy ile yaptığım telefon konuşmasına, bana açık bir
şekilde kapıyı açıp dışarı çıkmamı söylüyordu.
Kafamda bunu düşünüp durdum. Bir bakış açısı çılgın bir adam
gibi davrandığımı ve bütün bunların aşırı bir olasılık olduğunu söylüyordu.
Doğru zamanda dışarı çıkmamak tamamen bir şanstı, hiç kimseyi görmemek tamamen
bir şanstı, bir bilgisayar virüsünden saçma bir e-mail almak da. Diğer bir
bakış açısı ise bu aşırı olasılıkların sebebinin, dışarıdaki şeyin beni
yakalayamamış olması olduğunu söylüyordu. Düşünmeye devam ediyorum: 3. kattaki
camı hiç açmadım. Odama koşup kapıyı arkamdan çarptığım, aşırı derecedeki
saçma, gizli kamera olayına kadar ön kapıyı hiç açmadım. Ön kapıyı açtığımdan
beri kendi apartman dairemin kapısını hiç açmadım. Dışarıdaki her ne ise- tabi
bir şey varsa- ben ön kapıyı açmadan önce binada yoktu. Belki de daha önce
binada olmamasının sebebi başka bir yerde başka insanları yakalıyor olmasındandı…
ve sonra da ben kendi varlığıma ihanet edip Amy’yi arayana kadar bekledi…işe
yaramayan bir aramaydı, o beni arayıp ismimi sorana kadar.
Bu kâbusun parçalarını bir araya getirmeye çalıştığım her an
dehşet beni boğuyor. O e-mail-yarıda kesilen- bir şey anlatmaya çalışan
birinden miydi? O gelmeden umutsuzca beni uyarmaya çalışan dostça bir ses? Kendi gözlerimle gördüm, onlara güvenme.
Tam da benim şüphe duyduğum şey. Elektronik olan her şeyin her şeyin
kontrolünde olup, beni dışarı çıkarmak için sinsi numaralarını deniyor
olabilir. Neden içeri giremiyor? Kapıyı tıkladı, bir tür katı formu
olmalı…kapı…düşünmeye çalıştığım her an üst kattaki koridorda bulunan anıt gibi
kapılar zihnimin gerilerinde canlanıyor. Eğer dışarıda beni yakalamaya çalışan
hayalet bir varlık varsa, belki de kapılardan geçemiyordur. Buna bir açıklama
getirmek için okuduğum bütün kitapları ve izlediğim bütün filmleri hatırlamaya
çalışıyorum. Kapılar her zaman insan zihninin odağı olmuştur, her zaman hapis
kapısı ya da önemli bir portal olarak görülmüşlerdir. Ya da belki de kapı çok
kalındı? Bu binadaki hiçbir kapıyı yıkıp geçemeyeceğimi biliyordum, özellikle
ağır bodrum kapılarını. Bunu geçersek, asıl soru şu ki, o şey neden beni
istiyor? Eğer beni öldürmek isteseydi bunu pek çok yoldan yapabilirdi, örneğin
açlıktan ölene kadar beklemek gibi. Ya beni öldürmek istemiyorsa? Ya benim için
daha korkunç bir planı varsa? Tanrım, bu kâbustan kaçmak için ne yapabilirim?
***
Kapının diğer tarafındaki insanlara düşünmek için bir
dakikaya ihtiyacım olduğunu ve dışarı geleceğimi söyledim. Ne yapacağımı anlamak
için bunları yazıyorum. En azından bu kez seslerini duydum. Paranoyaklığım- ve
evet paranoyak olduğumu biliyorum- seslerinin sahte olarak çıkarılabileceği
bütün yolları düşündürüyordu. Dışarıda insan sesini taklit eden hoparlörlerden
başka hiçbir şey olmayabilirdi. Gelip benle konuşmaları gerçekten 3 günlerini
mi almıştı? Amy muhtemelen dışarıda, iki polis ve bir psikiyatristle beraber.
Belki de ne söyleyeceklerini düşünmek 3 günlerini almıştır, psikiyatristin
söyledikleri -eğer bunların çılgın bir yanlış anlama olduğunu ve bir varlığın
kapıyı açmam için beni kandırmaya çalışmadığına kendimi ikna edebilseydim-
oldukça ikna edici olabilirdi.
Psikiyatristin yaşlı bir sesi vardı, otoriter ama yine de
düşünceli. Bunu sevdim. Kendi gözlerimle birini görmeye muhtacım! Siber psikoz
denilen bir şeyim olduğunu ve bir şekilde yayılan düşündürücü bir e-mail
yüzünden ülke çapında insanlara bozukluklar yaşatan bir salgının parçası
olduğumu söyledi. Yemin ederim ‘bir şekilde yayılan’ dedi. Sanırım demek
istediği salgının açıklanamaz bir şekilde yayıldığı, ama varlığın ağzından bir
şey kaçırdığı konusunda acayip derecede şüpheliyim. ‘Gelişmekte olan bir
davranış’ dalgasının parçası olduğumu söyledi, hiç iletişim kurmamış olsak da
başka insanlar da aynı korkularla aynı problemi yaşıyormuş.
Bu, gözler hakkında aldığım e-mail’i net bir şekilde
açıklıyor. Orijinal e-mail’i almamıştım. Onun bir uzantısını almıştım.
Arkadaşım da aynı şeyi yaşıyor olabilirdi ve paranoyak korkularına rağmen
bildiği için herkesi uyarmaya çalışmış olabilirdi. Psikiyatristin dediğine göre
sorun bu şekilde yayılmıştı. Tanıdığım ve çevrimiçi olan herkese yolladığım
mail ve mesajlarla ben de bunu yaymış olabilirmişim. Onlara yolladığım şeyden
sonra insanlardan biri şu an çökme noktasında olabilirmiş. Kendilerine göre
yorumlayabilecekleri bir şey, birini yüz yüze görüp görmediklerini soran bir
mesaj? Psikiyatrist ‘başka birini daha’ kaybetmek istemediğini söyledi, benim
gibi insanların zeki olduğunu ve bu yüzden kötü duruma düştüğümü… Bağlantıları
çok iyi çiziyormuşuz, hatta orda olmamaları gerekirken bile çiziyormuşuz.
Zamanın hızlı geçtiği bu dünyada paranoyaya yakalanmanın çok kolay olduğunu
söylüyordu. İlişkilerimizin giderek artan bir şekilde taklit edildiği bir dünya…
Ona hakkını vermeliyim. Bu çok iyi bir açıklama. Tamamen her
şeyi açıklıyor. Hatta mükemmel şekilde açıklıyor. Bir şey ya da bir bilincin
kapıyı açıp korkunç bir kadere bırakmak üzere beni yakalamaya çalıştığını
düşündürten bu kâbus gibi korkuyu atmak için bütün sebeplere sahibim. Bu açıklamadan
sonra, dışarıdaki herkesi yakalamış olan varlığa inat burda açlıktan ölmek
aptalca olurdu. Bu açıklamadan sonra boş dünyada akla gelmez bir varlık
tarafından yakalanmamak için inat ederek, güvenli bodrum dairemde saklanarak,
canlı olarak kalan son insan olduğumu düşünmek aptalca olurdu. Gördüğüm ve
duyduğum bütün garip şeyler için harika bir açıklamaydı bu ve bütün korkularımı
atıp kapıyı açmak için dünya kadar sebebim var.
İşte bu yüzden açmayacağım.
Nasıl emin olabilirim?! Neyin gerçek veya neyin kandırmaca
olduğunu nerden bilebilirim? O kabloları ile bütün o lanet şeyler ve onların
bilinmeyen bir yerden gelen sinyalleri! Gerçek değiller, emin olamıyorum!
Kameradan geçen sinyaller, sahte bir video, aldatıcı telefon konuşmaları,
e-mailler! Hatta yerde kırık bir şekilde duran televizyon. Gerçek olduğunu
nasıl bilebilirim? Hepsi sadece sinyaller, dalgalar ve ışık… Kapı! Kapıya vuruyor! İçeri girmeye
çalışıyor! İnsanların kapıya saldırmasını böylesine iyi taklit etmek için hangi
akıl almaz düzeneği kullanıyor?! En azından sonunda kendi gözlerimle göreceğim…
beni kandırması için başka bir yolu kalmadı, her şeyi parçaladım! Gözlerimi
kandıramaz, değil mi? Kendi gözlerinle
gördün, onlara güvenme…bekle… gözlerime güvenmemi söyleyen o umutsuz mesaj
yoksa beni gözlerim hakkında da mı uyarıyordu?! Aman Tanrım, kamera ile
gözlerim arasındaki fark nedir? İkisi de ışığı elektrik sinyallerine
dönüştürüyor- ikisi aynı şey! Aldanmamalıyım! Emin olmak zorundayım! Emin olmak
zorundayım!
Zaman: Bilinmiyor
Günler boyunca, onları bana verene kadar sakin bir şekilde
kalem ve kâğıt istedim. Önemi olduğundan değil. Ne yapacağım? Gözlerimi mi
oyayım? Bandajlar artık benim bir parçam gibi. Acı gitti. Sanırım bu benim
okunaklı bir şekilde yazmak için son şansım, çünkü hatalarımı düzeltmek için
gözlerim olmayacak, ellerim yavaşça hareketleri unutacak. Bu bir tür rahatlık,
bu yazı…başka bir zamanın hatırası, çünkü dünyada kalan herkesin öldüğüne
eminim…ya da daha kötüsü.
Gece ve gündüz yastıklı duvara yaslanmış oturuyorum. Varlık
bana su ve yemek getiriyor. Kendini nazik bir hemşire, sempatik olmayan bir
doktor olarak maskeliyor. Sanırım artık karanlıkta yaşadığım için işitmemin
keskinleştiğini biliyor. Duyma ihtimalime karşı koridorlarda sahte konuşmalar
yapıyor. Hemşirelerden biri yakın zamanda bebeği olacağından bahsediyor.
Doktorlardan bir tanesi karısını araba kazasında kaybetmiş. Hiçbiri önemli
değil, hiçbiri gerçek değil. Hiçbiri bana ulaşamıyor, o da ulaşamıyor.
Bu en kötü kısım, baş edemediğim tek kısım. O şey kendini
Amy olarak maskeleyerek bana geliyor. Yeniden yapılmış hali mükemmel. Tıpkı Amy
gibi çıkıyor sesi, tıpkı onun gibi hissettiriyor. Canlıya benzer yanaklarında
bana dokundurduğu sahte yaşlar bile üretebiliyor. O şey beni buraya ilk
sürüklediğinde duymak istediğim her şeyi söyledi. Beni sevdiğini söyledi, beni
her zaman sevdiğini söyledi, neden bunu yaptığımı anlamadığını, eğer
kandırılmaya çalışıldığım konusundaki inadımı bırakırsam hala birlikte
yaşayabileceğimizi söyledi. İnanmamı istedi…hayır, gerçek olduğuna inanmamı
istedi.
***
Doktor hastanın bir şeyler karaladığı kâğıdı okudu.
Göremeyen birinin titrek yazısı ile neredeyse okunmaz durumdaydı. Adamın
kararlı gidişatına gülümsemek istedi, bir insanın hayatta kalmak için neler
yapabileceğinin hatırlatmasıydı, ama hastanın tamamen sanrısal olduğunu
biliyordu.
Ne de olsa aklı başında bir insan aldatmacaya çoktan kanmış
olurdu.
Doktor gülümsemek istedi. Sanrısal adama cesaret sözcükleri
fısıldamak istedi. Çığlık atmak istedi, ama kafasının etrafından gözlerinin
içine giren kılcal kablolar tam tersini yapmasına neden oldu.
Bedeni kukla gibi hücreye girdi, ve hastaya bir kez daha
haksız olduğunu söyledi, onu kandırmaya çalışan kimse olmadığını.
Ç.N:
Bu son part :3
Ç.N:
Bu son part :3
REİ mütüş olmuş eline sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim *-*
SilPart 3 ü bekliyoruz Rei
YanıtlaSilpart 3 yok
SilÖnceki bölümün sonunda 6-7 ayırdım demiştim o yüzden part 3 yok malesef ^^
SilTamam 😊
SilHey Rei anladığım kadarıyla Anime izliyorsun . Acaba bana gerilim/korku türü bir anime önerir misin ?
YanıtlaSilAnime izliyorum ama isimleri pek hatırlamam ._.
SilBir de gerilim-korku türünde çok az şey var zaten :D
Aklıma gelen tek şey "Shiki"
Mlp cupcake korku hikayesini Türkçeye çevirirmisin *_*
YanıtlaSilWow güzeldi! Önceki yorumumu niye sildin bilmiyorum ama neyse
YanıtlaSilTeşekkür ederim ._.
SilYorumu ben silmedim ^,^
Reklam içeren her şeyi silmesi için birini eklemiştim :3
Çok güzeldi özellikle hastanın psikolojisinin gittikçe bozuluş anları çok güzel işlenmiş bayıldım! ^_^
YanıtlaSilBen de o kısma bayılmıştım *-*
SilBir de sonu tabi :D
bişey itiraf ediyim okumadıım okumadan yorum flan yapıom neyse şimdi okuyayım ehuehe
YanıtlaSilAdam biraz (!) bana benziyor şey...Ben bunları 6 yaşındayken düşünmeye başladım..Deli değilim ve bu pasta gerçek değil dimi? (Şu an hayır deseniz bile garip bir şekilde gerçek olduğunu düşünüyor olacağım sanırım. Bu yüzden c.p leri seviyorum)
YanıtlaSilNadiren ben de garip düşüncelere kapılırım dert etme *-*
SilAnladigima gore adam paranoyak oldugu icin hilelere kanmiyor ve diger insanlarin aksine hayatta kaliyor doktor onun hakli oldugunu biliyor ama haksiz oldugunu söylemek ve onu yaniltmak zorunda çok sevdim rei :3
YanıtlaSilDoktor kendi bedeni içinde sıkıştığı için müdahale edemiyor ona üzüldüm :D
SilŞU an son iki cpyi okudum abi o kadar güzeldi ki uzun uzun süperdi. Bir de ben şeyi anlamadım bu nasıl bir şey ki kafasının etrafında kablolar var ve aynı zamanda adamın içine girebiliyor? Neyse cp için sağol Rei *-*
YanıtlaSilŞöyle aslında; Doktorun kafasının etrafındaki kablolar onu bir kuklaya çeviriyor, yani tıpkı adamın düşündüğü gibi dışarıda bir varlık var ve her şeyi yönetiyor. Doktor aslında insan ama o varlık kablolar ile onu kontrol edebiliyor. :3
SilVee okuduğun için teşekkür ederim ^^
Bir de şeyi soracağım önceki cpler den birinin sonunda komik cp lerin olduğu bir blog daha açacağını söylemiştin.Onu açtın mı? Bu arada cevap için sağol :)
SilO blog hayal oldu gibi bir şey ._.
SilVe rica ederim ^o^
2.Part ı okumaya üşeniyom taktik?
YanıtlaSilOkuma? :D
SilAydınlandım Rei saol ^^
Silsonlara doğru biraz sıkıntı yaşadım ama güzeldi =3
YanıtlaSilNice *-*
SilWoaw....şu an kukla olup oomadığımı düşünerek beyin patlamaları yaşamaya gidyorum....Yoksa bu yorumu yazmamı bile o mu istedi... :-/ :-/ :-/ belkide böyle bir şey gerçekten vardır :-/ :-/
YanıtlaSil-Delirmeceler-
bu arada Ben yeni okuyucunuz Mrb Mrb
ödödkdldldls
güzel olmuş :-bd
Selam yeni okuyucu ^^
SilSelam ^-^
SilRei senin adın ne (rei diyeceksin biliyorum reel adın :3)
YanıtlaSilSorma amacı : Merak .s
SilRachel :^]
SilRachel değil ._.
SilBenim gerçek adım gizli *-*
Yani Rachel da gercek bir ad Rei senin hakkindanda yanlis hatirlamiyorsam ruh demekti
SilVe galiba takip ettigin tek car olan niyazi senin yan hesabin..
Rei hakkinda yanlis bilmiyorsam sunlari biliyorum :
Anime hayrani
Elektronik müzik dinler
Ingilizce oyun videolarini sever
Cartoon network ü de
Son olarak yumurta larin kirilmasi ona stres attirir
TABI YANLIS BILMIYORSAM BU SADECE DIS GORUNUSU
oha rei cartoon network sever mi <33333
SilRachel gerçek bir isim ama benim ismim değil :D
SilO değil ilk stalker'ımı edindim? o_O
Mütüşsüz Görl- evet CN severim :D
Böyle bi ruh hastalığı vardı galiba aralarında en kötüsü deniyodu. Capgras sendromu diye geçiyo olabilir. Herkesi kendine zarar vermek isteyen ve sürekli şekil değiştiren, onu her yerde takip eden tek bir varlık olarak görme hastalığı.
YanıtlaSilEvet öyle bir ruh hastalığı var :3
SilMeraba ilk kez Creepypasta okuyorum ^^ Genellikle animeler ya da mangalardan bu tarz şeylere pek vakit ayıramam ama bu gerçekten çok güzeldi *^* Bayıldım emeği geçenlere teşekkürler daha çok bu tarz şeyler bekliyorum :D
YanıtlaSilMerhaba ve Bloga hoşgeldin *-*
SilTeşekkür ederim hoş buldum ^^
SilHİÇBİR ŞEY ANLAMADIM :-/
YanıtlaSilSon iki paragrafı oku ^^
SilRei birsey sorabilirmiyim sen turkceyi gercwkten biliorsun dimi (bu arada bende anime hayraniyim ^^)
YanıtlaSilNasıl soru bu :D
SilTürkçe bilmeden çeviri yapamam ki :3
Sen turkceyi nerden ogrendin merak ettim ^-^
YanıtlaSilTürkçe benim ana dilim :D
SilHehe dogru soyledin
YanıtlaSil