1 Şubat 2017 Çarşamba

Boxes (Penpal Series-3)

İlkokula başlamadan önceki yazımı ağaca tırmanmayı öğrenerek geçirdim. Özellikle evimin dışında, sanki benim için orada bulunuyormuşçasına duran bir çam ağacı vardı. Dalları o kadar alçaktı ki zıplamadan kolaylıkla ağaca tırmanabiliyordum, ve tırmanmayı öğrendiğim ilk zamanlar baştaki dallara tırmanıp ayaklarımı sarkıtıyordum. Ağaç arka bahçemizin hemen dışındaydı ve lavabonun üzerinde kalan mutfaktan kolaylıkla görülebiliyordu. Çok geçmeden annemle ben, o bulaşıkları yıkarken benim de ağaçlıkta oynadığım bir rutin geliştirdik.
Yaz geçerken yeteneklerim gelişti ve artık çok daha yükseğe tırmanabiliyordum. Ağaç büyüdükçe dalları uzamakla kalmadı genişledi de, ve nihayet daha fazla yukarı tırmanamayacağım tepe noktasına ulaştım,oyun değişmişti: artık hıza odaklanıyordum, ve sonunda tepeye 25 saniyede ulaşabiliyordum.
Kendime güvenim arttı ve bir öğleden sonra dallardan sekip bir başkasına konmaya çalışarak 20 metre düşüp kolumu iki yerinden kötü şekilde kırdım. Annemin bağrınarak bana koştuğunu ve sesinin su altında gibi çıktığını hatırlıyorum.
 Kısa zaman içinde okula başlayacaktım ama beraber okuyacağım bir arkadaşım bile yoktu. Annem çok kötü hissetmiş olmalı ki okula başlamadan bir gün önce eve bir kedi getirdi. Sadece bir yavruydu ve siyahlı beyazlı çizgileri vardı. Onu yere bıraktığı anda yerde duran bir içecek kutusunun içine emekledi.Adını Boxes koydum.
Boxes, kaçtığında dışarıya yeni yeni alışıyordu. Annem onu cezalandırmıştı böylece eşyaları kırmayacaktı, bunun sonucu olarak onu içeride tutmak için elimizden geleni yaptık. Ara sıra dışarı çıkıyordu, ve onu arkada bir böceği veya kertenkeleyi kovalarken buluyorduk. Gerçi tırnakları olmadığından bir tanesini zar zor yakalıyordu. Çok müphem bir hayvandı, ama her seferinde onu yakalayıp geri getiriyorduk. Omuzumdan geri bakabilmek için üzerime tırmanıyordu.  Anneme bunu bir sonraki stratejisini belirlemek için yaptığını söyledim. Bir keresinde, içerideyken ona ton balığı verdik, ve bir konserve açıcısının sesinin neye benzediğini öğrendi. Artık bunu her duyduğunda koşarak geliyordu.
  Bu şartlı refleks işime çok yaradı çünkü ilerleyen zamanlarda Boxes dışarı daha fazla çıkıyordu ve hiçbirimizin böcekler nedeniyle girmek istemediği evin altındaki kaçamak noktasına daha fazla giriyordu. Akıllı bir şekilde annem konserve açacağını Boxes’ı çekmek için salladı. Sonunda buna tatlı miyavlamaları ile karşılık verdi, sesin heyecanıyla dışarı çıktı ve onu yakalamak için nasıl bu kadar zalim bir plan uyguladığımızı görünce de dehşete düştü.
Onun son kaçtığı gün, aslında evdeki de son günümüzdü. Annem evi satılığa çıkarmıştı ve eşyalarımızı paketlemeye başlamıştık. Çok bir şeyimiz yoktu ve paketlemeyi mümkün olduğunca uzatmıştık, gerçi kıyafetlerimi annemin isteği üzerine çoktan paketlemiştim. Annem taşınma konusunda benim ne kadar üzüldüğümü biliyordu ve eşyalarımı benim paketlemem biz taşınsak dahi pek bir şeyin değişmeyeceği fikrini güçlendiriyordu. Biz eşyaları minibüse yüklerken Boxes kaçınca annem lanet okudu, çünkü konserve açacağını çoktan paketlemişti. Sahtecikten onu aramaya gittim, böylece evin altına girmem gerekmeyecekti. Annem panellerden birini çekip alta girdi ve çabucak Boxes’la çıktı. ben biraz daha paketleme yaptıkça annem birkaç telefon çağrısı daha yaptı.Odama gelip emlakçı ile konuştuğunu,o gün öteki eve taşınmaya başlayabileceğimizi söyledi. Bunu harika bir habermiş gibi söyledi, ama ben daha zamanımız olduğunu düşünüyordum. Dahası paketleme işini bitirmemiştik, annem bazen paketlemek yerine istiflemenin daha iyi olduğunu söyledi. Josh’a görüşürüz diyebilir miyim diye sorunca onu sadece yeni evimizden çağırabileceğimizi söyledi.
Josh’la uzun yıllar iletişimde kaldım.Ebeveynlerimiz yakın arkadaş değildiler, ama bizim öyle olduğumuzu biliyorlardı, bu nedenle bizi yatılı kalmalar için birbirimize getiriyorlardı.Yılbaşı ailelerimiz aralarında para topladı ve bize çok uzak mesafelerde dahi çalışan telsizler aldılar. Ayrıca telsiz açık kaldığı sürece günlerce dayanabilecek pilleri vardı. Şehrin karşı tarafındayken rahatça çalışıyorlardı ama birbirimizde kaldığımız süre boyunca filmlerdeki gibi tamamla biten cümleler kurmada kullanıyorduk. Ailelerimiz sağolsun ki 10 yaşımızda hala arkadaştık.
Bir gece Josh’ta kalıyordum ve annem iyi geceler demek için aradı.Beni gerçek anlamda göremediğinde bile tetikteydi,buna o kadar alışmıştım ki Josh fark ettiğinde ben fark edememiştim.Sesi üzgün çıkıyordu.

Boxes kayıptı.

Bu cumartesi gecesi olmalıydı,çünkü önceki günü Josh’ta geçirmiştim sonraki günde eve gidecektim. Boxes cuma gecesinden beri kayıptı.Beni bıraktıktan sonra eve döndüğünden beri onu hiç görmediği izlenimine kapıldım.Annem bunu söyleme ihtiyacı hissetmiş olmalıydı,çünkü eğer ben eve döndüğümde onu göremezsem yıkılırdım, sadece onun kayıp olmasından değil bunu annemin saklamış olmasından da.Annem endişe etmememi söyledi. ‘‘Eve gelecektir,hep gelir.’’

Ama Boxes geri gelmedi.

Üç hafta sonra yine Josh’ta kalıyordum.Boxes hakkında hala üzgündüm,annem evcil hayvanların bazen haftalar hatta aylar boyunca eve gelmediğini söyledi.Evin nerede olduğunu bildiklerini ve hep geri dönmeye çalıştıklarını söyledi.Bunu söylerken aklımda şimşek çaktı.O kadar sert çaktı ki düşüncemi sesli söyledim.’’Ya Boxes yanlış eve gittiyse?’’
Josh’un kafası karışmıştı.’’Ne? O seninle yaşıyor evin nerede olduğunu biliyor.’’

‘’Ama,başka bir yerde büyüdü Josh.birkaç mahalle uzaktaki evimde yetişti.Belki hala orayı ev olarak düşünüyordur,tıpkı benim gibi.’’
‘’Ohhh,anlıyorum.Bu harika olabilir! Babama söyleriz o da yarın bizi arayabilmemiz için oraya götürür.’’

‘’Hayır,yapmaz dostum.Annem oraya bir daha asla gidemeyeceğimizi söyledi,yeni ev sahipleri rahatsız edilmek istemeyebilirmiş.Annenle babana da aynı şeyi söylediğini anlattı.’’

Josh diretti,’’O zaman yarın aramaya gideriz ve yolumuzu kendimiz-’’

‘’Hayır! eğer görülürsek baban öğrenir dolayısıyla da annem öğrenir.Oraya kendimiz gitmek zorundayız..Oraya bu gece gitmek zorundayız..’’
Josh’u ikna etmek uzun sürmedi,çünkü bu tür fikirlerle gelen genellikle o olmuştu.Ama önceden onun evinden hiç sıvışmamıştık.Aslında oldukça kolaydı.penceresi arka bahçeye açılıyordu,ve arka kapı da kilitli değildi.Birkaç adımda geceye karıştık. Yanımıza ışık ve telsizleri de almıştık.
Josh’ların evinden bizim eski eve gitmenin iki yolu vardı. Sokaklardan gidip yolu olabildiği kadar uzatırdık veya ağaçlıktan gidip en kısa sürede oraya varırdık. Sokaklardan gitmek 2 saatimizi alırdı,yine de oraya sokaklardan gitmeyi önerdim,kaybolmak istemiyordum. Josh reddetti,daha kolay görünürmüşüz.Eğer kısa yoldan gitmezsek eve dönmekle beni tehdit etti.Bana kabul etmekten başka seçenek bırakmadı.
Josh gece ağaçlıkta yaşadıklarımı bilmiyordu.

Ağaçlık,yanımda bir dost ve el feneri varken çok daha az ürkütücü görünüyordu,ve pek güzel vakit geçiriyorduk.Nerede olduğumuz konusunda tam emin değildim,ama Josh kendine güveniyordu bu moralimi yerine getirdi.Telsizimin kayışı bir dala takıldığında özellikle kalın ağaçların çokça bulunduğu bir alandan geçiyorduk.Josh’un sesini duyduğumda ağaçtan telsizimi almaya uğraşıyordum.
‘’Hey,dostum yüzmeye ne dersin?’’
Fenerini gösterdiği yere baktım,gerçi bakar bakmaz gözlerimi kapattım çünkü nerede olduğumuzu biliyordum.Bana su akıntısını gösterdi,burası yıllar önce ağaçlıkta uyandığım yerdi.Boğazımda bir yumru hissettim, telsizle uğraştıkça gözümden yaşlar döküldü.Öfkeli bir şekilde telsizi kurtarmak için kayışı hızla çektim,ardından güneşlenme pozisyonunda havuzun orada yatan Josh’a doğru yürümeye başladım.Ona yaklaştıkça tökezledim, neredeyse bu küçük alanın ortasında duran geniş bir çukura düşecektim,ama dengemi tekrar kazandım ve tam kenarda durdum.Derindi.Çukurun genişliği ile şaşırdım,ama daha şaşırtıcı olanı burayı hatırlamamamdı.O gece burada böyle bir şey olmadığını fark ettim çünkü tam da bu noktada uyanmıştım.Bunu aklımdan çıkardım ve Josh’a döndüm.
‘’Etrafla uğraşmayı bırak dostum!’’Burada sıkıştığımı görüyorsun,ve yatıp şebeklik yapıyorsun.’’ cümlemi yerin yumuşak bir tarafına bir tekme ile noktaladım.Toz havalandı.
Josh’un gülümsemesi silindi.Bir anda dehşete düştü ve çıkmak için debelenmeye başladı.Her deneyişinde daha da battı. Ona yardım etmek istedim ama daha fazla yaklaşamıyordum.Bu ağaçlıktan nefret ediyordum.Attığı el fenerini aldım,ne yaptığımı bilemeden onu gölcüğe tuttum.Sonunda Josh gölcüğün içinden çıkabildi ve koşarak yanıma gelip feneri tuttuğum yere baktı.Aniden onu gördük,bu bir fareydi.Gergin bir şekilde gülmeye başladım ve farenin ağaçlığa doğru kaçarken ufak çığlıklarını işittim.Josh hafifçe omuzuma vurdu,neşesi yerine gelmeye başlamıştı,ve biz de yolumuza devam ettik.
Adımlarımızı hızlandırıp varsaydığımızdan daha kısa sürede ağaçlıktan çıkabilmiştik,sonunda kendimizi eski mahallemde bulduk.Evime çıkan son virajı döndüğümde evin tüm ışıklarını açık görmüştüm. Köşeyi dönerken kalbimin attığını hissettim,son sefer ne kadar parlak olduğunu hatırladım.Ama bu sefer hiç ışık yoktu.Uzaktan eski tırmanma ağacımı görebiliyorken zihnim sonuçlar basamaklarını tersten tepmeye başladı.O ağaç büyümemiş olsa bu gece burada olamayacağımın farkına vardım,ve nasıl tüm olayların böyle bağlantılı olduğunu huşu içinde düşündüm.Yaklaştıkça çimlerin berbat göründüğünün farkına vardım.Panjurlardan biri kırıktı ve rüzgarın etkisiyle öne arkaya savruluyordu,ve evin her tarafı kirli görünüyordu.Evimi böyle harap görmek içimi cız ettirdi.Neden annem bize bu kadarcık bile saygı duymayan ev sahiplerini bu kadar umursuyordu.Sonra dank etti:

Ev sahipleri yoktu.

Ev terk edilmişti,aynı şekilde öyle de görünüyordu.Neden annem bana evimiz hakkında yalan söylemişti ki? Ama bunun aslında iyi bir şey olduğunu düşündüm.Ev sahipleri tarafından görülme korkusu olmadan Boxes’ı aramak daha kolay olacaktı.Bu işimizi çok daha hızlı halletmemizi sağlayacaktı.Kapıya dolayısıyla da arkasındaki eve yürürken Josh düşüncelerimi böldü.
‘’Eski eviniz berbat halde dostum.’’ çıkarabileceği en sessiz şekilde bağırdı.
‘’Kapa çeneni Josh,bu haldeyken bile sizinkinden iyi durumda.’’
‘’Hey adamım-’’
‘’Tamam,tamam.Sanırım Boxes evin altında.Birimizin alta girip bakması lazım.Diğeri de kaçma ihtimaline karşı dışarıda beklemeli.’’
‘’Ciddi misin?’’Oraya girmemin bir yolu yok.Senin kedin,dostum.Sen yap.’’
‘’Bak,sana meydan okuyorum.Tabi korkuyorsan başka.’’derken yumruk yapıp elimi kaldırdım.’’
‘’İyi,ama tam şimdi dediğimiz anda olacak,üçte değil.Taş,kağıt,makas şimdi şeklinde.’
‘’Oyunu biliyorum Josh,hep karıştıran sensin.Ve hep kaybeden de sensin.’’

Ben kaybettim.

Paneli annemin yaptığı gibi oynattım.Konserve açacağı numarası işe yaradığından bunu çok az yapmıştı,ama her yaptığında da nefret ederdi,özellikle de son seferinde. İçerinin karanlığına baktıkça nedenini daha iyi anladım. Taşınmadan önce Boxes’ın buraya kaçmasının aslında iyi bir şey olduğunu, mahalleye kaçsa çitler tarafından yaralanabileceğini hatta arabaların altında kalabileceğini söylemişti.Bunların hepsi doğruydu, yine de içimde bir korku vardı.El fenerini ve telsizi aldım ve sürünmeye başladım.Ağır bir koku burnumu işgal etti.

Ölüm gibi kokuyordu.

Telsizimi açtım.’’Josh orada mısın?’’
‘’Bu maço adam,geri gel.
‘’Josh şebekliği kes,burada bir şeyler yanlış.’’
‘’Ne demek istiyorsun*’’
‘’Kokuyor,sanki bir şey ölmüş.’’
‘’Boxes mı?’’
‘’Gerçekten öyle olmamasını umuyorum.’’
Feneri önüme tuttum.Dışarıdan yeteri kadar ışıkla çukurun sonuma bakabilirdiniz, ama destek kolonlarının arkasını göremezdiniz.Yani içeride olmadıkça bölgenin %40’ından haberiniz olamazdı.Ama içerideyken sadece ışığın aydınlattığı alanı görebildiğimi fark ettim.ilerledikçe koku ağırlaştı. Boxes’ın buraya inip başına bir şey gelmiş olduğu korkusu da aynı şekilde büyüdü.Kendimi ileri çekmek için ileri atıldığımda elime yumuşak bir şey geldi.

Kürktü.

Kalbim çarpmaya başladı ve kendimi görmek üzere olduğum şeye hazırladım.Yavaşça hareket ettim ki hazin sonla karşılaşmayı uzatabildiğim kadar uzatayım. Gözümü kırptım,ve fenerin ışığı karşıya ulaştı.
Korkuyla geri çekildim.’’AMAN TANRIM!’’ diye bir nida ağzımdan çıktı. İğrenç ve çarpık bir yaratıktı. Kötü şekilde parçalanmıştı.Derisi çürümüştü böylece dişleri tamamen ortaya çıkmıştı.Ve koku dayanılmazdı.
‘’Ne oldu?İyi misin?O Boxes’mıymış.’’
‘’Telsizi aldım.Hayır,Boxes değilmiş.’’
‘’O zaman neymiş?’’
‘’Bilmiyorum.’’

Işığı tekrar üzerine tutunca kıkırdadım.
‘’Bu bir rakun.’’
‘’O zaman aramaya devam.Evin içine bakacağım,belki girmiştir diye.
‘’Ne,hayır Josh,oraya girme.Ya kaçarsa?’’
‘’Kaçamaz paneli kapattım.’’
‘’Arkama bakınca doğruyu söylediğini gördüm.
‘’Bunu neden yaptın?’’
‘’Endişelenme dostum,kolayca çıkabilirsin.Böyle daha mantıklı.Ya onu yakalayamazsam?Böylece sonsuza kadar gitmiş olur.Eğer aşağıdaysa onu sıkıca tut,ben de paneli açayım.Değilse de kendin çıkabilirsin.’’
Mantıklı noktalara değinmişti,ama yine de içeri yalnız girmesini istemiyordum.

‘’Peki.Ama dikkatli ol ve bir şeye dokunma.Odamda pek çok eski eşyam var,birine girmiş mi diye bak.’’
‘’Anlaşıldı,ahbap.’’
Kimse faturayı ödemediğinden elektriğin kesildiğini fark ettim.Sadece sokak lambaları içeriyi aydınlatıyordu.Aksi takdirde ne yapabileceği konusunda bir fikrim yoktu.
Çok geçmeden üzerimde ayak sesleri duydum.’’Josh sen misin?’’
‘’chkkkk.Maço adam konuşuyor,büyük bir tango fokstrot için geliyorum.Kartal yuvada,yirmilikten kaldı mı,prenses Jasmine? Tamam.’’

‘’Sen yok musun,sen.’’

‘’Maço adam,yirmilikler lavaboda stokladığın dergileri arıyor.Erkeklerle ilgilendiğini bilmiyordum?Şahsın adına ne diyeceksin?’’

Telsizden gelmemesine rağmen gülme sesini duyabiliyordum.Ben de ona eşlik etmeye başladım.Ayak seslerini duyamıyordum,odama varmış olmalıydı.
‘’Dostum gerçekten kıyafetlerinin burada olduğuna emin misin,göremiyorum da?’’
Annemin sonradan gelip almış olabileceğini düşündüm.Ama onları burada bıraktığım hatırlıyorum,hatta sonuncusunun ağzını dahi kapatmamıştım.
Josh’un bana ne bulduğunu söylemesi için beklerken,ayağıma bir şey çarptı.Arkama baktım ve enteresan bir şey gördüm.Bir battaniye vardı ve pek çok da kase.Battaniye küflü kokuyordu ve kaselerin çoğu boştu,biri hariç.Ama birinde hala tanıdığım bir şey vardı.
Kedi maması

Boxes’a verdiklerimizden farklı bir markaydı.Ama annemin bunu Boxes kayıpken mahallede dolanmak yerine buraya gelmesi için koyduğunu düşündüm.’’Bu çok akıllıca anne’’dedim kendi kendime.
‘’Kıyafetlerini buldum.’’
‘’İyi neredelermiş?’’
‘’Dediğim gibi kutu yok.Elbiselerin dolabında askıdalar.

Kanım dondu.Bu imkansızdı.Tüm kıyafetlerimi almıştım.Hatta onları kutulardan çıkarıp,sonra aptalca bir şey yaptığımı düşünüp tekrar koyduğumu hatırlıyordum.Ama birisi onları tekrar asmıştı.
Josh’un oradan çıkması gerekiyordu.
‘’Bu olamaz Josh.Kutularda olmaları gerekiyordu.Oyalanmayı bırak ve buraya gel.’’
‘’şaka yapmıyorum adamım. Haha,wow!Kendine bakmayı seviyor olmalısın.’’
‘’Ne,ne diyorsun?’’
‘’Duvarın dostum,Duvarın kendi fotoğraflarınla dolu!Yüzlerce var.Seni çekmesi için birini mi kirala-’’

Sessizlik.

Ayak sesleri duyuyordum ama Josh’un nereye gittiğini anlayamıyordum.Parmağı galiba telsize çarpmıştı. Cümlesini bitirmesini bekledim,ama devam etmedi.Geri geldiğinde tekrar bağlantı kurmaya çalışıyordum.
‘’Evde biri var.’’
Sesi kesildi,ağlamak üzere olduğunu anlayabiliyordum.Cevap vermek istedim,ama telsizinin sesi ne kadar açıktı?Ya öteki kişi duyarsa?Bir şey demedim ve bekleyip dinledim.Duyduklarım ayak sesleriydi.Ağır,sürüklenen ayak sesleri.Ve yüsek bir pat sesi.
‘’Aman tanrım,Josh’’
Bulunmuş olmalıydı.Bundan emindim.Onu bulmuştu ve ona zarar veriyordu.Gözlerimden yaşlar süzüldü.O benim tek arkadaşımdı.Tanrıya şükür sesini tekrar duydum.
‘’Bir şeyi var dostum.Koca bir çanta.Onu yere fırlattı.Ve...Olamaz...Çanta,sanırım hareket etti.
Donakalmıştım.Eve koşmak istedim.Josh’u kurtarmak istedim.Ona yardım etmek istedim.Çok şey istedim ama tek yapabildiğim orada yatmaktı.Hareketsiz yattıkça gözlerim odamın hemen altı olan evin sağ köşesine kaydı.Feneri oraya yönlendirdim.Gördüğüm şey karşısında küçük dilimi yutacaktım.
Hayvanlar,düzinelerce hayvanlar.Hepsi ölüydü.Evin altının her yerindeydiler.Boxes bu cesetlerin arasında mıydı?Kedi mamasının asıl amacı bu muydu?’’
Bunu görmek girdiğim şoktan çıkmamı sağladı.Buradan çıkmak için paneli ittirdim ama hareket etmedi.Köşeleri dışarıda kaldığından elimi ona geçiremedim.’’Lanet olsun,Josh’’ diye fısıldadım.Ev sarsılamaya başladı,Josh’un çığlık attığını duydum,ve bu çığlık korkudan olmayan başka bir çığlıkla karıştı.
İttirmeye devam ettikçe panelin kıpırdadığını hissettim.Ama onu hareket ettiren ben değildim.Üzerimde ve önümde ayak sesleri duyuyordum.Bağırışlar ve çığlıklar ayak sesleri arasındaki sessizliği dolduruyordu.Geri çekildim ve telsizimi kendimi korumak için kaldırdım.Panel açıldı ve bir el beni tuttu.
‘’Hadi dostum gidelim.’’
Şükür ki bu Josh’tu.
Dışarı süründüm.Çite ulaştığımızda ikimiz de atladık,Josh’un telsizi düştü.Onu unutmasını söyledim.Devam etmeliydik.Arkamızda bağırışlar duyuyordum.Söz değil,sadece seslerdi.Aptalca bir şekilde eve çabuk ulaşabilmek adına ağaçlığa girdik.Josh yol boyunca bağırdı.
‘’Resmimi,resmimi çekti.’’
Ama adamın çoktan Josh’un resmini çektiğini biliyordum.Yıllar önce hendekte çekmişti.Josh o mekanik sesleri hala robot zannediyordu.
Annesi ve babasını uyandırmadan odasına döndük.Ona çantayı sordum.Hareket edip etmediğinden emin değildi.Telsizi düşürmesi konusunda özür diledi,ama tabi ki bu önemli bir şey değildi.Uzun süre uyuyamadık.Sabah üçte eve döndüm.
Birkaç gün önce olayları kabaca anneme anlattım.Mahvoldu ve kendimi soktuğum tehlike yüzünden bana kızdı.Oraya gitmemem için neden yalan söylediğini sordum.Evin neden bu kadar tehlikeli olabileceğini düşünmüştü?Kızdı ve histerikleşti ama sorumu cevapladı.Ellerimi olanca gücüyle sıktı,ve gözlerimin içine baktı.
‘’Çünkü ben oraya ne battaniye ne de kase koymuştum.Onları bulan yalnız sen değilsin.’’

Başım döndü.Şimdi anlıyordum.Oradaki son günümüzde Boxes’ı kurtardıktan sonra neden bu kadar rahatsız olduğunu şimdi anlıyorum.Orada böceklerden fazlasını bulmuştu.Neden iki hafta erken taşındığımızı anlıyorum.Oraya dönmekten beni neden alıkoyduğunu anlıyorum.
Biliyordu,evini bizimkinin altına kurduğunu biliyordu,ve bunu benden saklamıştı.Tek kelime etmeden ve diyeceklerimi bitirmeden ayrıldım.Ama şimdi sizin için bitireceğim.

O gün eve döndüm.Eşyalarımı etrafa attım.Fazla umursamıyordum.Sadece uyumak istiyordum.Sabah dokuzda Boxes’ın miyavlamaları ile uyandım.Kalbim çarpmaya başladı.Sonunda eve gelmişti.Bir gün daha bekleseydim dün gece yaşadıklarımızın hiçbirinin başımıza gelmeyeceği konusunda canım sıkılmıştı.Ama önemli olan Boxes’ın dönmüş olmasıydı.Yataktan kalktım ve adını seslendim onu görmeyi umarak.Sesler devam etti ve takip ettim.Yatağımın altından geliyordu.Benim onu aramak için evin altına girmemden çok daha iyi odluğu fikri beni gülümsetti.Miyavlamaları örtüden boğuk geliyordu.Örtüyü çektim ve ‘’Evine hoş geldin Boxes’’dedim.

Miyavlamalar telsizimden geliyordu.

Boxes eve asla dönmedi.

Ç.N: Olayların kronolojik gitmediğine dikkat edin.

14 yorum:

  1. Ustaca Yazılmış, İyi Çevirilmiş.

    YanıtlaSil
  2. Bu pasta için teşekkürler Leon

    YanıtlaSil
  3. Soluksuz okudum resmen! Teşekkürler ^-^

    YanıtlaSil
  4. Çok süper bunun devamının gelmesini iple çekiyorum <3

    YanıtlaSil
  5. Bayadır creepy okumuyorum öyle bi bakıyım dedimde hep aynı kişiler hala mrb :D

    YanıtlaSil
  6. Bayadır creepy okumuyorum öyle bi bakıyım dedimde hep aynı kişiler hala mrb :D

    YanıtlaSil
  7. Bayadır creepy okumuyorum öyle bi bakıyım dedimde hep aynı kişiler hala mrb :D

    YanıtlaSil
  8. Uzunluğa değer mi?Okumadmda

    YanıtlaSil
  9. Çok çok güzeldi ama sonlara doğru kafam karıştı bir şey anlamadım ;-;

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski evinin altında başka bir ev varmış. Ve o evde oturanlar Kedisini oraya tutsak etmiş.

      Sil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^