22 Mart 2017 Çarşamba

The Smiling Man

                Yaklaşık 5 yıl önce, Amerika’nın büyük şehirlerinden birinin merkezine yakın bir yerde yaşıyordum. Ev arkadaşım gece oturmayı sevmeyen bir insan olduğu için o uyuduktan sonra her zaman kendimi sıkılırken bulurdum. Zamanı geçirmek için geceleri uzun yürüyüşler yapar, düşüncelere dalardım.

                Dört yılı bu şekilde, geceleri yürüyerek geçirdim ve bir kez olsun korkmam için bir sebebim olmadı. Ev arkadaşımla, şehirdeki uyuşturucu satıcılarının bile nazik olduğunu söyleyerek şakalaşırdık. Fakat bunların hepsi bir akşam yaşadığım birkaç dakika ile değişti.

                Bir Çarşamba idi ve evimden oldukça uzakta olan ancak polisin sürekli etrafta olduğu bir parka yakın yürüyordum. Alışılmadık ölçüde sakin bir geceydi, çok az araba vardı ve neredeyse hiç insan yoktu. Park neredeyse bomboştu.

                Onu önce evime dönmek üzere caddeye saptığımda fark ettim. Caddenin benim tarafımdaki diğer ucunda dans eden bir adam silüeti görünüyordu. Valse benzeyen garip bir danstı bu ancak her adımını ileri doğru atıyordu. Dans ederek yürüyor gibiydi ve bana doğru geliyordu.

                Muhtemelen sarhoş olduğuna karar vererek elimden geldiğince kenara çekildim ve kaldırımın büyük bir kısmını ona bıraktım. Daha yakına geldikçe ne kadar zarif bir şekilde hareket ettiği dikkatimi çekti. Çok uzun, zayıftı ve eski bir takım elbise giyiyordu. Dans ederek yaklaşmaya devam etti ve sonunda yüzünü seçebileceğim kadar yakına gelmişti. Gözleri korkutucu bir şekilde açık, kafası sanki gökyüzüne bakıyormuş gibi hafif yukarda idi ve tedirgin edici bakışları vardı. Ağzı sanki bir çizgifilm karakteriymişçesine doğal olmayan çok büyük bir gülümseme ile şekil almıştı. Bana daha fazla yaklaşmadan caddenin öbür tarafına geçmeye karar verdim.

                Karşıya geçebilmek için ondan gözümü ayırdım. Karşıya geçerken arkama baktım ve donup kaldım. Adam dans etmeyi bırakmış, tek ayağı üzerinde bana paralel bir şekilde duruyordu. Yüzü hala bana dönüktü ancak yukarı bakıyordu. Ve o kan dondurucu geniş gülümseme…

                Sinirim bozulmuş bir şekilde, gözümü adamdan ayırmayarak yeniden yürümeye başladım. Kıpırdamıyordu. Aramıza yarım binalık bir mesafe koyduktan sonra önümdeki kaldırımı incelemek için gözümü ondan ayırdım. Sokak bomboştu. Endişeli bir şekilde adamın durduğu yere baktım ve orada değildi. Kısa bir süreliğine rahatlamıştım ki onu yine gördüm. Caddenin karşısına geçmiş ve hafif bir şekilde eğilmişti. Aramızda mesafe oluşu ve gölgelerden dolayı kesin söyleyememekle birlikte, yüzünün bana dönük olduğundan emindim. Gözümü on saniyeden fazla ayırmamıştım, çok hızlı hareket etmiş olmalıydı.

                Şok içinde bir süre bakakaldım. Sonra yeniden bana doğru hareket etmeye başladı. Bu kez dans etmiyor, bir çizgi film karakterinin sessiz olmak için yaptığı gibi ayakucunda abartılı adımlar atıyordu ancak çok ama çok hızlı hareket ediyordu.

                Bu noktada size kaçtığımı, biber spreyimi veya telefonumu çıkardığımı söylemek isterdim ama hiçbirini yapamadım. Gülümseyen adam bana yaklaşırken sadece orada şok içinde dikildim.

                Ve yaklaşık yüz metre uzağımda durdu, gözleri yukarda, gülümsemesi sabit…

                Nihayet sesimi çıkarabildiğimde, ona “Ne istiyorsun?!” diye sormak istiyordum ancak ağzımdan çıkan tek şey hafif bir “Neeeee…” oldu.

                İnsanlar korkunun kokusunu alabilir mi bilmiyorum ancak duyabildikleri kesin. Kendi sesimde duyduğum korku beni daha büyük bir paniğe sürüklemişti. O ise hiçbir tepki vermiyordu. Orada duruyor, gülümsüyordu.

                Ve sonra, oldukça yavaş bir şekilde geri döndü, dans eder adımlarla benden uzaklaşmaya başladı.  Ona arkamı dönmek istemediğim için gözden uzaklaşana kadar gidişini izledim. Sonra bir şey fark ettim. Artık ne dans ediyordu ne de benden uzaklaşıyordu. Korku içinde silüetinin gittikçe büyüdüğünü izledim. Bu kez bana doğru geliyor ve daha kötüsü, koşuyordu.

                Ben de koştum.

                Biraz trafiğin olduğu ve daha iyi aydınlatılmış bir caddeye çıkana kadar koştum. Sonra arkama baktığımda hiçbir yerde görünmüyordu. Eve dönüş yolu boyunca arkama baktım ve o aptal gülümsemesini görmeyi bekledim ancak hiçbir şey görmedim.


                O şehirde altı ay daha yaşamaya devam ettim ve bir daha asla gece yürümeye çıkmadım. Yüzünün hali hâlâ aklımdan çıkmıyor. Alkol veya uyuşturucu kullanmış bir hali yoktu. Tamamen çıldırmış ve aklını kaybetmiş bir ifadesi vardı. Ve bu görmesi çok ama çok korkunç bir görüntü idi. 


14 yorum:

  1. Fotografdakí adam at hírsízína benziyor.

    YanıtlaSil
  2. İnsanın kendi korkusu mükemmel yaprakları olan ve mis gibi kokan bir çiçeği bile ürkütücü yapabilir oysa başka bir bakış açısı da var.. Çeviri Mükemmel.emeğine sağlık..

    YanıtlaSil
  3. Hayatımda okuduğum en iyi CP. En iyiler listesinde Slendy'i bile geçer

    YanıtlaSil
  4. *^* müthiş... MÜTHİŞ!! Ellerine sağlık, müthiş olmuş. *^*

    YanıtlaSil
  5. Yeni cp bekliyoruz

    YanıtlaSil
  6. Adamı betimlemeye başladığında istemsizce "yüzünde olması gereken hiçbir şey yoktu ve bembeyazdı" demesini bekledim.

    YanıtlaSil
  7. okurken adamı tanıtmasını bekledim yüzü yok diyecek kesin diye icimden gecirdim

    YanıtlaSil
  8. 80 lerden kalmış bi adam gibi :d

    YanıtlaSil
  9. Adam jeff slender smaly dog ve sivas kangal kırması bişe sarhoş diil dans etmesinin sebebi belli diil iyi CP devam

    YanıtlaSil
  10. burdaki adam joker bee ama yinede hoştu

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^