29 Haziran 2021 Salı

The God Experiment Part 2

Part 2

Tanrı deneyinin ikinci denemesi 29 yaşında bir kadını talep etti.

İsmi Caroline'ydi.

Biyografisine göre, denek 1.60 cm ve 61 kiloydu.
Caroline, her iki lensinde de astigmat olan ela gözleriyle sakince birleşen sarı saçlara sahipti. Araştırma sonuçları fotoğrafta şaşırtıcı bir romantik partner eksikliği gösteriyordu. Her şeye rağmen, yalnızca bir erkeğin peşinden koşan bir kadındı. Bu gerçek Tommy'nin ikinci kutusunu kontrol etti.

Denek 002 girdi.


Caroline evine yakın bir apartman dairesinde yanlız yaşıyordu. Böyle olmasını tercih etmişti. Kısa mesafe, annesi Jacklyn'i günde 2 kez kontrol etmesini kolaylaştırmıştı. Jacklyn 2. derece göğüs kanseri geçirmiş ve kemoterapinin elden ayaktan düşüren sonuçları araştırmamız sırasında etkisini göstermeye başlamıştı. Ama asla söylenmemişti. Bazıları daha kötüsüyle karşılaşmıştı. Babası, yıllar önce aynı hastalıktan dolayı ölmüştü ve kimse bunu istemezdi.

Erkek kardeşi şu an çalışıyordu ve Caroline bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüştü. Ama kimse Shawn'ın ne kadar çalışacağını bilmiyordu. Asgari ücret pozisyonları mevsimsel olmaya meyilliydi. Telefonda arkadaşlarına yeni işin kazançlı ama ürkütücü olduğunu söyledi. Ya ona bişey olursa? Ya ölürse? Onu kaybetseydi, aklını da kaybederdi.


Bu yüzden Caroline geceleyin dua etti.



Tommy koridorda horlarken sesi dinlemeyi severdim.


Tıpkı hepimizin istediği şeyleri tanrıdan istedi. Her gün daha da ince görünen annesi için oyunun kurallarını değiştiren bir tedavi belki de. Belki kardeşi şehirdeki yeni mağazada yönetici konumuna gelebilirdi. "Çok fazla potansiyeli var" derdi ablası. Sesi fısıltıdan biraz daha yüksek çıkmıştı bu cümleyi tekrarlarken. "Bu sefer kendini adaması için ona güç ver!"

Aynı zamanda Caroline, tanrıya, beklemeye değer bir adamla ne zaman tanışacağını sordu. Sonuncusu, diğerlerinden daha az önemli görünüyordu fakat yine de tüm dualardaki gibi not alınmıştı.


Her gece bu rutini tekrarladı. Kimse yanıt vermedi.


Çalışmamızın ikinci haftasında bu durum değişti.

Jacklyn'in sabah doktoruyla önemli bir randevusu vardı. Kızı, endişe içinde sabaha kadar uyuyamadı. 17 dua etti. 6 tane son çare duaları, 6 tane isa mesih'in müritlerine öğrettiği dua ve büyük adamın kendisine 5 kişiselleştirilmiş mesaj.


Nasıl olmuşsa, çocuk tam şekilde yapmıştı.


İkisi içeri girer girmez heyecan arabanın sesini bastırıyordu. Jacklyn ilk başta evhamlı bir ses tonuyla konuştu.



"Bekle.. Doktoru duyamıyorum. Ne zaman konuşsa mırıldanıyor. Kemoterapi gerçekten işe yaradı mı?"


Kurumsal otoparkın arkaplanı aniden güzel bir manzara çizdi. Anne ve kızı uzun bir süre boyunca kucaklaştılar. Rüzgar kırıcılarından gelen statik bir an için mikrofonları bozdu. İkisi de koltuklarına otururken gözlerindeki yaşları sildi.


"Kemoterapi gerçekten işe yaradı." Caroline sesini temizlemek için birkaç kez öksürdü. "Doktor dedi ki, bazı takip taramalarına ve yeni ilaçlara ihtiyacın var ama artık yeni bir tedavi yok!"


Durdu ve annesine hayranlıkla baktı.


"İyileşiyorsun genç hanım!"


Videoyu durdurdum.

O an benim de ağlamama sebep oldu. Zavallı, savaş yorgunu kadın peruğunun altından gülümsedi. Yine genç görünüyordu. Kurtuluşun tanımı 10 yıl sürmüştü. Bir dizi kötü olaydan sonra nihayet iyi bir şeyin gerçekleştiğini görmek güzeldi.



Tommy omzumun üzerinden baktı.


"Ekran fotoğrafı al"


Denileni yaptım. Bir saniye sonra videoya devam ettik.


"Kardeşini ara. Endişeleniyor." Caroline'nin annesi genellikle sert ve soğuk bir ifade takınırdı. Ama bugün,hiçbir şey o yorgun gözlerdeki ışıltıyı engelleyemezdi. "Hadi bir şeyler içelim!"


"Hoparlörde, bizi aradı." Caroline kıkırdadı. "Shawn bizi duyabiliyor musun?"


Kendinden emin genç bir erkek sesi ikincil sesten çatırdadı.


"Bil bakalım kim tam zamanlı oldu?"

Caroline'nin her iki dileği de aynı gün gerçekleşmişti.


Tüm aile, bunu geceleyin kutlamıştı. Kasabanın yakınlarında bir restoran seçmişlerdi. Kamera geçmişimizde bu yer yoktu. Umarım iyi vakit geçirmişlerdir.


Yine, saatler sonra kameralarımız eve giderken tökezleyen sarhoş bir deneği yakaladı. O sırada yalnızdım. Sesi arttırdığımda kızın gergin sesi kanımın donmasına sebep oldu.


"Onlar iyi mi? İyi. Onlar iyi mi? İyi. Onlar iyi mi? İyi."


Caroline sözcükleri döngüye alınmış acıklı bir şarkı gibi mırıldanıyordu.



"İyiler mi? İyi. İyiler mi? İyi. İyiler mi? İyi."


Tommy, karısına uzun zamandır ilk kez onu bir akşam yemeğine çıkaracağına dair söz verdi. Ona ısmarlamaya söz verdim. Binlerce kez bu konu hakkında aradım ve yazdım.

"Denek002. Aynı belirtiler. Bunun tekrar olmasına izin veremeyiz. Aç şunu telefonu Tommy."


Bir cevap alamadım.


Caroline kafası karışmış kekeme adımlarla ailesinin etrafında sallanıyordu. Yeni cümleleri boş odaya birkaç kez tekrarladı. Her şey tuhaf görünüyordu. Sadece içmeye gidilen çılgın bir gece için fazla tuhaftı. Uyuşturucuların işe karıştırıldığını düşünmüyordum, en azından gönüllü olarak. Bu kız evinde alkol bile bulundurmuyordu.


5 dakika sonra Caroline kapıya yürüdü ve yağmura doğru adım attı. Sıcaklık 43 fahrenhayttı. Ayakkabıları, süveteri ya da şapkası yoktu.


Yetişmek için mümkün olduğunca hızlı bir şekilde görüşler arasında geçiş yaptım. Bir süre sonra, ikinci kamera deneğimizi arka bahçesinde yakaladı. Tozlu mısır tarlası kırsal mülkiyetin köşesinde bulunuyordu. Caroline ona doğru yavaşça yürüdü.


Endişelenmiş ya da acelesi varmış gibi görünmüyordu. Mikrofon, soğuk ve sakin nefes alış verişleri yakalıyordu. Aslında, tüm deney boyunca ilk defa huzurlu görünüyordu. Kan basıncı ve yaşamsal değerler daha sağlıklı seviyelere ulaştı. Nabzı hiçbir sorun göstermiyordu.



Caroline çok geçmeden mısır tarlasının kenarına ulaştı. Dönüp eve son bir kez daha baktı ve gülümsedi. İçimden bir ses hala kameraya bakıp gülümsediğini söylüyor.


Birdenbire küt bir objeyle arkasından başı vuruldu.

Bulanık bir şekil deneğimizi sürüklerken şaşkına dönmüş ve çaresiz bir şekilde oturuyordum. Mikrofon mısır tarlasına düşmeden önce ses son bir cümle yakaladı.


"Onlar iyi mi? İyi."

Denek002 o gün bugündür hala kayıp.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^