14 Nisan 2017 Cuma

Log of Captain Kyle Wright

Kaptan Wright’ın Günlüğü
15 Temmuz 2012
Banaba Adası yakınları,Kiribati,Güney Pasifik

Güney Pasifikteki tek kişilik gezimin 34. günü.Pony* iyi gidiyor;mesafeyi ve zamanı göz önünde bulundurduğumuzda beni nispeten yol üstünde tuttuğunu söyleyebiliriz.Dün gece zorlu zamanlar geçirdim,su beni hoş karşılamadı.Dalgaların sallantısı yüzünden iyi uyuduğum söylenemez.Buna rağmen tüm sistemler iyi durumda ve çalışıyor.Kıyıdayken yelkenimi düzelttim,yerel bir delikanlı tamir etti.İngilizce bilmemesine rağmen paranın dilinden iyi anladığı söylenebilir.Erzakları stoklamayı başardım,bazı taze meyveler bularak turnayı gözünden vurdum.Viyana sosisi ve bayat ekmekle öğünlerimi geçirsem de bir dahaki limana kadar idare edebileceğimi düşünüyorum.Nereye gideceğime daha karar vermiş değilim,kuzeye Tarawa’ya veya doğuya devam edip Christmas’a ulaşabilirim.Her halükarda yoldayım.Bu tek kişilik zahmetli bir iş.Ama sağlığım yerinde ve dürüst olmak gerekirse zor olan fiziksel kısım değil.Yalnızlık gerçekten canımı yakıyor.Televizyon izleyebilmeyi özledim,hamburger yiyebilmeyi özledim ve en çok da karımı özledim.

18 Temmuz,2012
Bilinmiyor

Gecenin biri ve bir gıdım bile uyuyamıyorum.Deniz sütliman ama birkaç gündür kalitesiz uyku çekiyorum.Büyük bir fırtına beni hazırlıksız yakalayınca telefon bağlantımı kaybettim.Bu evle son görüşmemdi ve puff,alet suyun derinliklerini boyladı.O zamandan beri Julia’yla konuşmadım.Ama en azından ilerleyişimi GPS cihazından takip edebilir.Keşke ben de aynısını onun için yapabilseydim,jimnastik salonuna gidişini izleyebilmek,Tayler’ı parkta gezmeye çıkarmasını görmek isterdim.Evi hatırlatan ufacık bir şey için neyimi vermezdim?Deniz güzel bir hanımefendi,ama sadece bir hanımefendi.Onunla evli değilim.Bana zevk veriyor ama yine de eve dönüp karımı ve çocuğumu görmek istiyorum.Ama tanrım,ay ışığı altında denizin şu ihtişamına bak,sanki balo için süslenmiş bir kontes!Bu kadar güzel bir şey gördüğümü hatırlayamıyorum.Yıldızlar onun incileri,ay onun beyaz elbisesi.Kaç adamın ona aşık olduğunu görebiliyorum.Ama onun düzenini biliyorum,güzelden çirkine ani değişimini biliyorum.Ah,dalgaların tatlı hareketleri...Bir kadını oyuncak gibi gösteriyor,karmakarışıklığı en eksantrik kadının bile üstesinden geliyor.Onun derinini görebilmek isterdim,nasıl hissettiğini,nasıl tık tık ettiğini,onu aynı zamanda neyin bu kadar güzel ve ölümcül kılabildiğini.O zevk ve acının kaynağını görebilmek ve ellerimin arasına alabilmek isterdim.Aman aman, seyir defterimi çılgınlıklarla doldurdum.İyi bir uykuya ve karımı görmeye ihtiyacım var.

20 Temmuz  2012
Christmas Adası açıkları,Kiribati

Ana tekneyi tamir ettim,ama motordaki bükülmüş şaftı tamir edebilecek bir adam bile bulamadım.Engele takıldığımda kıyıya yakın olduğum için şükrediyorum.Biri beni bulana kadar günlerce ve istem dışı yüzmek zorunda kaldım.Sonunda başka biriyle ingilizce konuşabilmenin zevkine vardım,yerel bir motelde Riley adında bir adamla tanıştım.İçki için içeri daldım ve misafirperver bir şekilde beni karşıladı.Bir saat konuştuk.Batıdaki küçük bir adaya gidiyormuş.Bana ‘kıyametten’kaçtığını söyledi.Biraz çatlak olduğunu söyleyebiliriz.Evi hakkında haberler duymuş,California’daki birkaç kötü orman yangını hakkında.Umarım kuzeye de sıçramazlar.Mayistra yelkeni iyi durumda,GPS çalışıyor ve sonunda rotamı eve çevirdim.Sistemlerde hiçbir sorun yok,iskele sapasağlam,su sakin.

22 Temmuz,2012
Bilinmiyor

Dışarıda bir şeyler oluyor.Christmas’tan ayrıldıktan sonra GPS cihazım çalışmayı kesti,bu nedenle geri döndüm.Ama hasar almış görünmüyordu;sadece uyduyla bağlantı kuramıyordu.Bir saat boyunca sadece ‘ARANIYOR’ yazısı verdi.Sinirlendim ve geri döndüm,yeni bir tane alma umudu ile Christmas’a yol almaya başladım.Ama ada göz önüne gelir gelmez askeri bir devriye teknesiyle karşılaştım.Bu bir Amerikan teknesiydi.Ama içinde Amerikanlar değil yerliler vardı,silah kuşanmışlardı.Bu silahlar haberlerde teröristlerde gördüklerinizden değil, orduda gördüklerinizdendi.Bir şey olmuştu.
Ve adiler gaz maskeleri takıyordu,koca gözlü maskelerle uzaylılara benziyorlardı.Silahlarını bana doğrulttular,lazer nişanlar alnımda geziniyordu.Hiçbiri bir kelime etmedi.Ellerimi yukarı kaldırıp silahsızlığımı ispatladım.Tek kişilik bir gezideydim,tanrı aşkına.Tahta bacaklı ve göz bantlı lanet bir korsan değildim.Bir süre sonra bir ses çatırdadı.’’Yaklaşma,geri dön.’’ dedi ağır bir aksanla.Bu kadardı,silahlar kıpırdamadı.Hala alnımı nişanlamışlardı.Bir GPS için canımdan olacak değildim,bu nedenle hızla geri döndüm.Arkama dahi bakmadım ve bir saat sonraya kadar olan şeyler hakkında düşünmedim.Neden bir Amerikan teknesindeydiler?Neden silahlıydılar?Ve neden gaz maskeleri takıyorlardı?
Ardından işler gerçekten tuhaflaştı.Sonraki sabah doğuya yöneldim,iyi zaman kazanmıştım.Gece-gündüz dinlemeden,o adilerle arama mesafe koymak için hareket ediyordum.Güneş hayret vericiydi.’’Bu çok güzel,aşırı güzel.Bir şeyler yanlış’’diye düşünmeden edemiyordum.Huzursuzluk üzerime çöktü ve bir pelerin gibi asılı kaldı.Christmas’taki olaylar hakkında düşünmemeye çalıştım.Sakinleştikçe bu karşılaşmanın detaylarının uyuşmadığını fark ettim.Bir şeyler oluyordu,ve bu kötüydü,bunu anlayabiliyordum.
 Ardından gemiyi gördüm,ve aklımı başka hiçbir şeye odaklayamadım.Bir duman bulutunun içindeydi,başta tüm görebildiğim buydu.Sadece ufuktaki bir leke.Keşke bunu ufak bir ada yangınına veya o tür bir şeye yorsaydım,ama bir şeyler beni çekiyordu.Başımın etrafında dönen soru işaretleri yerine odaklanacağım yeni bir şeyler vermişti bu bana.Bu nedenle yönümü değiştirdim ve leke büyüdükçe büyüdü.Dumanlar havaya kalkıyordu,ve o uğursuz his hiç eksik olmuyordu.Dehşet,evet bu dehşetti.Denizdeyken ironik bir şekilde en korktuğunuz şey ateş oluyordu.Her taraf suydu,ama susuzluktan ölebilirdiniz.Bu da öyleydi işte.Her taraf suydu ama hiçbiri ateşleri söndüremiyordu.Yıkılmakta olan iskeledeki kömürleşmiş bir dizi kemikseniz ateşler daha da artıyordu.Bu dehşet önceki olayları unutmama yetti.Karşılaşacağım ölüme kendimi hazırlamam gerekiyordu,sudaki bir ateş her zaman ölüm demekti çünkü.
Görüş mesafesine geldiğimde bunun bir balıkçı teknesi olduğunu gördüm.Ateş balık ağlarından başlamış tırmandıkça tırmanıyordu.Merkezi direk tamamen yıkılmıştı.Güverte adeta bir fırına dönmüştü.Dürbünümden baktım ve güvertede kıvranan bedenleri görünce dehşete düştüm,karanlık gölgeler büyümekte olan cehennemin arasında kayboluyordu.Ve sonunda radyomdan sesler duydum.Tekne pruvası bana dönmüş şekilde duruyordu ve kaptanın odasını görebiliyordum.Statik bir radyo dalgası telsizimden geldi,yerel bir balıkçı korkuyla bağırıyordu.Kelimeleri anlayamıyordum,fakat sesindeki umutsuzluğu hissedebiliyordum.Sözcükler olmasa da bıraktıkları izlenim evrenseldir.Bağıran her kimse onun korktuğunu anlayabiliyordum.
Kaptanın kamarasını taradım ve içeride bir adam gördüm.Radyodan bağırırken kollarını bana doğru sallıyordu.Cevap vermek için mikrofona uzanmıştım ki ikinci tuhaf şey yaşandı.
Güverteden iki adam koşarak geldi,ikisi de alevler içindeydi.Sırtlarından ve kollarından alevler parlıyordu,filmlerdeki dublörlere benziyorlardı.Öfkeyle kamaranın kapısına vurmaya başladılar.Radyodaki ses yeni bir tonda çığlık atmaya başladı.Vücudumu titreten anlaşılmaz bir çeşit laflar sıralıyordu.Dua ediyordu,evet dua ediyordu.Onu kurtarabilmem için dua ediyordu.
Ama ben sadece izledim.Ağzım açık bir şekilde yanan adamların kapıyı kırıp içeri dalmasını izledim.Radyo sustu ve artık tek duyabildiğim motorumun sesiydi.Korkuyla yanan adamların kaptanın üzerine çullanmasını ardından üçünün de görünüşten kaybolmasını izledim.Camlarımdan sadece büyüyen alevlerin dalgaları görülebiliyordu.
Dürbünü bıraktım ve şiddetle başımı salladım.Şimdi bir hayal gibi geliyor,tüm bu şeyler.Sanırım yüksek sesle küfür etmiştim,belki hiçbir şey dememiştim,belki de bunların hepsi kafamda olup bitiyordu.Ama hatırladığım şey dümeni döndürmem ve tekneme sıkıca tutunmam oldu.Sonunda arkaya bakma cesaretini gösterdim ve tekrardan bir duman sütunuyla karşılaştım.Bir saat sonra bu leke uçsuz bucaksız denizde kaybolmuştu.
Dışarıda bir şeyler oluyordu,kötü bir şeyler.Önce silahlar ve şimdi şu lanet tekne.Onlar yanıyordu! Şerefsizlerin ateşler içinde olduğunu kafamdan çıkaramıyordum.
Sadece eve dönmek istiyordum.Sadece karıma seslenip mutfaktan gelişini görmek ve kendimi onun kollarına bırakmak istiyorum.Onu görmek istiyorum,karımı istiyorum.
12 Temmuz,2012
Bilinmiyor

Tekneyi gördüğümden beri bildirebileceğim pek bir şey yok.Sadece açık deniz.Ama çok düşündüm.Geçen haftalarda silahlar ve tekneler aklımdan neredeyse tamamen silinmişti.Sanki birer hatıra gibiydiler,onları tekrar hatırlamak istediğimde sisin içinde kayboluyordular.Bunun için tıbbi bir terim olmalı değil mi?Belki şok belki başka bir şey.Belki de yeteri kadar akıllı olduğumdan zihnim bu hatıraları yapmam gereken göreve odaklanmam için itekliyordur.Görevim ise bu lanet okyanustan bir an önce kurtulmak. Başta bu yolculuğa çıkma nedenimi bilmiyordum.Aileme ve dostlarıma aklımı toparlamak için olduğunu söylemiştim.Fakat toparlanmak yerine kafam daha çok karıştı.Evin düşünceleri ile karıştı,karımın geceden geceye yatağımızda yalnız uyuması düşüncesi ile karıştı,kanat çıkarıp ona uçma hayallerim ile karıştı.
Neden onu cezalandırmıştım?Neden kendimi cezalandırmıştım?

Hala tam nerede olduğumu öğrenemiyorum.GPS onu her açtığımda ‘ARANIYOR’ diye yanmaya devam ediyor.Sekstanttan hiç anlamamıştım,buna rağmen teknede bir tane vardı.Bu lanet şeyi kullanacağım hiç aklıma gelmemişti,teknolojiye bu yüzden sahiptik.Bu nedenle orada duruyor ve bana nerede olduğumu bildiğini fısıldıyor,tek yapmam gereken ona doğru soruyu sormak.Ama yapamıyorum,denedim.Haritadaki kaba bir yolu takip etti.Yani nereye gittiğime dair son derece genel bir düşüncem var.Hawaii’yi geçtiğime eminim,ama ayın sonuna kadar Amerikan sahillerine varacağımı biliyorum.Su doğaüstü bir şekilde sakin.Ve gündoğumları da aynı şekilde enteresan.Bazı günler kan kırmızısı,suya yansıyor,gökyüzünü ve denizi boyuyor.Bu zamanlarda teknem sanki bir kan denizini arşınlıyormuş gibi duruyor.Başta rahatsız edici olsa da güzelliğini sonradan anladım.
Bu günceyi bir süreliğine ihmal ettim,ama bunu her kaydedişimde üzerimdeki yük hafifliyor.Denizi seyretmek veya rüzgarı okumaktan başka yapabilecek bir şeylerimin olması güzel.Erzaklarım şimdilik iyi durumda.Meyveler bozuldu fakat konserveler bir ay daha dayanabilir.Gövde iyi durumda,ana sancak ve donanımlarım dayanıyor,hala eve ilerliyorum.

29 Temmuz,2012
Oregon açıkları

Kara!Lanet olası kara! Aman tanrım,Oregon’un çam ağaçlarını göreceğime hiç bu kadar sevineceğimi düşünmemiştim!Nihayet be,nihayet yuvam.Tanrım sana şükürler olsun.
Önce dün gördüm,ufukta belli belirsizdi.Kıyıya ulaşmak için çok uzaktım,bu nedenle geceyi çapalayarak geçirdim.GPS’siz gecede ilerlemek demek kaza demekti.Bu noktada sağlıklı düşünebildiğim için çok mutluyum.
Yaklaştıkça tanıdığım birkaç yeri hemen fark ettim.Eve yarım günden az bir sürede varacağım.Bu gece son konserve bezelyemi yiyeceğim.Yiyecek sandığımdan az dayandı,ve içtiğim su ise damıtılmış deniz suyu.Ama bu karımı göreceğim anlamına geliyorsa varsın aç kalayım.
Eve gireceğim ve adını haykıracağım,onun mutfaktan gelişini göreceğim.Onu kollarımın arasına alacağım ve ayrılmasına izin vermeyeceğim ta ki o güzel kokusunu alana kadar.
Ellerim heyecandan titriyor.Sonunda karımı görebileceğim.Onu tekrar göreceğim.

30 Temmuz,2012
Oregon

Burada bir şey olmuş,kötü bir şey.

Burnt Hill’deki yat iskelesine çapaladım,üç ay önce ayrıldığım yere.Ama burası hatırladığım gibi değil.İskelenin çoğu aynı,hala tahtalar ve dubalar yerli yerinde.Ama liman ayrılışıma tezat çok daha sade.Elimde değil,fakat silahlı adamları ve yanan tekneyi düşünüyorum.Çoktan unuttuğum dehşet hissi geri döndü.Ben okyanustayken bir şey olmuştu,çok kötü bir şey.
Son girdimde o kadar heyecanlıydım,o kadar umutluydum ki.Ona şimdi bakmak bir rüyada olduğumu düşündürüyor.Dünkü duygularım gitti,yerini karnımdaki bir hisse bıraktı.
Gerginlik?Evet.Korku?Evet.Bulantı?Belki.Sanki yumruk büyüklüğünde bir taş battıkça batıyor.Aklım karışık,gördüklerimi hala silemiyorum.O bedenleri…
Limana girdiğimde derhal buruk bir duman ve başka bir şeyin kokusu ile karşılaştım,buna rağmen ne olduğuna parmak basamadım.Her tarafımı korku sardı.İlk düşüncelerim yangındı ve karımın yüzü bir anda kafamda belirdi.Paranoya,evim hala yanıyor muydu?Tüm şehir mi bu haldeydi?O iyi miydi?Limana çıktığımda bir balıkçı teknesinin sağlamasına gittiğini gördüm,yanan güverteden duman yükseliyordu.Daha önce karşılaştığım tekne gözlerimin önünde belirdi.Ana liman ve şehir çam ağaçları nedeniyle hala görülemiyordu.Ama yat limanına yanaştığımda kimsenin orada olmadığını gördüm,çoğunlukla dolu ve kalabalık liman boştu.Üç tekne vardı,ikisi yanıp sönüyordu.Aklım çalışmaya devam ediyordu,soru üzerine soru soruyordu ve hiçbirine cevap bulamıyordu.Yanık kokusu hala yerindeydi,ama tanımlayamadığım ikinci koku bunun yerini alıyordu.Tekneme bir şeyin çarptığını duydum.Yıkılmış teknelerin parçalarını görmeyi bekleyerek suya baktım.Ama çok daha kötüsüyle karşılaştım:cansız bir bedenin gözleri ile.Kalbim çarpmaya başladı ve ikinci kokunun ne olduğunu anladım,ölümdü.Çürümüş bedenlerin kokusuydu.Sağıma bakınca daha çoğunu gördüm,bazıları ters bazıları düz bazıları da parçalanmıştı.

Her yerdeydiler.

Kustum,tam dümene.Bacaklarım titrerken safra,göstergeleri örtüyordu.İşte o zaman aklımı hepten yitirdim.Limana yanaştığımı hatırlayamıyorum.Çapayı attığımı az biraz anımsıyorum.Hislerim benim tek izahım.Aklımı tekrar kontrole aldığımda oturuyordum.Terliydim ve midemdeki taş beni aşağı çekiyordu.Sorular sürü halindeydi.Neden herkes ölmüştü?Bunu kim,ne yapmıştı?Burada ne olmuştu?
Sonra karımı hatırladım.Çılgınca üste çıktım.Hissiyatım geri dönünce durdum.Ağır solumalarım ve suyun rıhtıma vuran sesi dışında bir ses duymadığımı fark ettim.Bir şey,bilmiyorum ama bir şey silahımı almama neden oldu.Ve onu aldığımda başka bir şey de durup bunları yazmamı söyledi.Eğer ayrılırsam buraya asla dönemeyeceğim hissi,azap belki de.Bir şeyler yazma hissi,sadece aklımda kararlaştırma için değil de bir elveda için.Ne olursa olsun karımı bulacağım.

31 Temmuz,2012
Oregon açıkları

Neden yeri ve tarihi yazdığımı bilmiyorum.Artık ne yapacağımı bilmiyorum,her şey birbirine girdi.
Bazı cevaplar buldum.
Hepsi ölmemişti,insanlar.Bir şekilde ölü değildiler.Ölü görünüyorlardı,ölü kokuyorlardı ama hareket ediyorlardı,beni kovalıyorlardı.Bazılarının organları yoktu bazılarının derileri ayrılmıştı.Konuşmuyorlardı,sadece kovalıyorlardı.
Karımı buldum.
Sanırım şimdi gerçekten de ölü.Yürüyenlerden değil.Onu vurdum,beş kere.Ve kafasından vurana kadar da durmadı.
Sonunda ağlamayı kestim,dün gece sanırım.Gerçekten kafam karışık.
Beni kovaladılar,beni yemeye çalıştılar.Eve geldiğimde suratımı ısırmaya çalıştı.
Eve geldim ve adını haykırdım,mutfaktan gelişin gördüm.Onu gördüm,suratının bir kısmı yoktu,bağırdı ve bana koştu.Suratımı ısırmaya çalıştı.
Sonra onu vurdum.Ama o,o değildi.Ölüydü,güzelim yüzünün parçaları eksikti.Onu vurdum,beş kere.Kafasından vurana kadar da durmadı.
Sonra kaçtım.Ve dahası geldi,gerçekten ölü olmayan ölüler beni kovaladılar,çığlık attılar.Bazılarının organları yoktu,bazılarının derileri ayrılmıştı.
Sonunda tekneme ulaştım.Tekrar açık denize yöneldim.Bu okyanusa açıldım.Her şey karışık.
Mermi kutusunu kaybettim.Ama silahta hala bir tane var. Bir saatimi şarjörü açıp çevirmekle geçirdim,sonra kapadım.Mermi hiç tepede durmuyordu.Onu oraya koyacak gücü kendimde  de bulamıyordum.Bu yüzden şarjörü çevirip durdum.Sonunda tepede durdu.Ben bunları yazarken silah masada bana bakıyor.
Güneş yükseliyor,yine kızıl.Önceki o gündoğumları gibi.İzlemek için güverteye çıkacağım.Okyanusu izleyeceğim,maviden kızıla dönüşünü izleyeceğim,sudan kana dönüşünü izleyeceğim.
Benimkini de eklemenin çok da bir şey değiştirmeyeceğini düşünüyorum.

Ç.N: Üzgünüm,iki haftadır siteyi ihmal ettim.Sınavlarım nedeniyle çeviri yapmaya vakit bulamadım,ama yakın zaman içinde birkaç CP daha paylaşmayı düşünüyorum.

6 yorum:

  1. Mükemmeldi��

    YanıtlaSil
  2. Ya bişey sorucam yapmak ister misin yada tam olarak creepypasta sayılır mı bilmiyorum ama zalgonun hikayesini yapmak ister misin ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakmama rağmen Zalgo temalı (Wikia sayfası ve Web Comic'ler hariç) CP bulamadım,eğer kaynak olarak bir CP gösterirsen çevirmeyi düşünebilirim.

      Sil
  3. Zombiler. Bir zombi hikayesinin böyle olabileceği aklıma gelmezdi, güzeldi...

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^