Ben James'in annesiyim. James çok tatlı ve iyidir, fakat arkadaş edinmeyi pek sevmez. O yüzden hep yalnızdır. Bir gün James evin bahçesinde oynarken biriyle konuştuğunu duydum. Mutfağın penceresinden ona baktığımda, yanında kimse yoktu. O kadar kendi kendine konuşuyordu. Oğlumun yanına gittim. "James, kimle konuşuyorsun ?" diye sordum. "Ben.. hayali arkadaşım ile. Neden sordun ki?" dedi. "Neyse haydi içeri gel uyuyacaksın." James'i yatağına yatırdım. Ve yatak odama gidip, uyumaya başladım. Çok berbat bir rüya gördüm. Rüyamda; bir lunaparktaydım. Her şey siyah beyaz gözüküyordu. Lunaparktaki sakat çocuklar beni ürkütüyordu. Çocuklar beni bacaklarımdan ve kollarımdan tırmalayıp duruyordu. Ve berbat bir gülme sesi.. Uyandığımda hala geceydi. James'in oyuncakları çekmecemin üzerinde duruyordu. O oyuncakları James'in koyduğunu düşünüp, odasına gittim. Ama odasına girdiğimde James hala uyuyordu. Onu hafifçe dürterek uyandırdım. "James, bu oyuncakları sen mi koydun benim odama ?". Diye sordum. "Hayır. Ben koymadım Gülen/Laughing Jack koymuş." Dedi. Fazla üzerine gitmedim. "Peki tamam sen uyumaya devam et bebeğim."
Ertesi sabah James bahçeye çıkmıştı. James'in elinde şekerler vardı. İlk, komşumuz falan vermiştir diye düşündüm. Ama sormalıydım.
-James, o şekerleri sana kim verdi ?
-Gülen\Laughing Jack verdi.
-James bana derhal doğru cevap ver. Onları sana kim verdi!!!
-Ama anne ben gerçekten..
-Tamam James.
James aslında bana hiç yalan söylemez. Neden sorularıma doğru cevap vermiyor ki ?. Neyse. Gece oldu. James'in bu garip hareketleri ardından onu gözetim altında tutmam gerekirdi. Mutfaktan sesler geldi. Ben korkuyla uyandım. Hemen koşarak aşağı indim. Evin köpeği Fido öldürülmüştü. Midesi kesilmişti, organları gözüküyordu ve James'in yediği şekerler vardı. Kendimden geçmiştim o görüntüye. Fakat James'in odasından çıkan ses gelene kadar. Oğluma bir şey olmasından korktum ve hemen çekmeceden bir bıçak alıp yatak odasına çıktım. Oda darmadağınıktı. Çekmeceler biri tarafından tekmelenmiş, kırılıp dökülmüştü. James odanın bir kenarında ağlıyordu. Hemen James'i kucağıma alıp komşumuzun evine koştum. Oradan hemen polisi aradım. Polis kısa sürede evin etrafını sardı. Ama ortada görünen bir şey yoktu. Bir ölü köpek ve darmadağınık bir oda.
Sonra ki gece James'in eski bebek monitörünü odasına kurdum. James'in odasına bir şey gelirse onu görebileceğim. James odasında yatmaya pek niyetli değil gibiydi. Ama ona söz verdim bir şey olmayacağı konusunda. Sonra yatak odama gittim. Tam uyuyacaktım, monitörden ses gelmeye başladı. Bir an ürktüm. Ses radyo gibiydi. Ondan sonra rüyam da gördüğüm o berbat gülme sesini duydum. Hemen yastığımın altındaki bıçağı kapıp, James'in odasına koştum. İlk başta ışık açılmadı. Sonra James'in gece lambası açıldı ve gördüğüm görüntüye şok oldum. James'in bedeni duvara çivilenmişti. Organları sarkıyordu bedeninden. Her tarafı kesilmişti. Gözleri parçalanmıştı. Ama odadan bir inilti geldi. James yaşıyordu, evet. Onu kurtarmalıydım. Ve lanet olası oda da gözüktü. O Gülen\Laughing Jack'ti. Beyaz teni, beyaz ve siyah çizgili çorapları ve de o iğrenç uzun saçları.. Durmadan sırıtıyordu. Ondan nefret ettim. James'e döndü ve büyük bir kahkaha attı. Ona bıçağı sapladım. Onu öldürmüştüm. Ama.. o siyah bir sis ile gözden kayboldu. O bıçak James'in kalbine gelmişti. Kanı yüzüme fışkırdı. Kendime inanamıyorum. B ben oğlumu öl-dürdüm. Kısa sürede polisler evin etrafını sardı. Ben mahvoldum...
Ç.N:
Türkiye'de olsa şeker bayramında katillikte master yapacak..
Ertesi sabah James bahçeye çıkmıştı. James'in elinde şekerler vardı. İlk, komşumuz falan vermiştir diye düşündüm. Ama sormalıydım.
-James, o şekerleri sana kim verdi ?
-Gülen\Laughing Jack verdi.
-James bana derhal doğru cevap ver. Onları sana kim verdi!!!
-Ama anne ben gerçekten..
-Tamam James.
James aslında bana hiç yalan söylemez. Neden sorularıma doğru cevap vermiyor ki ?. Neyse. Gece oldu. James'in bu garip hareketleri ardından onu gözetim altında tutmam gerekirdi. Mutfaktan sesler geldi. Ben korkuyla uyandım. Hemen koşarak aşağı indim. Evin köpeği Fido öldürülmüştü. Midesi kesilmişti, organları gözüküyordu ve James'in yediği şekerler vardı. Kendimden geçmiştim o görüntüye. Fakat James'in odasından çıkan ses gelene kadar. Oğluma bir şey olmasından korktum ve hemen çekmeceden bir bıçak alıp yatak odasına çıktım. Oda darmadağınıktı. Çekmeceler biri tarafından tekmelenmiş, kırılıp dökülmüştü. James odanın bir kenarında ağlıyordu. Hemen James'i kucağıma alıp komşumuzun evine koştum. Oradan hemen polisi aradım. Polis kısa sürede evin etrafını sardı. Ama ortada görünen bir şey yoktu. Bir ölü köpek ve darmadağınık bir oda.
Sonra ki gece James'in eski bebek monitörünü odasına kurdum. James'in odasına bir şey gelirse onu görebileceğim. James odasında yatmaya pek niyetli değil gibiydi. Ama ona söz verdim bir şey olmayacağı konusunda. Sonra yatak odama gittim. Tam uyuyacaktım, monitörden ses gelmeye başladı. Bir an ürktüm. Ses radyo gibiydi. Ondan sonra rüyam da gördüğüm o berbat gülme sesini duydum. Hemen yastığımın altındaki bıçağı kapıp, James'in odasına koştum. İlk başta ışık açılmadı. Sonra James'in gece lambası açıldı ve gördüğüm görüntüye şok oldum. James'in bedeni duvara çivilenmişti. Organları sarkıyordu bedeninden. Her tarafı kesilmişti. Gözleri parçalanmıştı. Ama odadan bir inilti geldi. James yaşıyordu, evet. Onu kurtarmalıydım. Ve lanet olası oda da gözüktü. O Gülen\Laughing Jack'ti. Beyaz teni, beyaz ve siyah çizgili çorapları ve de o iğrenç uzun saçları.. Durmadan sırıtıyordu. Ondan nefret ettim. James'e döndü ve büyük bir kahkaha attı. Ona bıçağı sapladım. Onu öldürmüştüm. Ama.. o siyah bir sis ile gözden kayboldu. O bıçak James'in kalbine gelmişti. Kanı yüzüme fışkırdı. Kendime inanamıyorum. B ben oğlumu öl-dürdüm. Kısa sürede polisler evin etrafını sardı. Ben mahvoldum...
Ç.N:
Türkiye'de olsa şeker bayramında katillikte master yapacak..