27 Eylül 2014 Cumartesi
Yedi Kule Zindanları
Bilindiği gibi Yedi Kule Zindanları 390 yılında imparator I. Theodosius tarafından inşa edilmiştir. Kayıtlarda bu yapının devlet evraklarının saklandığı, yerli ve yabancı esirlerin hapsedildiği bir yapı olduğu yazmaktadır. Ama kayıtlarda yazmayan bir efsane halk arasında dolaşır. Bu hikaye özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son yılları ile Türkiye cumhuriyetinin ilk 50 yılı süresince halk arasında yaygındı, fakat günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur, Hikayeyi bilenler çoğunlukla yaşlılar olup sayıları çok azdır.
Efsaneye göre; zindanlara hapsedilen önemli esirler arasında bir pagan da bulunmaktaydı. Fakat ne zindan görevlileri ne de diğer komutan vb. kişiler bu adamın bir pagan olduğunu bilmiyorlardı. Onu Avrupa devletlerinde üst düzey devlet görevlisi bir misyoner sanıyorlardı. Bazı gardiyanlar ise onun casus olduğunu söylemişlerdi. Ve bu yüzden ona türlü işkenceler yaptılar. Hatta işkenceleri abarttılar ve yeni işkence yöntemleri bile denediler bu adamın üzerinde.
Pagan ise kendini acıyla eğitmiş olduğundan dolayı acıya dayanıklıydı ve ne işkencecilerin istediği itirafları yapıyor, ne de acı dolu çığlıklar atıyordu. Bu da işkencenin dozunun yükselmesine sebep oluyordu her geçen gün. Sonunda pagan bu işkencelere daha fazla dayanamadı, ama ölürken anlaşılmaz bir lisanda, arada antik Latince’ye benzer kelimeler kullanarak dua tarzı sözler söyledi. Tabii kimse bu sözleri önemsememişti. Paganın cesedi ise umulmadık bir hızda eriyip gitmişti.
Sonradan bu olaylar halkın kulağına gitti ve bazı insanlar paganın lanet okuduğunu anladılar. Ölen pagan, orada işkence gören insanların ruhlarının, Mesihin dünyaya geldiği güne kadar zindanların içine ve duvarlarına hapsolmasını, Mesihin geldiği gün ise; ruhların hesap sormak için serbest kalmasını dilemişti. Mesihin dünyaya ayak bastığı gün, Yedi Kule Zindanları’nda işkence görüp ölen bütün insanların ruhları serbest kalacak ve hasap soracaklardı.
O yüzden Yedi Kule Zindanları’nda bazen çığlıklar ve hatta Latinceye benzer bir lisanda söylenen sözler duyulur…
ÇN:Buda gerçeklik payı olan bir efsanedir.İnanıp inanmamak size kalmış ^_^
Etiketler:
creepy pasta çeviri,
creepy pasta türkçe,
Creepypasta hikayeleri,
creepypasta turkce,
Creepypasta türkçe,
creepypasta türkçe hikayeler,
hayalet hikayeleri,
korku hikayeleri,
korkunç hikayeler,
paranormal hikayeler,
türkçe creepy pasta,
türkçe creepypasta
Ruh
Kate Anderson isminde bir kadın, sürekli gördüğünü söylediği bir katil ruh yüzünden akıl hastası teşhisi konularak 1995 yılında akıl hastanesine kaldırıldı.ancak tedavi süresi boyunca hastalığı iyileşmedi. Hala o ruhu gördüğünü söylüyordu. Üstelik daha da sık olarak... Ruhu tarif etmesi istendiğinde ise, " Gölgeler içinde bir yüz ve üstünden sürekli kan damlayan eller diyor, daha sonra da bir noktaya odaklanıp bakıyor ve çığlık çığlığa bağırıyordu. Ruhun geldiğini ve biraz sonra birini daha öldüreceğini söylüyordu.Bu sözler ispatlanamadığından, doktorlar, Kate'in hastalığının ilerlediğini düşündüler.
Kate'in en son doktoru Frank Jackson (onu en uzun tedavi eden doktor), teşhisin kesinliği hakkında en ufak bir şüpesi bile olmayan bir insandı. Hayatı boyunca bu tip vakalara çok fazla rastladığını söylemişti.Ancak Kate'in 1997 yılında, odasında ölü olarak bulunmasının üzerinden 6 ay sonra, öğlen vakti evinde yapılan arama sonucu ölü bulundu. yaklaşık 3 hafta işe gitmemişti. Yalnız yaşayan Franck Jackson'un kayıp olduğu sanılıyordu.Evinde, suratı parçalanmış, beyni ise çıkarılmış bir halde bulunmuştu. cesetten iki ayrı yöne giden kanlı ayak izleri ve kan damlaları bulundu. ikisi de yaklaşık 5 metre sonra aniden kesiliyordu.
ÇN:Kısa hikayeleri canlarınız, sıkılmasın okumaya üşenmeyin diye paylaşıyorum ama hep olmıcak aralara serpicam biraz
Etiketler:
creepy pasta çeviri,
creepy pasta türkçe,
Creepypasta hikayeleri,
creepypasta turkce,
Creepypasta türkçe,
creepypasta türkçe hikayeler,
hayalet hikayeleri,
korku hikayeleri,
korkunç hikayeler,
paranormal hikayeler,
türkçe creepy pasta,
türkçe creepypasta
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)