21 Aralık 2020 Pazartesi

The Visitor

Size çocukluğumla ilgili bir hikâye anlatacağım; ancak olayların yaşanıp yaşanmadığından tam olarak emin olmadığımı kabul etmeliyim. Günümüz insan anlayışının ötesinde şeyler olmayabileceğini kabul etmeme rağmen her ihtimale karşı bu hesaba bu yazıyı yazmak zorundayım.

Bu hikâyede olabildiğince nesnel kalmak için elimden geleni yapacağım.

Anlatacağım ilk olay Ocak ayında yaşanmış olmalı, hatırladığım kadarıyla kış tatilinden hemen sonraydı. O zamanlar dokuz yaşında olmalıyım; çünkü o olayı dördüncü sınıftaki öğretmenim Bayan Jay’e anlattığımı hatırlıyorum.

Uyuyor muydum yoksa uyanık mıydım, tam emin değilim. Neyse, bir ses duydum, tırmalama sesi. Neredeyse belli belirsizdi; ancak ses gittikçe yükseliyordu. Ses yeterince yükseldiğinde holden annemin odasına doğru kaçtım ve onu gördüm. Onun ne olduğunu tam olarak açıklayabilir miyim emin değilim. Sürekli değişen bir balçık yüzeyi kadar bile bir formu yoktu. Tek özelliği mat balçığın üzerindeki ahtapotun vantuzları gibi görünen şeylerdi.

Çığlık atmadım. Nedenini açıklayamam; ancak gerçekten korkmamıştım bile. Yüzeyinin formu ta ki bir ağız belirip benimle konuşana dek sürekli olarak değişti. Sesi insan sesi gibi olmamasına rağmen benimle İngilizce konuştu. Daha önce duyduğum tırmalama sesi ile aynı sesle hırladı. “Kaç yaşındasın” diye sordu. Ona yaşımı söyledim ve bana verdiği cevap “Henüz değil.” oldu. Bundan sonrasına ilişkin hiçbir şey hatırlamıyorum. Uykuya dalmış olmalıyım; çünkü bu olaya ilişkin bir sonraki hatırladığım şey ertesi gün olanları anneme anlatıyor oluşum. Birkaç yetişkine ziyaretçimden bahsettim; hepsi de, her ebeveynin, öğretmenin ya da büyükbabanın yapacağı gibi, bana bunun bir rüya olduğu yönünde güven verdiler, ve evet öyleydi.

Yıllar sonra benzer bir deneyim yaşamamış olsaydım bu hikâyenin sonu olabilirdi. Bu olayın Ocak’ta yaşandığına eminim. Yine bir tırmalama sesiyle uyandırıldım. Bir önceki karşılaşmamız hakkında pek de düşünmemiştim; ama bu sesi duyar duymaz, o gece yaşananlar zihnime hücum etti. Yatakta doğruldum ve yaratık oradaydı. Aynı hatırladığım gibiydi; ama bu sefer ilk karşılaştığımız zamanki sakinliğimi hissetmedim. Her ne kadar korkmasam da, kendimi rahat da hissetmedim. Yine o boşluktan bir ağız belirdi ve “Kaç yaşındasın?” diye sordu. Yaşımı söyledim ve “henüz değil” diye cevapladı. Daha önceki sefer gibi, yine daha fazlasını hatırlamıyorum.

Anneme anlattığımı hatırlıyorum. Daha önce anlattıklarımı hatırlamadı; ancak kaygılı gözüküyordu. O kadar endişeliydi ki, beni karabasanlarla ilgili birisiyle konuşturdu. Onunla konuştuğumuz birkaç seanstan sonra, psikolog bu karabasanlarımın muhtemelen seneye liseye başlayacak olmamdan dolayı duyduğum endişeden kaynaklandığını söyledi. Her zaman utangaç, yapayalnız birisi olduğum ve liseye başlama olasılığının canımı sıkıyor oluşundan dolayı bu açıklama makul görünüyordu. Buna dayanarak, bu olayın olduğu zaman on üç yaşında olmalıyım.

Son karşılaşmamız, açık ara en rahatsız edici olanıydı, hatırladığım kadarıyla en iyisiydi. On yedi yaşındaydım ve korkunç bir tırmalama sesiyle uyandım (En azından ben uyandığıma inanıyorum). Bir önceki karşılaşmamızı zaman zaman düşünmüştüm ve bir kez daha bu sesi anında tanıdım. Bu sefer canavarı gördüğümde farklı hissettim, çok büyük bir korku. Bu derin korkuyu daha önce hiç hissetmemiştim, umarım bir daha da hissetmem. Yaratık bir saniye bekledi ve o soruyu sordu. “Kaç yaşındasın?” Dona kalmıştım, nefesim kesilmişti. Birkaç dakika geçmiş ve yaratık sessizce cevabımı bekliyormuş gibi hissettim. Sonunda cevap verecek cesareti toplayıp cevapladım ve “Bir sonraki sefere” diye cevapladı. Her zamanki gibi ertesi gün uyanışımdan başka hiçbir şey hatırlamıyorum.

Bu sefer o gece yaşanan olaylardan birini bildiğimi söyledim. Yine de, sürekli olarak o geceyi düşündüm. Paranoyakça o cevabın ne anlama geldiğini sorguladım. Bunu çözdüğüme inandığım için şu an bunları yazıyorum ve çıkarımlarım korkunç. Hala yapabiliyorken bunları paylaşmalıyım.

Umarım yanılıyorumdur. İlk karşılaşmamızın bir çocuğun hayal ürünü olduğunu, ikincisinin ergen anksiyetesi olduğunu düşünmek isterim; ancak üçüncüsü neydi? Belki de bu olaylar sadece herkesin bir zamanlar başına gelen tekrar eden rüya fenomenidir. Ya da, belki de bu olaylar hiç yaşanmadı. Ne de olsa, akademik eğitimim bana insan zihninin anılarına dair parçalardan bir şeyleri silmeye, eklemeye ya da değiştirmeye oldukça yatkın olduğunu öğretti. Umarım bu açıklamalardan birisi benim önermeme göre daha doğrudur.

Olaylar dokuz yaşımdan beri dört yılda bir gerçekleşti. Şimdi düşünüyorum da, yaratık beni beş yaşındayken hatta bir yaşındayken bile ziyaret etmiş ve ben bunları hatırlamıyor olabilirim. Sonuncu sefere kadar her karşılaşmamızda bana “Henüz değil” dedi. Eğer doğruysam bir sonraki karşılaşmamız yakında. Şu an 21 yaşındayım ve Ocak ayındayız. Her seferinde aynı gün gerçekleştiğini varsayarsak keşke ziyaretlerin gerçekleştiği günü tam olarak hatırlayabilseydim. Şimdiye kadar her gece daha da paranoyaklaştım. “Bir sonraki sefer”in ne anlama geldiğini bildiğimden çok korkuyorum.  



7 yorum:

  1. Keşke sonu belli olsaydı şimdi meraktan rahat duramam

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Sonunu çok merak ediyorum o_O

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Yatağının çevresine tuzdan çember çizsin. Herşeyi uzak tutabilir

    YanıtlaSil
  6. bu okuduğum en urpertici cp olabilir ve anlatilan yaratik yaratik olmasına karsin incildw tasvir edilen ve birkac kez cizimlerine rastladigim melek formunu andirdi bana kesinlikle creepy

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^