4 Eylül 2019 Çarşamba

SALLY (PLAY WITH ME)

Yaz o yıl güzel ve ılıktı. Güneş, cildinize ısı yayıyordu. Kasabadaki hafif esintiler sayesinde günler çok sıcak da çok soğuk da geçmiyordu. Basitçe,  hava kusursuzdu. Ama Sally'nin asla unutmayacağı bir yazdı.

Sally sekiz yaşında küçük bir kızdı, kıvırcık, uzun kahverengi saçları ve parlak yeşil gözleri vardı. Her zaman kibardı, asla yalan söylemezdi ve kendisine söyleneni yapardı. Annesi ve babası ona tapıyorlardı,  Sally sahip olunabilecek en iyi çocuktu.

Sally evin dışında arkadaşlarıyla oynarken kıkırdadı. Sek sek ve ip atlama, hatta oyuncak bebekler ve kovalamaca gibi çeşitli oyunlar oynuyorlardı.
Sally'nin annesi bu masum görüntüye sıcak bir şekilde gülümsedi ve elini sallayarak seslendi.

"Sally!  İçeri gel, yemek vakti!" Sally başını oyuncak bebeğinden kaldırdı ve gülümsedi.

"Tamam anneciğim!"

Yemek masasında otururken, Sally koltuğunda hafifçe zıpladı, bir nedenden dolayı heyecanlıydı. Annesi fıstık ezmeli ve jöleli sandviç koydu, yanlarda kereviz sapları ve bir de meyve suyu vardı.

"Teşekkürler anne."

"Önemli değil tatlım." küçük kız sandviçini eline aldığında, annesi de karşısında bir sandalye çekip oturdu.  Onun yemesini izlerken gülümsedi. "Tahmin et ne oldu!  Amcan Johnny buraya geliyor." Sally gülümsedi, dudaklarının kenarı fıstık ezmesi izleriyle kaplanmıştı.

"Mmm! Jommy Acca??" Ağzı doluyken tekrar etti. Annesi güldü ve başıyla onayladı.

"Mhm. Babanın işine yardım etmeye geliyor, ve sana bakmak için. Belki hep birlikte karnavala da gidebiliriz!" Sally ısırığının geri kalanını çiğnedi ve hızlıca yuttu.

"Sarah ve Jennie de gelebilir mi?" Annesi düşünceli gözlerle baktı.

"Pekala, bu kararı anne ve babaları vermeli. Ama izin verirlerse, elbette!" Küçük kız kıkırdadı ve sandalyesinde tekrar zıpladı, bu yılki yaz tatili için şimdi çok daha fazla heyecanlıydı.


Birkaç gün içinde Johnny amca geldi. Arabasından inerken kollarını başının üstünde esnetti ve yorgun bir nefes verdi.

"Johnny Amca!" küçük bir ses cıvıldadı, adamın dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Sally ip atlamayı kesti ve koşup aile üyesine sarıldı.

"Hey, Sal! Nasılsın bakalım?" kızı hafifçe kaldırıp ona nazik bir şekilde sarılırken sordu. Kız kıkırdadı ve arkaya, arkadaşlarına baktı.

"Sarah ve Jennie ile oynuyordum. Haydi içeri girip burada olduğunu anneme söyleyelim!"

"Kulağa harika bir fikir gibi geliyor." gülümsedi ve eve girdi, kadına seslendi. "Marie! Ben geldim!" Sally onu takip ederken tekrarladı.

"Anne! O geldi!" kadın mutfaktan aceleyle çıktı ve Johnny'i görünce gülümsedi.

"Johnny, sağ salim gelmişsin." adam kızı yere bıraktı ve onu göndermek için poposuna yumuşak bir biçimde vurdu. Sonra kadına sarıldı.

"Elbette. Neden sağ salim gelemeyecekmişim ki?" kadınla birlikte mutfağa girerken güldü. Sally ön kapıya koştu, annesine oynamak için dışarıya döndüğünü seslendi.

"Hava kararmadan eve dön!"

"Tamam anne!" ve kız gitti.

Akşam yemeğine yakın bir saatte Sally'nin babası eve geldi, kardeşinin orada olduğunu görünce sevindi. Kızıyla birlikte eve girdi ve Johnny ile el sıkışıp sarılarak selamlaştı.

"Seni görmek güzel adamım, nasıl gidiyor?" kollarını bağlayıp sordu, karısının akşam yemeği için sofrayı kurmasını izleyerek. Johnny parmaklarıyla oynarken omuz silkti.

"Karen ile ayrıldık."

"Ah, bu korkunç, üzüldüm... " başını iki yana salladı.

"Yok, sorun değil. Mutluyum, artık devamlı nerede ne yaptığımı soran biri olmadan özgürce hareket edebilirim." iki adam birlikte güldüler, yemek için masaya oturdular. "Mmm."

"Teşekkürler, beğenmenize sevindim."

"Mhm! Bu çok lezziz, anne." yetişkinler gülümsedi ve çocuğun övgüsüne kıkırdadılar.

Tabaklar boşalmıştı, ve Sally durmadan esnemeye başlamıştı, gözlerini de elleriyle ovuşturup duruyordu. Annesi gülümsedi ve nazikçe sırtını sıvazladı.

"Birileri yorgun görünüyor. Yatağa gitme zamanı!" Sally başıyla onaylayıp iskemlesinden zıpladı, tabağını alıp lavaboya götürdü. Annesi onu yatağa götürmek için ayağa kalktı, ama John tarafından kolu tutularak durduruldu.

"Onu yatağa ben götürürüm." gülümsedi.

"Pekala, teşekkürler John." adam başını salladı, bulaşıkları yıkayıp artıkları temizlemek üzere kalkan kadını izledi. Sonra duşa girmek için lavaboya giden kardeşine baktı, ve küçük kızı odasına doğru giderken takip etti.

John gülümsedi ve kapıyı arkasından kapattı, pijamalarını bulmak için dolabını karıştıran kızı izledi.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" kız ona bakıp başıyla onayladı.
"Tamam, bakalım nelerin varmış." kızın yanına doğru süzüldü ve çeşit çeşit pijamalarına bakmaya başladı.
"Çilek desenli bir pijaman var. Bahse girerim ki rüyalarında tıpkı çilekler gibi kokacaksın." tişörtü havaya kaldırdı ve kıza gösterdi, birkaç derin nefes aldı. Sally kıkırdadı ve çilekli pijamalarını giymek istemediğini belirterek başıyla olumsuzladı. Johnny onayladı ve tişörtü yerine koydu, sonra unicorn desenli başka bir tane çıkardı. "Buna ne dersin? Bu güzel unicornu süreceğine eminim." çocuk tekrar kıkırdadı ve başını hayır dercesine salladı. Adam onu da yerine koymadan önce kısık bir sesle ofladı. Sonra sıradan, beyaz bir gecelik çıkardı. "Ya bu? Bununla bir prensese dönüşebilirsin."
Sally'nin gözleri parladı ve ellerini heyecanla çırparak başıyla onayladı. John geceliği yatağın üzerine koydu, sonra tişörtünü çıkarmak üzere kıza uzandı.

"Kendim giyinebilirim amca." gülümseyerek konuştu, gözlerini aşağı indirip adamın tişörtünü çıkaran ellerine baktı. Adam da gülümsedi ve başıyla onayladı, ama kızın tişörtünü çıkarmaya devam etti.

"Elbette giyebilirsin, ama yorgunsun, ve neden birazcık yardıma hayır diyesin ki?" Sally'nin başını birkaç kez sallamasını izleyerek sordu. Düğmelerini açıp tişörtünü omuzlarından yukarı kaydırdı ve karnını dürtükleyerek kızın kıkırdamasını sağladı. Sırıttı ve kızın şortunun kenarlarından tutup aşağı çekti. Sonunda, geceliği aldı ve başından geçirdi, omuzlarını da geçirdiğinden emin oldu. "Oldu!" dedi mutlulukla. Kız da gülümsedi, kıkırdadı ve yatağa zıpladı. Johnny kızın kıyafetlerini düzeltti. O sırada kapı açıldı ve içeri Sally'nin annesi girdi.

"Yatağa girmeye hazır mısın?" yatağın çevresinde yürürken sordu. Johnny başını kaldırdı ve hızla yatağın diğer tarafına geçti.

"Ben yatırabilir miyim?" Marie ona baktı ve başını sallayarak gülümsedi.

"Elbette." kızına bakarak eğildi, çocuğun alnını öptü. "İyi geceler tatlım."

"İyi geceler anne." alnındaki baş parmağıyla hafifçe başını okşadı, Johnny'nin düzelttiği kıyafetleri aldı ve odadan çıktı. Johnny son kez küçük kızın annesine gülümsedi ve düğmeye doğru gidip ışıkları söndürdü. Ardından odanın kapısını dikkatlice kapattı ve kilitledi. Yavaşça, omuzunun üzerinden Sally'e baktı. Yüzünde soğuk, çarpık bir gülümseme belirdi.

Sonraki birkaç günden sonra, Marie, Sally'nin kendisi gibi davranmadığını fark etti. Eskiden yaptığı gibi parlak bir şekilde gülümsemiyordu. Neşeli değildi ve aynı mutlulukla konuşmuyordu. Marie, arkadaşlarıyla oynamaya gitmeden önce çocuğunun elini tuttu ve yüzüne baktı. Sally, annesine kafası karışmış bir şekilde bakıyordu.

"Tatlım, iyi misin?" çocuğun boyunda diz çökerek sordu. Sally önce ona boş boş baktı, sonra yavaşça ağlamaya başladı.Annesinin gözleri irileşti. "Sally?"

"A-anne... Ben... Ben istemedim..." küçük kız hıçkırıklarına rağmen konuşmaya çalıştı.

"Neyi istemedin tatlım?"

"Ben- ben... Oynamak istemedim... Onun oyununu oynamak istemedim..." çocuk annesine baktı ve ona sıkıca sarıldı. "B-bana dokundu... V-ve beni de kendisine dokundurdu!"
Marie kaşlarını çattı ve nazikçe kızın saçlarını okşamaya başladı. Bir yandan onu susturarak sakinleştirmeye ve rahatlatmaya çalışıyordu.

"Şşşş, geçti. Annen artık burada." bir kabustu, hepsi bu. Küçük kız bir kabus görmüştü. "Şimdi her şey iyi, tamam mı? Endişelenme artık." Sally'nin ağlarken kesik nefesleri arasından ona bakıp gülümsemesini izledi.

"T-tamam anne..." annesi gülümsedi ve onu alnından öptü.

"Şimdi git yüzünü yıka bakalım, arkadaşlarınla kirli bir suratla oynamak istemezsin." Sally minik bir kıkırtının dudakları arasından çıkmasına izin verdi ve yüzünü yıkamak için banyoya koştu.

O gün daha sonra, Johnny ve abisi işten eve döndüler. Frank iç geçirdi, Sally'nin kendisine el salladığını görünce gülümsedi. O da el salladı ve arabanın kapısını kapatıp eve doğru yürüdü. Johnny de Sally'e bakarak gülümsedi ve el salladı. Kızın gülümsemesi yavaşça soldu, içinde daha az mutluluk barındırmaya başladı, ama yine de o da el salladı.
Johnny de eve girdi, ağabeyi ve karısı arasında geçen konuşmayı duyunca durdu.

"Sally ne??" Frank sordu.

"Bir kabus görmüş. Çok kötü bir kabus. 'O'nun ona dokunduğunu söyledi."

"Peki, 'O' da kimmiş!?"

"Bilmiyorum Frank... Ama, bu yalnızca bir kabustu. Seni sadece ona ne olduğu ve neden farklı davrandığı konusunda bilgilendirmek istedim."

Johnny sinirle yüzünü buruşturdu, parmak eklemleri beyaza döndü. Sonra, çabucak sakinleşti, hızlı düşündü. Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve odaya girdi. Bu konuşmaya yeni kulak misafiri olmuş gibi davrandı ve yüzünü yumuşattı.

"Whoops... Bir şeyi mi bölüyorum?" sordu, çift başlarını salladı. Johnny tekrar gülümsedi ve tekrar arabaya yöneldi. "Markete gidiyorum, bir şeye ihtiyacın var mı Marie?" kadın gülümsedi ve mutfak tarafına baktı.

"Aslında evet. Bana biraz yumurta, süt, ekmek ve meyve suyu alabilir misin?" Johnny başıyla onayladı, gitmek üzereyken durdu.

"Sally de gelmek istedi, haber vereyim dedim." Marie gülümsedi.

"Teşekkürler, John." Tekrar başını salladı ve evden çıktı. Elinde anahtarlarla, arkadaşlarının yanındaki Sally'e baktı. Seslenmek üzere ellerini ağzının kenarlarına dayadı.

"Sally!" çocuk başını kaldırıp ona baktı. "Hadi gel, markete gidelim!"
Johnny arabaya yöneldi, eliyle kızın kendisini takip etmesini işaret etti.
Sally bir an için oturmaya devam etti, sonra oynadığı bebeklerini çime bıraktı.

"Döneceğim, lütfen benim için Marpazan ve Lilly'e göz kulak olun." Jennie ve Sarah gülümseyip başlarını salladılar, o olmadan bebekleriyle oynamaya devam ettiler.
Sally isteksiz bir şekilde arabaya yürüdü, yolcu koltuğuna sıçradı. "Annem mi markete gitmeni istedi?" sordu. Johnny başıyla onayladı ve anahtarı kontağa yerleştirdi. Arabayı geri sürerek caddeye çıkardı.

"Evet, yiyecek bir şeyler almamı istedi. Belki senin için de bir şeyler alabilirim." çocuğa bakarak sırıttı. Sally de gergince gülümsedi, başını çevirip etrafa baktı. Markete ulaşmak üzere olduklarında, Sally Johnny'nin park alanına girmek için yavaşlamadığını fark etti. Kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çattı, ona baktı.

"Johnny amca, market o taraftaydı..." dedi o yöndeki markete bakarak. Ama adamdan ses gelmedi. Sadece yüzünde oldukça zayıf bir gülümsemeyle arabayı sürmeye devam etti. Çocuk, oturup geriye doğru baktı, arka koltukların ardından gördüğü market görüş alanından çıkana kadar küçüldü ve küçüldü.
Markete gitmiyor olduklarını anladı. Ardından amcasının halka açık bir parka arabayı park etmesini izledi. Pazar günleri kimse parka gitmezdi. Sally gergin hissetti, nefesleri hızlandı ve adama irileşmiş gözlerle baktı. Johnny arabayı park edince çocuğa bakarak kontağı kapattı. Öfkesi açık bir şekilde görünüyordu.

"Annene ne olduğunu anlattın, değil mi?" sordu, kız başını telaş içinde hayır anlamında salladı. "Oyunu doğru oynamıyorsun, Sally." sesi neredeyse şarkı söyler gibi bir tondaydı.
Uzanıp kızı kendine çekti, çırpınmasını ve sızlanmalarını görmezden geldi. "Benimle oyunu oynayacağını söylemiştin, Sally, bana yalan söyledin." arabanın kapısını açarak çocukla birlikte dışarı çıktı ve onu yere itti. Kızın ağlayıp kıvranmasını duymazdan geldi.
"Kurallara uymadığın için şimdi cezalandırılman gerekiyor." yine şarkı söyleyen bir tonda konuştu ve kemerini çözmeye başladı.

"8 yaşındaki Sally Williams'ın bedeni bir çift tarafından parkta bulundu. Bir hafta süren arama çalışmaları sona erdi. Dahası bu akşam 9'da."


Yatağına gitmeden önce kapısını kapattığına yemin edebilirdi. Aklından çıkmış olmalıydı... Genç kız, sıcak ve rahat yatağından kalkarak odanın karşı tarafına geçti, kapıyı kapattı. Yatağına gidip yorganın altına girmeden önce, dışarıda, koridordan bir ses yükseldi. Ebeveynleri uyanmış mıydı? Onu kontrol etmeye gelmiş olmalılardı, uyuduğunu falan görmek için.

Bacaklarını örter örtmez, duyduğu zayıf sesle dondu... Ağlama sesi?
Ayrıca, bu bir çocuk sesine benziyordu. Kız, yatağından bir kez daha yavaşça kalktı ve kapıya doğru yürüyüp açtı. Ağlama sesleri odasının dışında daha şiddetli duyuluyordu. Yürüdü ve iç çekiş seslerini karanlık koridorda takip etti. Tüm bunlar sonlanmadan önce, kız nefesini tuttu. Pencerenin önünde, ay ışığının yansıdığı yerde küçük bir kız oturuyordu. Kamburunu çıkarmış, ağlıyordu.
Evlerine nasıl girmişti? Pencereden mi? Genç kız, güçlükle yutkunarak konuştu.

"Kim... Kimsin sen? Evime nasıl girdin?" sordu.

Kızın ağlaması aniden durdu. Çocuk yavaş hareketlerle titreyen ellerini yüzünden çekti, ona bakarken vücudu seğirdi. Göz yaşlarının yerini kan aldı, ellerini kırmızıya boyadı. Başının yanında kan ve saçtan oluşmuş bir pıhtı vardı, yüzündeki yaradan kan sızıp yüzüne ve kirli geceliğine akıyordu. Parlak yeşil gözleri tamamen ruhunu görüyor gibi bakıyordu.

"Burası benim evim..." dedi çocuk, sesi rahatsız ediciydi, konuşmakta zorlanıyor gibiydi. Parmak ucunda yükselip genç kızın yüzüne bakarken vücudu tikledi ve garip bir şekilde kıvrıldı. Ayakları çamurun üzerinde koşmuşçasına kirliydi. Dizleri ve bacakları sıyrıklarla kaplıydı, ve geceliğinin uçları kopmuş ve paramparça olmuştu. Ön tarafında 'Sally' ismi dikiliydi. Kan ellerine ulaşıp onları sırılsıklam ediyordu. Dişleri kanla boyanmış kız, konuşurken hafifçe gülümsüyordu.


Ç.N:
veee işte Sally! aslında bu hikaye bana karakter için yeterli değil gibi geldi, başka bir hikayesi daha var mı diye bakacağım. (elbette creepypasta.com sitesinde.)

öneri ve isteklerinizi fulyamanioglu2000@gmail.com adresine göndermeyi unutmayın.

umarım beğenmişsinizdir, korkunç kalın! *-*