19 Mayıs 2022 Perşembe

"Uber Eats"

 Ben bir Uber şoförüyüm. Pek göz kamaştırıcı bir meslek değil fakat faturalarımı ve stüdyo dairemin kirasını ödemekte işimi görüyor. Bana sağladığı rahatlığı seviyorum. Bir açıdan kendimin patronuyum; istediğim saati ve teslimatı seçebiliyorum. Bazılarınız için Lyft ya da Uber bir çeşit ikinci bir meslek ya da ek gelir kaynağı ama New York gibi bir şehirde bunu tam zamanlı yapma şansına sahibim. İşin haricinde, kısa bir süreliğine de olsa ilginç insanlarla tanışıyorsunuz ve onları bir daha asla görmüyorsunuz. Bu da beni geçen cumartesindeki seferime getiriyor.

   Mesaim yeni başlamıştı ve şehirde öylesine dolaşıyordum. Saat 19.30 civarı telefonum çaldı ve bir karşılama yapılması gerektiği söylendi. Detaylara baktığımda müşterinin çok da uzakta olmadığını gördüm, en fazla 5 dakika içine oraya ulaşırdım. Bu güzeldi. Çünkü müşterilerimi bekletmekten hiç hoşlanmam. Sokağa girdiğimde, onu oldukça lüks bir binanın önünde beni beklerken gördüm. Siyah, kısa saçlı ve oldukça bakımlı bir adamdı, hoş görünen mavi bir takım elbise giymişti.

‘’Hey.’’ Bağırdım. ‘’Uber çağıran sen miydin?’’

‘’Uh, evet.’’ Kafası karışmış gözüküyordu. ‘’Jeff sen misin?’’

   Başımla onayladım ve bilgilerini kontrol etmek için telefonuma girdim. Hava karardıkça ekranı okumak zorlaşıyordu, gözlerimi kıstım.

‘’İsmin neydi?’’ 

‘’Bradley, Bradley Corson.’’ durumdan hoşnutsuz bir şekilde cevap verdi, acelesi olduğunu düşündüm.

‘’Ah, işte buradasın. Tamamdır, geçebilirsin.’’ Telefonumu bıraktım ve aracımın arkasına geçmesini işaret ettim.

‘’Gerçekten iyisin dostum, oldukça kısa bir sürede geldin.’’ Gülümsedim.

‘’Teşekkürler, bunun için çok çalışıyoruz.’’

‘’Normalde geldiğinizde mesaj atmaz mısınız?’’

‘’Genelde evet. Fakat seni dışarıda öyle taksi bekliyor gibi görünce sormak istedim.’’

Yola çıktık.

‘’Pekâlâ, durum nedir?’’

‘’Nişanlım ve ailesiyle şehrin merkezinde akşam yemeyi yiyeceğiz.’’ Diye cevapladı telefonunu çıkarırken.

‘’Nişan için tebrikler, özel bir gün mü?

‘’Hayır, ailesi şehir dışından geliyor ve beraber bir akşam geçirmek istedik.’’ Hâlâ telefonundan başını kaldırmıyordu.

‘’Biraz şarkı açsam sorun olur mu?

‘’Problem değil dostum, keyfine bak.’’ Dürüst olmak gerekirse sorumu umursadığını bile sanmıyordum ama dikkate almadım, yumuşak bir parça açtım ve yoluma devam ettim. Yolculuk 15 dakika kadar sürdü, bir kere bile olsun gözlerini ekranından ayırmamıştı. Belki de konuşmaya devam etmek istemiyor, diye düşündüm. Zaten ineceği yere gelmiştik. Birkaç kere hafifçe kornaya bastım ve dikkatini çektim. ‘’Geldik dostum.’’ Telefonunu kilitledi ve bana baktı. Tam o esnada ekranı aydınlandı ve tekrardan gözlerini telefonuna çevirdi.

‘’Ee… Jeff.’’ Dedi titrek bir sesle. ‘’Neden Uber’imin daireme geldiğine dair bir mesaj aldım?’’

"Hmmm... Bu garip," diye mırıldandım.

"Dur," diye başladı. "Burası et lokantası değil." Kaşlarını çatarak konuştu.

Tam o sırada, lekeli beyaz bir atlet ve gri eşofman giyen iri, kel bir adam sağımızdaki apartmandan çıktı ve orada, verandasında durdu. Onunla konuşmak için yolcu tarafı camımı indirdim.

 "Hey Chet! Arka koltukta!" diye bağırdım, parmağımla Bradley'i göstererek.

"Bir dakika, bu nedir?"

Bradley panikledi. Bunun üzerine Chet, açık pencerenin önünde durmadan önce merdivenlerden homurdanarak indi ve arabama geldi. ''İyi iş çıkardın Mikey.'' dedi bana bir yığın yüz dolarlık banknot atarken.

 

"Mike?" Dedi Bradley, yüzünde çok şaşkın bir ifadeyle.

"Üzgünüm dostum" diye cevap verdim, gönülsüzce omuz silkerek

"Hayır, bırak beni, bırak beni burada." Kapı kilidini bulmaya çalışırken Bradley yalvardı.

Chet kapıyı kolayca açtı ve Bradley’i kucakladı. Bradley zayıf bir adam değildi fakat olayın şaşkınlığını atlatamadan Chet onu zaten hâlletmişti. Boğuşmaya başlamadan Chet, kimyasalla kaplı bir bezi Bradley’in burnuna bastırdı ve sadece birkaç saniye içinde Bradley direnmeyi kesti.

Chet, Bradley'in gevşek vücudunu merdivenlerden yukarı dairesine sürüklemeden önce, "Tekrar teşekkürler evlat," dedi başını sallayarak.

 

Yaklaşık 15 dakika Chet'in dairesinin dışında oturdum ve bana verdiği parayı saydım. Bu iş için on bin dolar kazanmıştım. Görüyorsun, Chet ve arkadaşları bir grup yamyam ve onlara yemeklerini getirmem için beni tutuyorlar. Şimdi, bazılarınızın kafasının karıştığını görebiliyorum. Evet, aslında Uber için çalışıyorum, sadece alışıldık anlamda değil. İnsanları alıp gidecekleri yere götürmem. Aktif işlere bakıyorum ve eğer biri bana yakınsa ve Chet açsa, uğrarım ve onları alırım, ama onları bir bara, bir restorana ya da gidecekleri yere götürmek yerine onları Chet'e götürürüm. Ve gördüğünüz gibi, cömertçe ödüyor. Elbette, insanları alıp gidecekleri yere götürebilir ve orada burada birkaç yüz dolar kazanabilirim, ama Chet için çalışmak çok daha iyi.

Gerçekten harika, insanlar arabamdaki Uber çıkartmasıyla yanaştığımı görüyor, araçları beklenenden daha erken geldiği için mutlular ve binmek için iki kere düşünmüyorlar.  Söylemeliyim ki, bunu gerçekten seviyorum; telefonlarında kayboluyorlar ve çevrelerine dikkat etmeyi bırakıyorlar. İşimi çok kolaylaştırıyor.

Bu çeviri blogun okuyucularından "Mantus" tarafından yapılmıştır, kendisine bunun için teşekkür ediyorum ^^

7 yorum:

  1. Size çevirilerimizi nasıl ulaştırabiliriz? Açıkça katkıda bulunmak isterim. Ayrıca hikayede güzeldi eline sağlık mantus :)

    YanıtlaSil
  2. Şimdi anlamadım. Bu Chet adamlara işkencemi veriyor?

    YanıtlaSil
  3. Bu bloğun yazarı olan herifin bir taksi şoförü olmadığına eminim.

    YanıtlaSil
  4. Şoför insan kaçırıyomuş smsnsnsjndhjfjdndzösm

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Karakter gereksiz yere son paragraflarda olayı uzun uzun açıkladığı halde yorum yapanların bir kısmının hâlâ anlamadığını görmek sinir bozucu 🙂 Eh, klasik bir uber hikâyesiydi işte, direkt şoförün kendisinin yamyam olmasını tercih ederdim. Ya da her şeyin biraz daha vahşi gelişmesini. Bu tarz hikâyelerin onlarca farklı versiyonunu her yerden duyduğum için artık olay gelişiminden değil de vahşetin büyüklüğünden zevk alır oldum. Keşke anti-kahraman bu kadar dolaylı olmasaydı. Puanım: 5/10 Çeviri de gayet iyi.

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^