22 Nisan 2022 Cuma

Henri Beauchamp'un Galerisi

 

Paris’te bulunan küçük, tek katlı pis bir bara girerseniz ve o gece barmen tezgâhın arkasında sağ tarafta duruyorsa, Henri Beauchamp’ın kayıp eserlerinin bulunduğu münhasır galeri gösterisini izleyebilirsiniz. Fakat içeri girebilmek için, sanatçının bir hayranı olduğunuzu kanıtlamanız gerek.

Size kusursuz İngilizce ile bir soru sorulacak, ‘’Bu görkemli geceye ne katmak istersiniz?’’ Cevabınız kesinlikle ‘’Absinthe’’ olmalı. Viskiden suya kadar herhangi bir içki sizi uyurken öldürebilir.

Bir sonraki soru çeşitliliği dikkate alacak ve iki şeyden birine cevap VERMELİSİNİZ: ‘’ İnsanın almaya dayanamadığı şeyler’’ ya da ‘’ İyi şeyler. En iyi şeyler. ’’

Eğer bir tane daha ''absinthe'' isterseniz, 13 gün boyunca kâbuslarla boğuşmak zorundasınız. Her gecenin rüyası bir öncekinden daha da korkunç olacak, ta ki 13’üncü rüyanın ardından kâbusun seni takip edene kadar… Uyandığın ve uyuduğun her anda.

Ve Barmen’i kandırmaya çalışmayın: kapı siz girdikten sonra kilitlenmiştir. Size ne verirse onu içmelisiniz, zor da olsa. Öyle güçlü bir adamın, sizi ayrıcalıklı olarak dinlemesi bile yeterli olmalıdır. Bunun dışında, ölen kişilerin ölüm sancılarında Barmen’in içkilerine iltifat ettiklerini duyarsınız.

Kaderinizi mühürlemeden önce bu kadar ileri gitmiş olursanız, barmen size der ki, ‘’ Bunu dikkatli kullandığından emin ol; bu elimdekinin en iyisi. ’’ Buradan itibaren, iki şeyden birini yapabilirsiniz: Kelimesi kelimesine söyleyin, ‘’ Metanetimi (dayanma gücü) çokça abarttım ve size iyi arifeler diliyorum. ’’ Eğer Barmen size başını sallarsa, girdiğiniz kapıdan zarar görmeden ve hiçbir şey kazanmadan/kaybetmeden ayrılabilirsiniz (içeride geçirdiğiniz zaman hariç).

Ya da devam edebilirsiniz. Eğer devam ederseniz yedi tarafı ağızlarla kaplı bir bardak verilir ve her iki taraf da şık ve basit bir sap oluşturana kadar havzanın etrafında hassas bir şekilde bükülmeye başlar. Ayrıca, bir anahtar şekilde çok ama çok özel bir Absinthe kaşığı alacaksınız; kaşığın üstündeki delikler, alkolün şeker küpünün üzerine dökülmesini sağlama görevini görür. Ve elbette, etiketinden uzun bir süre önce sıyrılan, işaretlenmemiş, etrafına yapışıp kalan kâğıt artıkları geçmiş yılların kökeni ile kaplanmış bir şişe.

Kaşık tamamen düzdür, ancak iki ayrı tarafı bulunmaktadır: anahtarın bir tarafında şaftı boyunca oluk vardır, diğerinde yoktur. Oluğu aşağı çevirin, böylece yüzü ters dönecektir. Eğer kaşığı böyle kullanırsanız, Absinthe’nizin tadı kirlenir, burnunuzu yakar ve gözleriniz bu dünyanın tarif edemeyeceği bir dehşet ile yuvalarından fırlar. Şimdi, eğer kaşığınız doğru yönde ise, Absinthe’yi doğru şekilde hazırlamaya başlayın (şekeri kaşığın üzerine koyun ve alkolü üzerine dökün, böylece içkiniz rengini ve ‘’özel niteliklerini’’ kazanacaktır).

Barmen arkadaşına ‘’ Şerefe’’ de ve tek seferde hepsini iç. Eğer yapamazsan, Absinthe’nin acı sülfürik asidi vücudunda dokunduğu her yeri yakar.

Eğer doğru bir şekilde yapıp başarılı olduysanız, etraftaki loş ışıklar sönecek ve karanlık çökecektir. Sakı korkma; Karanlık sergi için onaylandığının işaretidir. Karanlıkta bekleyin ve Barmen’in size bir şey yapmaması için ölüm sessizliğine bürünün.

Bekleyişin sonunda ( uzun bir süre değil, 2-3 dakika), yeşil bir projektör ışığı, barın uzak duvarındaki bir kapıyı parlatacak. Sadece projektörün aydınlattığı yer değil, tüm bar yeşile boyanacak. Küçük ışıldayan küreler yavaşça odanın içinde sürüklenirken, barmen artık orada olmayacak… Ne de öncesinde içeriden bulunan alçak gönüllü patron. Bu noktada bir tehlike yok... Güvenli bir nokta olarak düşünün. Şişedeki Absinthe’yi bitirmediyseniz, yapmak zorunda değilsiniz ama ileride alkole ihtiyacınız olabilir. Her halükarda, kaşığı alın ve yeşil ışıklı portalın kapı koluna, anahtarı yerleştirin. Yankılanan bir tıklama ile anahtar mükemmel bir şekilde oturacak, deliğin sonuna ulaşacaktır.

 

Duyuru

 

İçinde, ölümlü gözlerin hayal edebileceği en güzel kadının bulunduğu küçük bir asansör var, yeşil parıltı öyle bir açı ile yayılıyor ki, ışık onun arkasında kanat şeklinde düşüyor.

Yeşil Peri’nin kendisi sana soracak, ‘’Yukarı mı?’’, ve yaşadığın tüm sıkıntıları göz önüne alırsak, sadece ‘’Evet’’ demen yeterli olacaktır.

Şimdi kurtulman gereken bir engel daha var. Bardan kompartımana giden çizgiyi geçerken size soracak, "Beauchamp'ın sürrealizmini, Rene Magritte'in sürrealizmiyle nasıl karşılaştırırsınız?" , cevabınız kesinlikle “Bu gece sanattan fazlasını görmeye geldim” olmalı.

Bunu yapmazsanız, yeşil projektör patlayacak, kapılar çarparak kapanacak ve asansör cehennemin derinliklerine yaklaştıkça gerçek bir ışık daha parlak hale gelmeden önce, asansör sonsuz bir karanlığa düşecek. Şimdi, asansörünüz yukarı çıkmaya başlarsa, yeşil ışık da sönecek ama onun yerini bu sefer ayın serin parıltısı alacak.

Fakat, siz daha farkına bile varmadan asansör en üst noktaya ulaşmış olacaktır… Pekâlâ, hadi fazla karmaşıklaştırmamak için buna kuyu diyelim.

Şimdi, bundan diğerleri kadar emin değilim, ama şunu duydum, Yeşil Peri asansörden çıkarken sizi yanağından öperse, yaratıcı bir ilhamla kutsanmış olacaksınız: kalıcı, sürekli değişen bir ilham perisi.

Ona bir şey soramazsın, onu öpemezsin; Yeşil Peri bunu kendi iradesi ile yapmalıdır. Eğer yapmazsa… önemli değil, neticede bunu yapmak için bir sebebi yok, ki Beauchamp tablolarını bunca yıl güvende tutmaktan sorumlu olan bu kadını bir şeyler için zorlayıp kızdırmamalısınız.

Asansörden, karşı duvarın sol tarafında Henri Beauchamp'ın büyük bir tuvali bulunan, yüzyılın başlarından kalma bir salona gireceksiniz; sağda bir kapı var.

 

Duyuru

Bay Beauchamp'ın önemini açıkladığı için afişi okumak için zaman ayırmak oldukça iyi bir fikir. Görüyorsunuz, 1920'lerde mücadele eden bir sürrealistti, her zaman tüm kasıtlardan kurtulmaya çalışmak için başarılı bir şekilde sanatını yapıyordu. Paris'te küçük, pis tek katlı barda bir gece geçirdikten sonra, desenler boyamaya başladı. Önce geometrik desenler vardı. Ardından fraktalar ile onu tamamladı. Ertesi gün gazetede görüntülenecekti. Sonra gelecek hafta. Sonra elli yıl öncesinden. Gelecekte 100, geçmişte 200…

Sonra, hayatının son gecesinde, üç genç kızı gece vakti evlerinden kaçırdı, öldürdü ve en iyi şaheserlerini bakirelerin kanı ve safrasıyla kırmızı ve sarıya boyadı. Bunlardan tam 13 tanesini boyadıktan hemen sonra intihar etti. Bu eserler kapının arkasındalar.

Eserlerin soldan ilk altısı, soldan sağa şunu gösterir: evrenin doğuşu, Tanrı'nın insan gözüyle görülebilen tek gerçek görüntüsü, İsa Mesih'in gerçek görüntüsü, Cennetin yayılan bulutları, her Papa ilk yüzlerden henüz tanınmayan yüzlere kadar ve İsa'nın İkinci Gelişi'ndeki görünümünün bir portresi.

Sağdaki diğer altısı da, sağdan sola gösteriliyor; Evrenin felaketi, Şeytan'ın insan gözüyle görülebilen tek gerçek görüntüsü, Yahuda'nın gerçek görüntüsü, Cehennemin yayılan alevleri, her insanda-bedenlenmiş iblis, henüz tanınmayan yüzlere kadar ve Deccal'in ikinci düşüşünden bir portresi. Şimdi, altı ve altı, toplarsak on iki eder. Peki ya on üçüncüsü?

 

Duyuru

Bu on üçüncü resmin pimi döndürülür ve görüntü duvara bakar. Etrafındaki boşluk çok geniş bir çapta iple bağlanmıştır ve ters çevrilmiş görüntünün altında üç dilde bir işaret vardır. Üst kısım yüksek meleklerin kutsal yazılarında, alt kısım en yüksek şeytani emirlerin rünlerinde ve ortada Roma harfleriyledir.

 

SAKIN

KİMSE

DOKUNMASIN

 

Şimdi, aynı öpücük gibi, bu kısmı o kadar kesin olarak söyleyemem ama yine de…

 

Beauchamp'ın ölürken bir şekilde derisini, organlarını, ruhunu bir tür kolaj haline getirdiğini duydum… Cesedini nasıl alıp böylesine korkunç bir başyapıt yarattığını asla söyleyemem, söylemeye de asla cesaret edemem.

 

Yani… Eğer başarırsan, belki tuvali ters çevirip bana bir ara anlatırsın? Bunu bir içki içerken konuşabiliriz.

6 yorum:

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^