İki küçük kardeşi vardı. 10 yaşındaki Felix ve daha yeni 14 yaşına giren Michael. Gündüzleri genellikle gün boyunca dağ yürüyüşü ve yakın yerlere uğrayarak, geceleri ise Nintendoları* ile oynayarak vakit geçirirler. Thomas'ın ailesi, iki hafta sosyal medyadan uzak olmak, aileye ve doğaya daha fazla odaklanmak istediği için barakada hiç wifi yoktu.
Yine de bunun anlamı, eski Nintendolarını akşam bir şeyler yapmak için yanında götüremeyecekleri değildi.
Barakaları oldukça eskiydi. 1960'lı yıllarda inşa edilmesi ve o zamandan beri herhangi bir yenilenme şekli olmamış olmasından dolayıdır.
Thomas'ın büyük büyükbabası onu kendi başına inşa etti. Ve ailesi bununla çok gurur duyuyor.
Thomas ve ailesi Seattle'da yaşıyordu bu yüzden barakalarına arabayla gitmek oldukça uzundu.
Sabah erkenden ayrıldılar ve birkaç saat sonra Thomas'ın kardeşi Felix'in tuvalete gitmesi gerekiyordu. Sakin bir benzin istasyonunda durdular.
Ailenin geri kalanı da bunun abur cubur almak ve yolun devamına hazır olmak için iyi bir fırsat olduğunu düşündü.
Vardıklarında saat çoktan 11 civarındaydı ve park yerleri oldukça yoğundu.
Tüm beşli arabadan indi.
Thomas'ın babası Scott Mitchell, arabayı benzinle doldururken Vivian Jones (Thomas'ın annesi) 3 çocuğu markete götürdü. Thomas ve Michael dosdoğru çerezliklere gitti ve Felix ise tuvaletlere doğru koştu. Vivian Felix'i abur cuburların yanına (abilerinin onu beklediği yere) götürmek için tuvalette bekliyordu. Tanımadığı bir adamın ona soru sorduğunu duyduğunda Vivian'ın nefesi kesildi.
"Felix, sen napıyorsun?" Yabancılarla konuşmayı kes!" diye bağırdı.
Felix, tanımadığı adamla hemen konuşmayı bıraktı ve annesine doğru yürüdü. Thomas'ın annesi sinirliydi ama rahatlamıştı da ve onu dışarı çıkardı.
Thomas ve Michael kıs kıs gülüyorlardı. İkisi de şok olmuştu ama eğlenmişlerdi de.
Dördü bunun üzerine fazla düşünmedi, çerezlerini aldılar, ödediler ve arabaya geri döndüler.
Vivian olanları Scott'a anlatırken o da şok olmuştu ama kötü bir şey olmadığını ve her şeyin iyi olduğunu vurgulamıştı.
Ve böylece hedef varış noktalarına geri döndüler.
Vardıkları an saat çoktan beş olmuştu ve Scott, gece soğuk olması durumunda yakacak odun toplaması gerektiğini sezmişti.
Tamı tamına 1 hafta geçmişti, aile gezi boyunca, yaşanan küçük tatsızlığı unutmuş ve herkes yerel bir vahşi yaşam parkındaki yorucu ve uzun bir doğa yürüyüşünden sonra evdeydi.
Diğerleri gibi bir geceydi. Akşam yemeği saat 7'de ardından 11'e kadar televizyon ve herkes yatağına gitti.
Ancak üçü, anne-babaları uyurken, birbirleriyle geç saatte bir sohbet düzenledi. Nasıl mı? Sorabilirsin.
Pekâlâ, Nintendo'nun eskimiş sohbet odalarından.
Hepsi gece saat 11:30 sularında sohbet odası D'de buluşmak için anlaştılar.
Ve yaptılar da.
Thomas, namıdiğer "Thoma2002", Felix, namıdiğer "FlyingBat" ve Michael, namıdiğer "M1C43L" tüm üçü de sohbet odasındaydı.
Söz konusu sohbet odalarının uzaklığı yaklaşık 20 metreydi ve bu barakanın yaklaşık yarısı kadar olduğu göz önüne alındığında bu üçü için yeterli bir aralıktı.
Herkesin ayrı bir odası vardı.
Hepsi, oturma odasına ve açık mutfağa bağlanan uzun bir koridordan birbirlerine bağlı olan odalarda uyudular.
Yalnızca tek bir kapı vardı; terastan oturma odasına bağlı ön kapı.
Baraka yaklaşık 16 metre uzunluğunda bir tepenin üstündeydi.
Koridor 5 kapıdan oluşuyordu.
Sağ tarafta ilk banyo gelir, sonra Thomas'ın odası sağ tarafta banyoya yakın.
Üçüncü olarak Scott ve Vivian'ın odası solda.
Ve son olarak sol tarafta olan Michael'in karşısındaki Felix'in odası.
Sohbetin üzerinden 1 saat geçerken, Thomas dışarıdan dal çıtırtısı duydu.
Eskimiş odasındaki pencereden kafasını kaldırıp baktı.
Muhtemelen rüzgâr veya bir hayvandı diye düşündü kendi kendine.
Michael yazarken, Thomas bugün yaptığı ve gördüğü şeyleri gözden geçiriyordu. Ailesiyle birlikte yediği dondurma, gördüğü ayı-
Başka bir dal çıtırdadı.
Kahretsin.
Thomas'ın penceresi ardına kadar açıktı. Onu ayıran tel sineklik ve dış dünya.
Muhtemelen onu duydu çünkü gece penceresini sürekli açık bırakan yalnız oydu.
Michael ileti gönderdi: "Beyler, sohbet odası A'da birini gördünüz mü ?"
Thomas kaşlarını çattı.
Bu mümkün değil, biz çok uzaktayız. Sokağın aşağısında sadece iki komşumuz var ve en azından 30 metre uzaktalar. Muhtemelen sadece bir hataydı, bu şeyler en az 6 yıllık. Bu düşünce hızlıca zihninden geçti. Bunu bir iletiye dönüştürdü ve kardeşlerine gönderdi.
"Evet Thomas'a katılıyorum bir hata ya da başka bir şey" dedi Felix.
Diğer ikinci şüpheyi duyan Michael kısa bir şekilde "Emin misin ?" diye cevapladı.
Thomas, sohbet odası A'da hâlâ biri olup olmadığını kontrol etmeye gitti.
Ve yeterince emindi, orada biri vardı. Gizli gizli dolaşıyordu.
"Kontrol etmeli miyiz ?" dedi Thomas.
"Başımı belaya sokmak istemiyorum" diye kısaca cevapladı Felix.
"Zaten yarın büyük bir gün. Bunu kısa keselim ve uyuyalım. Ne olursa olsun aptalca bir fikirdi." diye devam etti.
"İyi,git. Ama ben bunu çözmek istiyorum. İyi geceler" diye cevapladı Michael.
Felix, her iki abisine de iyi geceler deyip, Nintendosunu kapatıp uyumaya gitti.
"Şimdi ne yapacağız? diye cevapladı Thomas.
"Sohbet odası A'ya gidelim ve iletişim kurmaya çalışalım." dedi Michael hızlıca.
Birkaç dakika sonra "Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin ?" dedi Thomas.
Michael, gözleri devrik bir emoji resmi gönderdi. Bunu yapar yapmaz "korkak" deyip sohbetten ayrıldı.
Thomas'ın kalbi hızlı hızlı atıyordu. Tedirginleşiyordu.
Ya gerçek biriyse? Bunun anlamı bu kişi gerçekten, gerçekten yakın. 20 metreden daha yakın diye kendi kendine düşündü.
Anne babasının büyük olasılıkla uyuduğunu düşündü ve koridorda Michael'in odasına doğru yavaşça yürüdü.
Thomas kapıyı çaldı.
"Gel" dedi Michael.
"Ne halt ettiğini sanıyorsun?! Bu bir oyun değil! Bu kişi bize yakın olabilir. Çok yakın" diye bağırdı Thomas.
"Şşş, sessiz olur musun lütfen? Ya da anne babamızı uyandırmak mı istiyorsun?" diye karşı çıktı Michael.
"Eğer hemen durmazsan hepimizi tehlikeli bir duruma sokacaksın." diyerek gözlerini devirdi Thomas.
Ama Thomas çoktan geç kalmıştı. Michael, kullanıcı adı "HereNow" olan tanımadık yabancıyla zaten konuşuyordu.
Thomas Michael'in ekranını gördü. "Aklından zorun mu var ?" Abartısız, bizden 3 metre uzakta olabilir"
Yabancı yalnızca bunlar gibi birkaç esrarlı ileti bıraktı: "Gece vakti geliyor." ve "Ormanın gölgesi sizin için gittikçe kalınlaşıyor."
Aniden, oturma odasının camından gelen yüksek sesli bir çarpma sesi duydular. Her ikisi de korkudan donmuşlardı. Ardından olabileceklere korkmuşlardı.
"Seni bunun olacağı konusunda uyardım." dedi Thomas. Michael bir şey söylemedi tamamen şoktaydı.
Sohbeti kapattı ve Nintendosunun bağlantısını kesti.
"Hadi,ah,hadi sakin kalalım" dedi Michael.
Thomas öfkesini kardeşinden çıkartırken Michael'in gözleri yaş içindeydi. Ama ağlayamıyordu çünkü korku içinde donmuş ve şok olmuştu.
Thomas artık dayanamıyordu. Ses çıkarmadan oturma odasına gitti.
Perdelerin kapalı olduğu pencerelere ulaştığında durdu. Kalp atışlarını hissederken yavaşça bir perdeyi çekti. Pencere, karanlık bir cisimle kayboluyordu. İlk başta renkleri ve şekilleri anlamak zordu. Ama gözleri karanlık ve ay ışığı birleşimine uyum sağlarken, cismin ne olduğu hızlıca belli oldu... Kandı. Pencerenin her yerinde kanlı el izleri vardı...
Thomas tiksindi ve korktu ama her zamanki gibi bunu kimin ya da ne yaptığını merak ediyordu.
Yağmurluğunu giyip, mutfaktan keskin bir bıçak alıp, ayakkabılarını giydi ve yavaşça kapıyı açtı.
Kapı nihayet açıldığında hava yüzüne çarptı.
Duyabildiği tek şey, cırcır böcekleri ve çalılıkların içinde aşırı büyümüş tepenin hışırtı sesiydi.
Seyir platformu boştu. Kalp atışlarıyla başa çıkmaya çalışıyordu, onları yavaşlatmayı deniyordu.
Ama çit kapının açıldığını ve artık açık olduğunu gördüğünde yapamıyordu. El feneri almak için içeri döndü ve tekrar arkasından kapıyı kapatmak için dışarı çıktı.
Davetsiz misafire bağırarak gözünü korkutmaya çalıştı: "Çekil git! Polisi arayacağım. Burası bizim arazimiz." Ama güç bela bağırıyordu, o kadar korkmuştu ki sesinde duyabilirdiniz.
Bir şey olmadıktan birkaç dakika sonra, tepenin üstündeydi. Arabalarını park ettikleri yere doğru tüm yolu yürüdü.
Bağırmadan önce bile daha belirsizdi: "Merhaba ?"
Neredeyse anormal bir çığlık duymuştu ama ne çığlık ki senin bile hayal edemeyeceğin. Neredeyse çığlık gibi bir hırlamaydı.
Thomas şimdi tamamen çıldırmıştı. Geri döndü ve eve doğru gitti.
Arkasından hışırdama sesi duyuyordu ama muhtemelen çoktan geciktiğini biliyordu.
Neydi bu? Kaderimle böyle mi tanışıyorum?
Thomas, hayal edilemeyecek şekilde acılı ölüm yollarını düşünüyordu.
Sonra evin terasına doğru hızlıca koştu. Ve kendini güvende sandığı noktaya ulaşınca küçük, alçak kapıyı kapattı.
Kendisini sakinleştirmeye çalışırken, boynunun arkasında ani ve sert bir darbe hissetti.
BAM
Her şey yavaşladı ve karardı.
Karanlığa...
Ç.N: Nintendo bir video oyunu markasıdır.
Biraz karmaşıktı sanki ama elinize sağlık çeviri için teşekkürler
YanıtlaSilçeviri mi karmaşıktı yoksa metin mi ?
SilVaroş ateşi sitenin sahibi senmisin
Silhayır sadece çevirmenim
SilPuppeteer'ın çevirisini yaparmisin
Sildaha önce çevrilmemişse çeviririm
SilPuppeteer guzel evet okumuştum
SilBaktığım kadarıyla yok ve varsa zalgo'nun hikayesinde sitedeki pek cp sayılmaz
YanıtlaSilRei'ye ne oldu bide artık cp yorumlarında göremiyorum
YanıtlaSilNedenini unuttum ama rei ayrılmıştı doğru hatırlıyorsam
SilÇeviri sanki biraz karmaşık gibiydi. Yine de hoj
YanıtlaSilSLENDİYİN Mİ ÇEVİRİSİYDİ (HİKAYEDEKİ)
YanıtlaSil1966 DA SLENDRMAN ADINDA EFSANE ÇIKAR SLENDRMAN UZUN BOYLU ZAYIF BEMBEYAZ VE YÜZÜ OLMAYAN BİR YARATIKTI.
YanıtlaSilOnun insanları öldürme sebebiyse illimünati onun kızının ruhunu esir almış olmasıydı. Slendrman'e onun kızının ruhunu vermesi için 50 çocuk 50 yetişkin öldürmesi geriyordu. Ve başlamış 12 yetişkin öldürdükten sonra 2 kız bulmuşdu onları hodieye götürdü o onlarla konuşduktan sonra orta okula yeni başlamış kızlar lusi ve marry slendr ve hodieyein dediğini yapar ve evi ormanın ortalarında bulunan erkek çocuğu toması öldürür 3 gün sonra arama başlar ve tomas' ın cesedi bulunur lusi ve marry mahkemede slendrman yaptı derler ve yargılanırlar ve 10 yıl hapis cezasına çarptırırlar ama bilinmeyen bir nedenle bahçeye gardiyan çıktığı anda dehşete düşer kızların bağırsakları sarkarken yanında not bulur topun üstüne atılmış çarpı gibi bir işarettir kanlı olmasıda ürperticiydi ama altında kurşun kalemle yazılmış bir yazı vardı
yazıda (no eye) yazıyordu
lütfen 13 kere no eye demeyin şu an dalın kırlma sesini duydum şu an görüntü bulanıklaşıyor
ÇN. bu gerçek bir olay
bu bloğu en son 2016 da bakmıştım. merak ettim kaç çevirmen var.
YanıtlaSilçok olduğu kesin ama bir sebebi var hepsi öldü bana kurban aldular
YanıtlaSilnintendo oyun markası değil oyun konsolu markası sony psp gibi güzel çeviri olmuş
YanıtlaSil