11 Eylül 2017 Pazartesi

Someone has been mailing me recordings of myself...

İlki bir kaç hafta önce gelmişti. Üstünde bir şey yazmayan DVD, kağıt bir şey içinde gelmişti ve geri gönderme seçeneği de kaldırılmıştı. Gereksiz bir posta olduğunu düşünerek attım. Kimsenin bu zırvalar için zamanı yok.

İkincisi de çöp kutusuyla aşk yaşamıştı, ama kullanılmış bir Xbox aldığım gün gelmişti. DVD oynatıcısını test etmek istemiştim ve başka işe yarar bir şey olmadığı için gelen DVD'yi oynatıcıya yerleştirip, oynatmaya başladım.

Görüntü belirsiz ve bulanıktı, sanki birisi yürürken kaydediyor gibi. Benim apartmanıma girişimi gösterdi, ben asansöre binene kadar takip etti. Hatta kameraya bir saniyeliğine bile baktım ama beynimi kırayım, hiç garip bir şey hatırlamıyordum.

Arkada bir de ses vardı ama Almanca olduğu için hiçbir şey anlamamıştım. Tekrardan başlattım ve tekrardan izledim. 15 saniye kadardı− o kadar da ürkütücü değildi. Daha çok birisi beni çekerken ki duruşumun ne kadar korkunç olduğu beni rahatsız etmişti. Muhtemelen bir çocuk yeni kamerasını falan gösteriyordur − dünya garip insanlarla dolu, değil mi?

Üçüncü video beni ürkütmüştü açıkçası. Videoda manavdaydım, etrafta aptal aptal gezinirken bir şeyler arıyordum. Bir 10 saniye sonra – yine Almanca konuşmalar. Artık lobide masumca oynayan birisi değildi bu. Aktif bir şekilde takip ediliyordum. DVD'yi hemen çöpe attım, bir kaç dakika sonra da pişman olup çöpten geri aldım. Bunu çevirmeliydim ki ne olduğunu anlayabileyim.

Diğer gün deliler gibi posta kutumu karıştırdım, DVD var mı diye. Hiçbir şey yoktu. Veya diğer gün, veya ondan sonraki gün. Kayıtları çevirtmek yapacaklar listemde gittikçe öne çıkıyordu, ta ki 1 hafta sonra unutana kadar.

En azından düne, bir kaç gereksiz postayla beraber kapımın altından içeri düşene kadar. Onu oynatmak için koştum, ilk kareden pişman oldum. Ekran odamda dönüyordu. Yatak odamda. Etraf karanlıktı ama kamerada gece görüş vardı. Kamera yatağa odaklandı ve yaklaşmaya başladı. Karanlıktaki şişliği görmem bir kaç saniyemi aldı, bu şey beni uykumdayken kaydediyordu.

Bir el kameranın arkasından uzandı – bembeyaz, ince, kılsız bir el, çok kemikliydi. Eli çok tuhaftı: 4 parmağı vardı, çift eklemliydi, o kadar akıcı hareket ediyordu ki; resmen dokunaç gibiydi. Uzun parmağını benim alnıma dayadı ve burnuma doğru kaydırdı, dudaklarımın üstünden geçirdi, o kadar yumuşaktı ki dokunup dokunmadığını bile söyleyemezdim. Tekrardan Almanca bir şeyler– şarkı tınısında, fısıltıdan biraz sesli. Bu sefer daha uzundu, ama durdura durdura ilerledim çünkü duyduğum her kelimeyi yazmaya çalışıyordum.

Her şeyi çevirmeden önce tüm videoyu izledim. Yanımda çok uzun süre kaldı, ama ileriye sarmak istemiyordum çünkü önemli bir sözü kaybedemezdim. Onun beni izlemesi gibi ben de videoyu bir yarım saat kadar izledim, ta ki dayanamayana kadar. Kamera çok uzun süre kalmıştı, ama onun gibi bir şeye dair herhangi bir şey duymamıştım, veya görmemiştim. Daha sonrasında bir şeyler oldu mu merak ettim ama sonra düşünmemeyi seçtim. Asansörlü ve manavlı olanı bulana kadar etrafı karıştırdım ve onları da bulduğumda, videolardaki Almanca şeyleri bir kenara yazdım. Yazımlar hakkında biraz oynadıktan sonra, Google Çeviri bana bunu verdi:

Tape 1 - ??? (Bilmiyorum, içine bakmadan atmıştım.)
  
Tape 2 - (Asansördeyken)
"Gidişine bak. Ona söylediğimiz son şeyden sonra yine buraya geldiğine inanamıyorum."

Tape 3 - (Manavdayken)
"Onu tekrardan buldum. Ne kadar sakin olduğuna bak, sadece hayatını yaşıyor. Gördüğünü düşünüyor musun?"

Tape 4 - (Ben uyurken bana fısıldıyor)
"Uyu, bebeğim, uyu,
Baban koyunu koruyor,
Annen ağacı sallıyor,
Aşağı bir rüya düşüyor.

Uyu, bebeğim, uyu!
Uyu, bebeğim, uyu,
Gökyüzü koyun çizer,
Yıldızlar kuzu olur,
Ay ise küçük çoban,
 
Uyu, bebeğim, uyu!
Uyu, bebeğim, uyu,
Koyununu getireceğim,
Altın bir topla beraber,
O senin yoldaşın olacak,
Cehenneme güvenle gitmen için."

Bu kadar. Beni tehdit mi ediyor yoksa beni koruyor mu, veya beni neden koruyacağını bilmiyorum. İki şekilde de, bu gece uyuyabileceğimi sanmıyorum. Uyandığımda onun beni videoya çektiğini veya bana baktığını görürsem ne yapacağımı bilmiyorum- hele o ayrık, uzun parmaklarıyla bana dokunursa. Bir dahaki DVD gelirse, eğer gelirse...

Belki sizlerden birisi onu izler ve bana ne olduğunu söyler? Midemin onları izlememi kaldıracağını sanmıyorum.

27 yorum:

  1. jason the toymaker'ı çevirir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir bakayım, eğer hoşuma giderse çevirebilirim.

      Sil
    2. hikaye zaten çevirilmiş?

      Sil
    3. Jason the toymakerın Hikayesinin ismi ne diye geçiyor

      Sil
    4. Ben bulamadım, hikayenin adı mı farklı?

      Sil
  2. Polisi aramak iyi bir seçenek olabilirmiş

    YanıtlaSil
  3. Discord varsa bana birileri ulaşabilir mi dört yıla yakındır cp leri takip ediyorum artık bulaşma vaktim geldi ^¿¡¦>¿^gH5J9nssacDi3BdyLi4RDooLB1! Ts4L

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani CP Mi yazacaksın? Tabi discord'dan sana bağlanan kişiyle

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  4. Azıcık 13 reasons why ı andırıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her kaset 13RW değildir :(

      Sil
    2. Elmır ve arkadaşları gül!in nur!in ve yalçını istermisin tanımayı kakuleyi tarçınıı

      Sil
  5. Daha cp yokmu cp istiyoruzz

    YanıtlaSil
  6. Yine niye pasta gelmiyor cp istiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, benim de hikaye yayınladığım bir blogum var. Göz atmak ister misin? https://titirain.blogspot.com.tr/2017/10/gammaz-yurek-null.html

      Sil
  7. Cp isteriz! Cp isteriz! Cp isteriz! Cp isteriz! 😂

    YanıtlaSil
  8. moruk yeni çeviriler bekliyoruz

    YanıtlaSil
  9. selam en son geçen sene girdiğim blog hatırladımda yazanlar kimler

    YanıtlaSil
  10. Site hala yaşıyor garip :D

    YanıtlaSil
  11. bu deve hikayesini cok sevdim bana afganistanin cöllerini hatirlatiyor

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^