6 Mayıs 2017 Cumartesi

The town I grew up in was torn apart by a serial killer (Part 3)

Uyandığımda yataktaydım.Oda aydınlık ve beyazdı.Projektörler suratımıza vuruyordu,bu nedenle gözümü kapadığımda bile şu kırmızı ateşleri görüyordum.Tüm bedenim ağrıyordu.Ciğerlerim yanıyordu,ve öksürdüğümde grip birininki gibi ses çıkıyordu.Gözlerim acıyordu ve içeri kaçmışlardı,çok kuruydular.Tam olarak hissettiğim şeyi anlatmak güçtü.Sanki vücudumun her bir parçası kurumuştu.Bir bardak su için her şeyi yapardım.
Freddy yataktaydı.Aydınlıktı,ama gözleriniz her zaman alışırdı.Ona bakabilmek için kafamı kaldırdığımı hatırlıyorum,ama başım o kadar zonkluyordu ki hemen eğilmek zorunda kalmıştım.Yine de başımı onun göğsünün kalkıp indiğini görebilecek kadar kaldırmıştım.O an için yeterliydi.
Öteki oda başka bir kızı misafir ediyordu.Başı öteki tarafa dönüktü,ama saçını tanıdığımı düşündüm.Size söyleyeyim, adı Madeline Davis’ti.O benim arkadaşımdı.
İlk uyandığımda o yatakta ne kadar zaman geçirdiğimi bilmiyorum.Döndüğümü hatırlıyorum,alışmaya çalışıyordum.Yüzümü yastığa dayayıp ışığı engellemeyi denedim.
Sonunda Freddy ve Madeline geldi.Ama biz plastikten yapıldığını düşündüğüm hücrelerdeydik.Ellerimizi plastik duvarlara koyabiliyorduk ama birbirimize dokunamıyorduk.Duvarın karşısında ulaşabileceğimizden uzak uzun sarkan köklerle üç orkide vardı.
Sonunda bize olacakların bir hatırlatıcısıydı.
Size o yatakta benden önce yatanların kim olduklarını düşünerek kaç saatimi geçirdiğimi söyleyemem.Jeremy’nin benim yatağımda mı yattığını düşündüm.Korkarım evet.Ne olabileceği hakkında dehşete düşmüştüm,ama aynı zamanda ona da acıyordum.Bir parçam,gerçekten ufak ve berbat bir parçam onu yeniden görmek istiyordu.Ben öldükten sonra nelerin olabileceğini düşündüm.
Onu görmeden önce cerrah sonsuz gibi gelen bir süre bizi burada bekletti.Su ve yiyecek yoktu.Bu süreyi arkamı dönüp takip etmeyi kaybetmeden ne kadar çok sayabileceğimi öğrenerek geçirdim.Tepedeki ışıklar hiç kapanmadı.Gözlerim uykusuzluktan acıyordu,ama kendimi tam kaybedecekmiş gibi hissettiğim sırada tiz bir siren sesi kulaklarımı tehdit ediyordu.Üçümüz de çığlık atıyor kulaklarımızı tıkıyorduk.Bu sürede uykudan çekip çıkarılıyorduk.
Ve böyle devam etti.

Sonunda onu gördük.Cerrahın korkunç veya berbat biri olduğunu söyleyebilmek isterdim.Ama normal bir yetişkine benziyordu.Gözlükleri vardı ve pantolon giyiyordu,yürürken ellerini arkada birleştiriyordu.Bana işkence ederken yüzünde olan o zalim yarı sırıtma vardı.Otuzlarında belki kırklarındaydı.Yetişkin biriydi.
Onu ilk gördüğümüzde bize bir bardak su teklif etti.Onları hücrelerdeki ufak deliklerden verdi.Benimkini açgözlülükle içtim.
Ayrıldı,tek kelime dahi etmedi.

Ve böylece başladı.

Projektörler o kadar parlaktı ki,ilaçlar yüzünden değiştiklerini fark edemiyordum.İncecik ışık çizgilerine indirgenmiş,bana bakıyorlardı.Sonra ateşe döndüler,derimi yakmaya başladılar.Ellerimi kaldırdım,derimin yanmaya başladığını hissettim,ve çığlık attım.Hücremin zemini orkidelerin kökleri ile doluydu,ve hareket eden parmaklarla bana ulaşıyorlardı.Havanın kendisi ölümcüldü.Havadan zehre dönüştüğünü görebiliyordum,ve ışık yüzünden kaybolmayan birkaç gölge de iblislere dönüşmüş beni delici gözlerle izliyorlardı.
Freddy’yi aramayı denedim.Sondaki hücrede dizleri göğsünde yatıyordu.Derisinin kendini yiyişini izledim.Kıyafetleri ve derisi gözlerimin önünde yok oluyordu,siyah küle dönüşüp yatağın altına akıyorlardı.Madeline’in saçı yılanlardan yapılmıştı,ağızlarını tıslama ile açtıkça gözleri bana bakıyordu.Ama  benim saçımda yılanlardandı.Onları çektim,koparmaya çalıştım.Kanayana kadar derimi cimcikledim.Sesim kısılana kadar bağırdım.
Program şöyleydi:Uyuyamazdık.Cerrah girdiğinde bize ilaçlı su verirdi ve giderdi.Çıkmazda kalırdık,ya ilaçlı suyu içecektik ya da susuz kalacaktık.Başım durmadan ağrıyordu.Hücremin köşesi tuvalete dönmüştü.İlaçların etkisindeyken yatağa yapardım.Sonunda dizlerimde yaralar oluşmuştu.Freddy ve Madeline’in çığlık atışını izlemek ilaç almaktan daha kötüydü.Etkiden çıktığım zamanlar oluyordu,suyu içmeyip kendimi susuzluktan öldürmeyi düşünüyordum.Ne kadar süreceğini bilmiyordum ama keyifli olmayacağını biliyordum.
Cerrahın ilk Madeline için geldiğini fark edemedim,veya Freddy için de geldiğini.Işıklarla ilgili bir sanrının tam ortasındaydım.Uyumak istiyordum,ağlamak istiyordum.Tüm bedenim acıyordu.İlaçların etkisinde sinirlerimin olmadığını hissediyordum.Saçım ağrıyordu,tırnaklarım ağrıyordu,kirpiklerim ağrıyordu.Tüm bedenim ateş içindeydi,kaşınıyordu,terli ve pis kokuyordu.
Sonunda benim için geldi.Her zaman biz ilaçların etkisindeyken oluyordu.Sonunda onunla gidiyorduk.Oraya gitmek için dövülmekten iyiydi.
Bizi ayrı odalara götürürdü ve masaya bağlardı.Başlarımızda, el ve bileklerimizde bantlar vardı.Burada bana tecavüz ederdi.Eğer uygun görürse Middlefield hakkında sorular sorardı.Arkadaşlarımız ve ailemiz hakkında da.Bizle asla adını veya kendisi hakkında bir şey söylemezdi,ama başımıza bunların gelmesinin kasabanın hatası olduğunu söyledi.
Bana yaptığı her şeyi size anlatmayacağım,çünkü bu çok uzun sürer ve aynı zamanda yorucu olur.Bize işkence yaptığını söyleyebilirim.Aletleri vardı,ve bize yaklaşmadan önce hepsini bir dizi şeklinde masaya sıralardı.Bizi çığlık atarken izlemeyi sevdiğini söylemişti.
Ne kadar zamanın geçtiğini bilmiyorum.Nadiren uyumamıza izin veriyordu,ve ilaçlar bizi uyuşuk tutuyordu.Bazen yıllar geçmiş gibi hissediyordum.Öteki zamanlar masaya ziyaretlerimizin arası ancak bir saniye gibi geliyordu.
Son seferimi hatırlıyorum.Ağlıyordum,çok yorulmuştum.Çok fazla acı içindeydim.Bana yakında biteceğini söyledi.İnsan bedeni ancak bu kadarını kaldırır dedi.
Bize her zaman ne yapacağını söylerdi.’’Şimdi akciğerini çöktüreceğim,’’dedi.’’Rahatsız edici olacak,nefes alamıyor gibi hissedeceksin.’’
Her zaman haklıydı gerçi.Bana Jeremy hakkında sorular sorardı.Bana,onunla nasıl seviştiğim ve nasıl hissettirdiği hakkında sorardı.Bana kasaba hakkında sorardı.Konuşmadığımda parmağımı kırdı.
İlaçlar.İşkence.Duvarda orkideleri görmek.Yeni bir zaman oluşturdu,yeni bir devir.

Freddy ölmeden bir gün önce sanırım,cerrah bize az zaman tanıyordu.Hepimiz ışıkların altında yataklarımızdaydık.Plastik bariyerin ardından Freddy’ye Bob Dylan şarkıları söylüyordum.Dolu su şişelerimiz yataklarımızın yanında duruyordu.Zihnimizin berrak olduğu nadir anlardandı.Freddy ağlıyordu.Öteki tarafımda Madeline kıvrılmış ve dizlerini göğsüne çekmişti.
Alıkonulduğumuzdan beri diğerimizle konuşmaya iznimiz yoktu.Hiçbirimiz bize başka birinin dokunuşunu hissetmemiştik.Hiçbirimizin uykuya izni yoktu.
Önce Freddy öldü.Bir an oradaydı ve sonra...yoktu.Cerrah onu aldı,ve geri getirdiğinde ölmüştü.Cerrah onu plastik hücrenin zeminine attı,Freddy’nin kendi atıklarının ortasına.Kardeşimin kafası bana dönüktü,ve gözleri sonuna kadar açıktı.
Neredeyse şükredecektim,bu onun artık acı çekmek zorunda olmadığı anlamına geliyordu.Artık hiçbirimiz acı çekmek zorunda değildik.Zamanı gelmişti.
O zaman pes etmiştim.Artık umursamıyordum.Acıtacaktı,dayanılmaz olacaktı.Bir işkence olacaktı.Bir noktada bize verdiği ilaçlı suyu reddettim.Karşılık olarak yemeğime ilaç kattı.Suyu içtim.Canlı kabuslar geri döndü.Direnmenin ne anlamı vardı ki?
Madeline’i önümde boğdu.Ama beni boğmadı.Bunun yerine bedenleri alıp benim odama koydu.
Freddy’nin başını dizime koydum.Saçını okşadım.Daha fazla ne yemek geldi ne de su.Bundan sonra cerrah bana işkence etmedi.Yalnızdım.
Bana üç gün sürdüğünü söylediler.Ölü kardeşimin başı kollarımda üç gün beklemiştim.Uyuyamadan onu tutuyor ileri geri sallanıyordum.’’Sonunda beraber olacağız.’’ diye fısıldadım ona.Ona şarkılar söyledim.İlaç yoktu ama bazen aşağı bakar ve yüzünün eridiğini görürdüm.Çenesinin açık bir çukura döndüğünü görürdüm.Ve göz kırptığımda,hepsi geçerdi.
Bana anlatılan, çıkardığım kargaşada cerrahın ne çeşit bir araç kullandığını görebilmişlerdi.İpuçları bulmuşlardı,renkli camlı siyah SUV’lu federaller bulmuştu.Cerrah bedenleri hücreme koyduktan sonra çıkmıştı,köşeye sıkıştırılmış ve enselenmek yerine canına kıymayı tercih etmişti.
Ama beni buldular.Bulunmanın nasıl olduğunu hatırlamıyorum.Parçalanmış ve karışmış pek çok anım var.Onların melekler mi olduğunu düşünmüştüm,yoksa öldüğümü mü?Şimdi söylemesi zor.
Konuşmayı bıraktım,beni altı aylığına özel bir hastaneye aldılar.Konuşmadım,açık alan korkusu gelişti.Yatağın altında saklanıyor dizlerimi göğsüme koyuyor ve tir tir titriyordum.Uyanınca havayı tırmıkladığım aralıksız kabuslar görüyordum.Doğal olarak hastanenin o bölümünde orkideler vardı.
Polis beni sorgulamayı denedi.Bana olan her şeyi öğrenmek istiyorlardı.Tüm rezil ayrıntıları.Sonunda onlara anlattım,ama o zaman değil.Sakinleştirilmem gerekti.Çok uzağa gittiğimi onlara söyledim.Ailem cerrahın ruhumdan bir parçayı söküp aldığını sanıyordu.
Adı Jonathan Miller’dı.46 yaşındaydı.Ve 18’inde annesi, kaçırıp öldürdüğü hayvanların parçalarını arka bahçelerinde bulmuştu.Babası William Miller onu mezuniyet ödülü altında Owyhee gölüne götürmüş,bayıltmış ve suya atmıştı.Sonra oraya kendi kendine gittiğini ve bir kaza olduğunu iddia etmişlerdi.Kasaba Jonathan Miller’în yasını tutmuştu,sonra da hayatlarına devam etmişti.Doktorlar bunu bana ben hala sessizken anlatmıştı.Millerlar tutuklanmıştı.
Freddy’nin cenazesine gitmedim.Hiçbirininkine gitmedim.Sonunda tekrar konuştum.Korkmadan su içtim,dışarı adım attım.Babamın bana sarılmasına izin verdim.
Ailem çiftliği sattı.Herkes sattı.Artık kimse bu kasabada yaşamak istemiyordu.Devlet geldi ve tüm toprağı satın aldı,burayı bir çeşit fabrikaya çevirdi.
California’ya taşındık.Sıcak bölgelere.Odamın karartma perdeleri vardı.Işık ne zaman fazla gelse onları kapatabiliyordum.Bunu hiçbir zaman atlatamadım.İyileştim.Bedenimdeki yarar gün geçtikçe beni daha az iğrendiriyordu.Yanımdaki çekmecede bir silahla uyumama izin veren,ve gece çığlık atarak uyandığımda bana sımsıkı sarılan bir adamla tanıştım.
Keşke onların başına başka bir şeyin geldiğini söyleyebilseydim.Keşke Freddy’nin ölümünün bir anlama geldiğini söyleyebilseydim.Sekiz çocuk Jonathan Miller’ın ellerinde hayatını kaybetmişti.Bu hayatımı mahvetmişti.Size ne kadar çok canıma kıyma fikrinin akılmdan geçtiğini söylemek isterdim.Ama bunu yapmaktan beni alıkoyan şey Freddy’ydi.Ben hayatta kalmıştım ve o başaramamıştı.O ölmüştü,Madeline ölmüştü.Bulunmadan önce onların bedenleriyle üç gün geçirmiştim.
Yani Freddy için hayatta kaldım.Çünkü onun bir şansı olmamıştı,iyi ya da kötü benim olmuştu.

Ç.N:Bir serinin daha sonuna geldik,dün evde olmadığım için paylaşamamıştım.Haftaya görüşmek üzere.


9 yorum:

  1. Etkileyici ve roman tadında bir pasta. Çeviri için teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Şu an kamptayım,bir bakayım dedim ve yüklenmiş.Çok mutlu oldum.Ve kampta ormanın içinde okumanın verdiği zevki hiçbir şey vermiyor.

    YanıtlaSil
  3. biraz daha az uzun cp çevirebilir misiniz? bazen okumaya üşeniyorum :D

    YanıtlaSil
  4. genellikle okurken kendimi karakterin yerine koyduğum için çok geriliyorum eline sağlık leon kardeş

    YanıtlaSil
  5. O kızın yerinde olmak isterdim harika..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani tecavüze uğrayıp çok ağır işkenceye mağruz kalıp tüm arkadaşlarının ve kardeşinin öldürülmesini mi isterdin?Seni kınıyorum,çok ağır cp bağımlılığı değil bu bir ruh hastalığı.Senin şu anda sahip olduğun bir ruh hastalığı.

      Sil
  6. Bu kadar dramatize bitirmesindense ters köşe yapmasını istiyordum. Sizi bilmem ama benim cplarda aradığım şey hayat dersi, dram vs. değil. Dümdüz korku ve hayal gücü. 6.5/10

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^