2 Mayıs 2017 Salı

The town I grew up in was torn apart by a serial killer (Part 2)

Carol Grott’tan önce Middlefield tarihinde hiç cinayet yoktu.Tabi çobanlar içkiyi fazla kaçırıp kavga ederlerdi ve kendilerini Şerif Williams’ın yanında bulurlardı.Ama gerçekten de hiç ciddi bir suç işlenmemişti.İnek devirme,çocuk yaşta alkollü içecek kullanımı ve seks başlıca sorunlarımızdı.
Tabi hiç cinayet olmaması hiç ölüm olmayacağı anlamına gelmiyordu.Jenk’lerin oradaki kiliseye özgü bir şaka vardır,burası pazar ayininden çok seremoni görmüştür diye.Bay Tom White hem papazlık hem de veteriner hekimlik görevini üstlenirdi,at doğumlarından sonra yorgun olur,birkaç saatlik güzel bir uykuyu vaaza tercih ederdi.
Middlefield’ta hayat mola vermezdi.Demek istediğim durmadan bebekler doğar,yaşlılar ölürdü.Böylece trajedilere de ortam hazırlanırdı.Ben doğmadan on sene evvel,Millerların oğlanı Owhyee gölüne tek başına gidince boğulmuştu.Bedeni asla bulunamamıştı.Ben beş yaşındayken babamın asla bahsetmediği bir nedenden dolayı bir genç evlerinin ahırında kendini asmıştı.Söylentiler vardı tabi ama hiçbirinin gerçekliği kanıtlanamadı.Carol Grott ölmeden iki sene önce bir arkadaşım çok çalışmaktan ölmüştü.Yirmi yaşında ve evliydi,üzücü bir durumdu.
Cerrahın olayı bize hiç huzurlu vakit bırakmamasıydı.Elbette Jeremy ve Charlotte’un bedenleri bulunana kadar resmi olarak seri katil değildi,ama bu haziran ayına kadardı.Bu süre zarfında ben on sekizine basmıştım.Aramanın hiçbir faydası olmamıştı.Hiç rahat oturamayıp ikilinin bulunmasını bekliyorduk.Portland’dan buraya kadar gelmiş olan dedektifler kaybolmuş görünüyordu.Eugene’den gelen polisler sadece sonraki sabah gelebilmek için evlerine dönüyorlardı,başka bir çocuğun kaybolursa dayanamayacaklarını iddia ediyorlardı,vazgeçtiler.
Mayısın sonuna doğru hepimiz umudumuzu yitirmeye başlamıştık.Okul tekrar açılmış hatta kapanmıştı.Freddy yaz tatilindeydi ve ben de hayatımın geri kalanındaydım.Tabi ki liseye yazılmamıştım,ailemin yeteri parası yoktu ve ömrümün geri kalanında çiftlikte çalışacağım için eğitimin bana bir faydası dokunmayacaktı.Bir keresinde Jeremy ile evlenip Salem’e veya Eugene’e taşınıp,küçük bir çiftlikte hatta bir kitapçıda veya bir kahve dükkanında yeni bir hayata başlamayı düşünmüştük.Hayatımıza yön verecek idaellerimiz yoktu,sadece farklı ve yeni bir şey istemiştik.
5 Haziran 1988 okuldan mezuniyet gecemdi.Sınıf arkadaşlarımızla kepimizi ve cübbemizi giyecektik,ve Müdür Radcliffe eğitim hakkında bir konuşma yaparken ensemizi pişiren sıcakta futbol sahasında plastik sandalyeler üzerinde oturacaktık,ardından hepimiz eve dönecek ve barbekü yapıp dostça futbol oynayacaktık,sonraki gün Owyhee gölüne gidip yüzmeyi planlıyorduk.
Ama bunların hiçbiri olmadı,eminim nedenini tahmin edersiniz,çünkü 5 Haziran günü Jeremy’yi tekrar gördüğüm gündü.
Jeremy’yi bulan bendim.Sanırım bu şekilde planlanmıştı.Sanırım cerrahın esaretinde,Jeremy Middlefield hakkındaki her şeyi anlatmıştı.Belki de benim hakkımdaki her şeyi.Jeremy’yi penceremden gördüm,diplomamı almam gereken günde dışarıyı seyredip hayaller kurarken.Ne olduğunu anlayamadan önce o olduğunu anlamıştım.Kulağa saçma geldiğini biliyorum.Ama düşünmeksizin aşağı ardından bahçeye koştum,ve onunla karşılaştım.
Saçı kazınmıştı,ve sakalı kesilmişti.Gözleri kahverengi ve boş bir şekilde gökyüzünü izliyordu.Başına yerleştirilimiş orkidenin mor geniş yaprakları gözlerinin bir kısmını kapatıyordu gerçi.Dudakları açıktı ve bir şekilde burnuna ekilmiş uzun kökler ağzından çıkıp çenesine dek geliyordu.Kök kusuyormuş gibi görünüyordu,ağzı yılana benzeyen yeşil sarmaşığımsı dallar nedeniyle sabit bir şekilde açıktı.Sap ve yapraklar hatta bir miktar da kök burnundan çıkıp gökyüzüne ulaşıyordu.
Tabi ki rahatsız olmuştum.Bu görüntüden başka bir şey hatırlayamıyorum.Biri beni bulmuş olmalı,çünkü çığlık sesleri işittim.Eğildim ve onu kollarımın arasına almaya çalıştım.Beyaz giyinmişti.Beyaz tişört sertti bu yüzden elimde mukavva var gibi geliyordu.Ona sarılıp bağırdıkça daha fazla insan geliyordu.Babamın bana seslendiğini ardından onun da bağırdığını anımsıyorum.Işıklar vardı.Mavi ve kırmızı,yanıp sönüyordu. Çığlıklar,çığlıklar,çığlıklar.Kulağımı acıtıyorlardı,başımı acıtıyorlardı.Ancak Şerif Williams çömelip elini omzuma atınca çığlıkların benden geldiğinin farkına vardım.
Tüm hatırladıklarım bu kadar.Ardından babamın beni alıp yatağıma götürdüğünü ve gelen doktorun yatıştırıcı verdiğini duydum,ve ilaçların da etkisiyle neredeyse tüm haftamı rüyasız ve bilinçsiz uyuyarak geçirmiştim.Ve kendime geldiğimde de Freddy’den Charlotte’un da bedeninin bulunduğunu duydum.Ve Tom White Jr.,Olivia Frank ve Sandy Green de kayıptı.Franklerin ve Wihteların sundurmalarında ayaklar bulunmasına rağmen Greenler de yoktu.Dedektifler cerrahın ne kadar zarar verebileceğinin ve bir seferde kaç tane kurbanı alıkoyabileceğinin farkına varmaya çalıştığını söylediler.
Dışarı çıkmayı bıraktım,tek istediğim yatakta kalmaktı.Doktor geldi,ve Freddy gelip yatağımın başında oturdu,hatta Eugene’den bir uzman gelip travmam üzüntüm hakkında konuştu.Her seferinde farklı ilaçlar alıyordum,son üç haftadan önceki tüm haftaları bunlar benim için belirsizleştiriyorlardı.
İşte o zaman detayları öğrendim,bilincim tam açık değilken.Bu nedenle her şeyi doğru aktaramazsan mazur görün.Tıbbi otopsi memuru Jeremy’nin ölümünü Carol’ınki kadar açıklanamaz buldu. Bedenin üzerinde adli olarak işe yarar bir şey bulunamamıştı.Görünüşe göre Charlotte’ta seminal sıvıya rastlanınca bir umut doğmuştu.Ama ardından DNA’nın Jeremy’ye ait olduğu anlaşılmıştı.İkisinde de çürükler ve yaralar vardı ve kıyafetlerinin altında kesikler bulunuyordu.Jeremy ölümünden sonra hadım edilmişti.Charlotte’da da tıpkı Jeremy’deki gibi bir orkideyle bulunmuştu.
Artık daha fazla duymak istemiyordum. Dünyayi engellemek istiyordum.Bu süre zarfında Freddy benim tek akıl sağlığı kaynağımdı.Yanımda yatar ve ben saatlerce ağlarken beni tutardı.Eski televizyonu ve VCR’yi yukarı taşıdı,ve babamın arabasıyla Boise’e gidip güncel filmler ve evde ısıtabileceğimiz çizburgerler aldı.Bu rahatlatıcıydı,çizburgerler bayat ve patatesler vıcık vıcık olsa dahi.Bu,erkek arkadaşınızın öldürülüp bir saksıya dönüştürüldüğünü gördükten sonra bir şeyin size ne kadar rahatlatıcı geldiği ölçüde bir rahatlık hissiydi.
 Üç beden de ortaya çıktığında temmuzun ortalarıydı.Hala yataktaydım,ama öğleden sonra ufak yürüyüşlere çıkıyordum.Hatta Freddy beni bir gün ata binmeye dahi ikna etmişti.Freddy kısrağı sakinleştirmek için konuşurken ellerim beyazlayana kadar eğeri kavramıştım.On dakika sonra Freddy’nin yardımı ile indim ve evimize yürüdük,yatağa tekrar girdim.Ata bindiğim günün sabahı bedenler bulunmuştu.
Detaylardan bahsedip canınızı sıkmayacağım,ama diğerlerinden pek de bir farkı yoktu.Orkideler,tecavüz ve işkence.Diğer ikisi boğularak ölüdürülse de birinin ölüm nedeni belirlenememişti.Tıbbi otopsi memuru hepsinin aynı anda öldürüldüğünü tahmin ediyordu,bedenleri evlerine dikilmeden önce birkaç günlüğüne tutulmuşlardı.
Hiçbirinin cenaze işlemleri yapılmadı çünkü bedenler dedektiflerin işi bitene kadar morgda tutulacaktı.Tabi Portland’dan gelen iki dedektif gitmiş yerlerine siyah SUV’larda federaller gelmişti.
 İnsanlar o zaman ayrılmaya başladılar.Bazı durumlarda ayrılmak onları beş parasız bıraktı.Bazı aileler gecenin bir yarısı toplanıp taşındılar,ürkmüş bir şekilde Eugene,Ben veya Boise’deki akrabalarında kalacaklarını söylediler.Diğerleri tüm çiftlik hayvanlarını sattılar,ve evlerini satmaya veya kiraya vermeye çalıştılar.Hiç kimse çocukların öldürüldüğü bir yerden ev almak istemedi.Böylece sahip oldukları şeylerin çoğunu kaybettiler ama çocuklarını korumayı başardılar.Temmuzun sonu ve cerrahın ağustosta yeni kurbanlarını kaçırdığı aralıktaki iki haftada kasaba coşkusunu kaybetti.
10 Ağustos 1988’de bir kabustan uyandım.Kabusta Jeremy’yle sevişiyordum ve bir anda ağzından burnundan ve kulaklarından kökler fışkırdı.Boğulmaya ve hırıldamaya başladı ve cansız bir şekilde yere düştü.Ben çığlık atarken kökler beni kavradı,kulaklarıma ağzıma ve burnuma girmeye başladılar,boğazıma dahi geldiklerini hissediyordum.Nefes nefese uyandım.
Bunu söylemekten nefret ediyorum.Size şimdi söyleyeceğim şeyden nefret ediyorum.Çünkü bunun beni kötü bir insan yaptığını düşünüyorum.Ama bir parçam keşke o gece uyanamsaydım diyor.Bir parçam tekrar uyuyabilmek için ilaçlar alıp bir daha uyanamasaydım diyor.
Ama uyandım ve tekrar uyuyacak cesareti kendimde bulamadım.Pencerenin dışındaki hışırtıları tekrar duydum,tıpkı Jeremy kaybolmadan önceki gece gibi.Kalbimin çırpıntısı ile yatağın yanındaki feneri aldım ve pencereye gittim.Bir siluet gördüm.
İki siluet.Bir çeşit siyah bir araç.Uzun geniş ve gölgeli bir siluet başka bir tanesini ön bahçemde aracına sürüklüyordu.
Bu Frddy’ydi.Biliyordum bu Freddy’ydi.Ve düşünmeden alt kata koştum.Çıplak ayak çimlerin üzerinde silüete karşı koştum.Ve bu noktada bağırmaya başladım,ona kardeşimden uzak durmasını söyledim.Evimdeki ışıklar açıldı diye düşündüm,çünkü gölgeler kötüleşti.
Onun üzerindeydim,ardından suratıma sert bir yumruk salladı,sonra karnıma vurdu.Beni mankenmişçesine kavradı bir kargo arabasının arkasına attı.Metal arka kapı kapandı ve dünya karanlığa gömüldü.Ellerimi kullanarak etrafı yokladım,umutsuzca çıkmak için kullanabileceğim şeyler aradım.Ama tek bulabildiklerim iki dizi bacak oldu.Dışarıda bağırışlar duyuyordum.Kapının arkasında bir vurma sesi geldi,ve anneme ve yardım için bağırıyordum.Ardından harekete geçtik,arkası kapkaraydı,ve tek yapabildiğim ellerimi ve ayaklarımı kullanarak etrafı yoklamaktı.Arkada iki beden daha vardı,ve bedenlerini göğüslerini bulmaya çalışıp kulağımı yasladım,kalp atışlarını duyabilmek için.Sürücünün olması gereken tarafa doğru tekme attım.
Kalbim çırpıyordu.araç uzaklaştıkça ve uzaklaştıkça bunun sadece bir rüya olduğu konusunda kendimi ikna etmeye çalışıyordum.Sesim kısılana kadar çığlık attım,bunun bir faydasının olmayacağını bilsem dahi.Metale vurdum.Arka kapıyı açmaya çalıştım.
Sonunda araba yavaşladı.Ağlamaya başladım.Öleceğimi biliyordum.Freddy’nin öleceğini biliyordum.Bu araçta yanımızda kim varsa onların öleceğini biliyordum.Ve hepimiz bize gerçekten kötü bir şey yapıldıktan sonra ölecektik.Sonra beyaz giyindirilecek ve kafatasımıza orkideler ekilecekti.Ardından evimize dönecektik.
Biz ölecektik.

Arka kapı açıldı.Ne pahasına olursa olsun hamlemi yaptım,çığlık atıyor tekmeliyor çırpınıyordum.Boğazımda bir el hissettim.Hızlı bir sıkma beni nefessiz bıraktı.
 Bir tıslama sesi vardı,ve aracın arkasındam metallerin çarpışma sesi geliyordu.Sesimi ve nefesimi kaybetmiştim,ölecektim,ölecektim,ölecektim.
Acıttı.Gaz.Nefes almaya çalıştım ama soluduğum şey ne saftı ne de temiz.Boğazımı yaktı,burnumu ve gözlerimi de.Çığlık atmaya çalıştım,ama başaramadım.Tıkandım,kurtulmak için daha fazla hava solumaya çalıştım.Dünya karardı.Karnım döndü ve kustum.Kasıklarımda ıslaklık hissettim ve altıma yaptığımı düşündüm.Öksürdüm,havayı solumaya çalıştım,tıkandım.Boğulmaya başladığımı hissediyordum,beynimin oksijen almaya çalıştığını hissediyordum.
Tüm hatırladıklarım bu,ta ki cerrahın odasında uyanana kadar.

Üzgünüm ama sanırım bu akşam daha fazlasını anlatamayacağım.Hikayeyi yarın bitirmeye çalışacağım.Bu sadece bana acı veriyor.

Ç.N:Bu ikinci kısmı,üçüncü ve son kısmı cuma günü paylaşacağım.

7 yorum:

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^