Burdaki son kişi benim.
O şeyler herkesi öldürdü. Devasa kanatlı, boncuk gözlü, keskin pençeli o şeyler...
Gözümü kapadığım her an iş arkadaşlarımın parçalandığını görüyorum. Birkaçımız bulunduğumuz binaya yetişmeyi başardık, ama burda bile güvende değiliz.
Hepsinin teker teker yakalanmasını izledim, ölüme karşı savaşırkan çığlık atıyorlardı.
Durdurmaya çalıştım, yemin ederim ki denedim...
Şimdi ana güç merkezine doğru koşuyorum. Soracak kimsem olmadan düğmelerden birine basmakla görevlendirildim. Yeşil veya kırmızı düğmeye basacaktım.
Sözü geçen düğmelerden biri güçlendirilmiş kapıyı indirecek ve bizi dışarıdaki hırlayan, aç, öfkeli şeyden koruyacaktı. Bunu yapan kırmızı düğmeydi.
Diğer düğme ise yeşil olan. Ve bu düğme güçlendirilmiş kapının karşısındaki kapıyı açmaya yarıyor, o kapının ardında olan şeyi anca hayal edebilirim...
Neden bu laboratuvarda araştırma yapmayı kabul ettim?
Diye düşündüm koşarken.
Tanrım Tanrım Tanrım...
Neden başvuru formumda yalan söyledim..?
Neden renk körü olduğumu belirtmedim..?
Ç.N:
Bu sonu güzel olan türden bir CP ._.
27 Şubat 2016 Cumartesi
23 Şubat 2016 Salı
"Phobia"
Hiç birileri tarafından izlendiğini hissettin mi?
Ya da takip edildiğini?
Bu duygu histen çok, daha önce yaşadığın anılarla beraber travma olarak beynine yerleşir. Normal bir gün sokakta yürürken de arkandan gelen birilerini hissedebilirsin. Herkes, bunun sadece bir fobi olduğunu söyleyerek seni kandırır.
Peki, bu sadece fobi midir?
Hiç sanmıyorum.
Onlar, sizi her yerde bekler. Issız bir sokakta yürürken ardından gelen ayak seslerini hatırlıyor musun? Arkana baktığında hiç kimseyi görememiştin. Üzgünüm ama onları zaten göremezsin.
Peki bu hâlâ, sadece bir fobi mi?
Herhangi bir gün, herhangi bir yerde aniden gelen izlenme hissine de hatırlıyorsundur. Yalnız olsan bile o his devam eder. Peki, çok kısa bir sorum var.
Yalnız olduğuna emin misin? Ve hâlâ fobi mi diyorsun?
Öyleyse bir kere de karanlıkta arkana bakmanı tavsiye ederim.
Fobi olmadığını o zaman anlayacaksın.
Ya da takip edildiğini?
Bu duygu histen çok, daha önce yaşadığın anılarla beraber travma olarak beynine yerleşir. Normal bir gün sokakta yürürken de arkandan gelen birilerini hissedebilirsin. Herkes, bunun sadece bir fobi olduğunu söyleyerek seni kandırır.
Peki, bu sadece fobi midir?
Hiç sanmıyorum.
Onlar, sizi her yerde bekler. Issız bir sokakta yürürken ardından gelen ayak seslerini hatırlıyor musun? Arkana baktığında hiç kimseyi görememiştin. Üzgünüm ama onları zaten göremezsin.
Peki bu hâlâ, sadece bir fobi mi?
Herhangi bir gün, herhangi bir yerde aniden gelen izlenme hissine de hatırlıyorsundur. Yalnız olsan bile o his devam eder. Peki, çok kısa bir sorum var.
Yalnız olduğuna emin misin? Ve hâlâ fobi mi diyorsun?
Öyleyse bir kere de karanlıkta arkana bakmanı tavsiye ederim.
Fobi olmadığını o zaman anlayacaksın.
"Do you know?"
9 gibi yatağa girdin. Komik, bu senin için biraz erken, pek umurunda değil gibi görünüyor. Birileri seni izliyor, bunu biliyorsun.
Odayı dolaştın. Hiç bir şey bulamadın, fakat hâlâ korkuyorsun. Arkana yaslanıp odana göz atıyorsun. Gözlerini kapatıp uyumaya çalışıyorsun fakat yapamıyorsun. Hâlâ birinin gözünün üzerinde olduğunu hissediyorsun, izleniyorsun.
Yorganı kafana kadar çektin, korkun kayboluyor. Sakinleşip gözlerini kapatıyorsun, fakat onlar geri dönüyor. Yorganını indirmeye cesaretin yok, gözlerin seni izleyen kişiyi arıyor.
Hızla yorganı indiriyorsun, kalbin küt küt atıyor. Odayı gözlüyorsun fakat tekrar odanın kesinlikle boş olduğunu görüyorsun.
Korkuların kayboluyor, kendini azarlıyorsun, çünkü çocuk gibi davranıyorsun. Koyunları sayıp huzurlu bir uykuya dalıyorsun.
Ancak sana şunu sormama izin ver; Odanda kaç adet saklanılabilecek yer olduğunu biliyor musun?
Odayı dolaştın. Hiç bir şey bulamadın, fakat hâlâ korkuyorsun. Arkana yaslanıp odana göz atıyorsun. Gözlerini kapatıp uyumaya çalışıyorsun fakat yapamıyorsun. Hâlâ birinin gözünün üzerinde olduğunu hissediyorsun, izleniyorsun.
Yorganı kafana kadar çektin, korkun kayboluyor. Sakinleşip gözlerini kapatıyorsun, fakat onlar geri dönüyor. Yorganını indirmeye cesaretin yok, gözlerin seni izleyen kişiyi arıyor.
Hızla yorganı indiriyorsun, kalbin küt küt atıyor. Odayı gözlüyorsun fakat tekrar odanın kesinlikle boş olduğunu görüyorsun.
Korkuların kayboluyor, kendini azarlıyorsun, çünkü çocuk gibi davranıyorsun. Koyunları sayıp huzurlu bir uykuya dalıyorsun.
Ancak sana şunu sormama izin ver; Odanda kaç adet saklanılabilecek yer olduğunu biliyor musun?
7 Şubat 2016 Pazar
"Delete the Photos"
Kuala Lumpur- Malezya'da yaşayan 4 genç kız vardı. İsimleri Ying, Spicy, Nana ve Sis'ti. Bu dört kız okula başladıklarından beri arkadaştılar ve hayalet hikayeleri ile korku filmlerine ortak bir ilgi duyuyorlardı.
Kendi okulları hakkında bir hikaye duymuşlardı. Hikayeye göre, bir kız okuldaki lavabolardan birinde kaybolmuştu ve o lavabo olaydan beri kilitliydi. Kimse ortalarda yokken 4 kız lavaboya bakmaya karar verdiler.
"Acaba ne bulacağız?" dedi Spicy.
"Belki de kızın cesedini buluruz," diye güldü Nana.
O akşam, dersler bittiğinde, 4 kız lavabonun önünde toplandılar. Koridorlar boştu ve diğer tüm öğrenciler eve gitmişlerdi. Sis kilidi açmak için tel tokasını kullandı ve kapıyı savurarak açtı.
Lavabo temiz görünüyordu, ancak boştu. Kabinlerden birini kontrol ederken yerde duran bir kamera buldular. Garip olan şey ise kameranın hala çalışması ve pilinin tam olmasıydı.
Sis kamerayı aldı ve resimlere bakmaya başladı. Resimlerde hiçkimse yoktu. Hepsi lavabonun bazı kısımlarının resimleriydi.
"Görünüşe bakılırsa birileri bu resimleri karanlıkta çekmiş," dedi Sis "Acaba amaçları neydi?"
Nana "Tanrım! Galiba biliyorum!" diye bağırdı. "Bir hayaleti yakalamaya çalışıyorlardı. Karanlıkta resimler çekersin, ve eğer bir hayalet sana musallat olmuşsa resimlerde görünür."
Ying biraz korkmuştu ve gitmek istedi.
"Gitmeden önce resim çekelim" diye önerdi Nana.
Sis onların resmini çekerken Ying,Spicy ve Nana poz verdiler.
Ardından ışıkları ve kapıyı kapatıp gittiler.
Sis evin yolundayken telefonu çaldı. Arama özel bir numaradan geliyordu. Cevapladığında garip, çatallanmış bir ses duydu:
"Sil..." diyordu "Sil..."
Daha sonra arama aniden bitti.
Sis bundan ne çıkarması gerektiğini bilmiyordu. Sadece birinin yanlış numarayı aramış olabileceğini düşündü.
Eve vardığında kamerayı leptobuna bağladı ve resimlere tekrar baktı. Arkadaşlarını çektiği resime gelince, garip bir şey fark etti.
Nana'nın saçı garip görünüyordu.
Onu aramaya karar verdi, ancak Nana telefonunu açmadı.
Birkaç dakika sonra resime tekrar baktığında, bir şeyler tersti. Nana resimden tamamen silinmişti.
Sis birazcık korkarak gözlerinin ona oyun oynayıp oynamadığını merak etti. Daha da yakından baktığında, Spicy'nin saçının daha uzun göründüğünü fark etti, sanki peruk takmıştı.
Sis endişelenmişti, Spicy'yi aramaya karar verdi.
"Hey," dedi Spicy "Sorun nedir?"
"Hey, az önce gerçekten çok garip bir şey oldu. Lavaboda çektiğimiz resmi hatırlıyor musun?"
Spicy "Evet." diye cevapladı.
"Nana da resimdeydi, değil mi?"
"Evet."
"Şey, artık resimde değil."
Spicy "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.
"Şimdi resimde sadece sen ve Ying varsınız. Ve saçın cidden çok uzun görünüyor..-"
Bir anda hat kesildi. Sis geri aramayı denedi, ancak Spicy cevap vermedi.
Resime tekrar baktığında, Sis dehşete düşmüştü. Yerinde zıplamıştı. Spicy resimden yok olmuştu, şimdi sadece Ying vardı, tek başına.
En kötüsü de, birisi arkasında duruyordu. Koyu renk saçlı, solgun tenli bir kadına benziyordu.
Tam o anda, telefonu çalmaya başladı. Cevap verince tanıdık bir ses duyu. Bastırılmıştı ama Ying'e aitti.
"Resimleri sil..." dedi Ying "Resimleri sil..."
"Ying, sorun nedir?"
"Resimleri sil...Resimleri sil..." diye defalarca kez tekrar etti.
"Ying! Nerdesin? Cevap ver bana!" dedi Sis.
Bir anda arama kesildi ve Sis birinin kapıyı tıklattığını duydu. Tüyleri diken diken oldu.
Tıklama gürültülü ve ısrarcıydı.
Sis "Kimsin?" diye sızlandı.
Cevap yoktu.
Dikkatli bir şekilde koridordan geçti. Tıklamanın sesi arttıkça arttı. Sis korku ile titreyerek kapının önünde durdu ve delikten baktı.
Başka bir gözün ona baktığını görünce dehşete düştü.
Çığlık attı ve odasına koştu. Kamerayı aldı ve aceleyle tüm resimleri sildi. Tıklama bir anda durdu ve şimdi uğursuz bir sessizlik vardı. O kadar çok korkmuştu ki ağlamaya başladı. Yatağında oturdu ve kendine sarılarak ileri geri sallandı.
Ardından titreyen elleri ile kamerayı aldı, kendine doğrulttu ve bir selfie çekti.
Ertesi sabah, oda arkadaşları odaya geldiğinde Sis hiçbir yerde yoktu. 4 kız da ortadan kaybolmuştu. Polis onları her yerde aradı, ancak hiçbir iz bulunamadı.
Ç.N:
Gençler öncelikle bu bir CP değil, bugün nedense inat edip açılmadı sayfa... Ve ben de bir şeyler paylaşmak zorunda hissediyordum kendimi. Sayfalardan birinde anonim olarak paylaşılmış olan bu hikayeyi buldum, bu hikaye Malezya filmlerinden birinin özet geçilmiş hali. Resimlerle beraber etkisi çok daha güçlü olur diye bu seferlik de böyle denemeye karar verdim >_<
(Film adı: 3 Doors of Horror, Youtube'da bir kanal tarafından paylaşılan bir seri aslında. İçinde korkunç şeyleri barındırıyor.)
Başka bir gözün ona baktığını görünce dehşete düştü.
Çığlık attı ve odasına koştu. Kamerayı aldı ve aceleyle tüm resimleri sildi. Tıklama bir anda durdu ve şimdi uğursuz bir sessizlik vardı. O kadar çok korkmuştu ki ağlamaya başladı. Yatağında oturdu ve kendine sarılarak ileri geri sallandı.
Ardından titreyen elleri ile kamerayı aldı, kendine doğrulttu ve bir selfie çekti.
Ertesi sabah, oda arkadaşları odaya geldiğinde Sis hiçbir yerde yoktu. 4 kız da ortadan kaybolmuştu. Polis onları her yerde aradı, ancak hiçbir iz bulunamadı.
Ç.N:
Gençler öncelikle bu bir CP değil, bugün nedense inat edip açılmadı sayfa... Ve ben de bir şeyler paylaşmak zorunda hissediyordum kendimi. Sayfalardan birinde anonim olarak paylaşılmış olan bu hikayeyi buldum, bu hikaye Malezya filmlerinden birinin özet geçilmiş hali. Resimlerle beraber etkisi çok daha güçlü olur diye bu seferlik de böyle denemeye karar verdim >_<
(Film adı: 3 Doors of Horror, Youtube'da bir kanal tarafından paylaşılan bir seri aslında. İçinde korkunç şeyleri barındırıyor.)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)