16 Mart 2024 Cumartesi

Friends

 

 Çoğu insan gibi ben de çocukluğuma dair pek bir şey hatırlamıyorum. Bu anılar her zaman belirsizdir ve sonunda 'hatırladığınız' her şeyin muhtemelen beyniniz tarafından yeniden oluşturulmuş bir anı olduğunun farkına varırsınız. Bu konuda fazla seçeneğiniz yoktur ve genellikle hafızanızın sizi asla yanıltmayacağına inanırsınız.

 Aklıma gelen ilk anım 5 yaşımdaykendi. Gerçek olup olmadığından emin değilim ama sanırım Michael'la o zaman tanıştım. Hiç arkadaşım olmadı, bu yüzden onunla tanıştığıma çok sevinmiştim. Bana Jack derdi ve bu hoşuma giderdi. İlk karşılaşmamızı hatırlayıp hatırlamadığımdan emin olmasam da, hemen kurduğumuz güçlü bağa şüphe yoktu.

 Son birkaç yıldır her gün yaptığımız şeylerin ayrıntılarıyla sizi sıkmayacağım ama dostluğumuza dair okuyucular arasındaki en şüphecileri bile ikna etmek için birlikte yaptığımız bazı şeylerin ana hatlarını çizeceğim.

 Biraz feminen bir çocuk olan Michael'ın okulda da pek arkadaşı yoktu. Zorbalığa maruz kalmıştı ve gününün en önemli olayı eve gelip benimle bir fincan çay içmesi, bu anlarda bana sıkıntılarını anlatması ve yükünü hafifletmesiydi. Çay, benim teselli sözlerimin aksine, inandırıcıydı.

 En sevdiği aktivitelerden bir diğeri de saçımı kesmekti. Her türlü şekli verirdi ve her birinden keyif alırdım. Neyse ki saçlarım açıklanamayacak kadar hızlı uzuyordu ve sık sık saçlarımı şekillendirme şansı buluyordu.

 Ancak ilişkimizi sürekli geren bir şey vardı. Beni yanlış anlamayın, Michael ve benim birbirimize karşı kesinlikle hiçbir kırgınlığımız yoktu. Sorun onun ailesiydi. Beni onayladıklarını sanmıyordum ve denesem bile nedenini size söyleyemem.

 Bu sadece onaylamama değildi; Benden nefret ettiklerini düşünmeye başladım. Arkadaşlığımız uzadıkça daha da kötüleşti. Bunu düşünmek bile bana acı veriyor, bu yüzden bunun üzerinde çok durmayacağım.

 İlişkimiz başlangıçta ne kadar hızlı geliştiyse, iki yıl sonra azalmaya başladı. Michael büyüyüp tıknaz bir futbolcu oldu ve ben de eskisi gibi kaldım; sıska ve atletik olarak rekabet etmekten tamamen aciz.

 Yeni arkadaşlar edindi ve beni görmezden gelmeye başladı. Bu durum beni çok üzdü, özellikle de ihtiyaç anlarında onun yanında olduğum için. Beni terk etmesi beklediğim son şeydi ve beni çok etkiledi. Sanki dünya üzerinde kimsem kalmamış gibi hissettim.

 Odanın köşesinde oturmuş bunları yazarken, Michael ve arkadaşlarının televizyon izlediğini görebiliyorum. Bazen beni fark edip bana bakıyormuş gibi görünüyor ama ben gerçeği biliyorum. Artık kaderime boyun eğdim; Beni yarattı ama yok etmeyi unuttu.

7 yorum:

  1. ALLAAAHHH KIM GONDERDIYSE ALLAH RAZI OLSUN SENI COK SEVIYORUM KIM ATTIYSA SU ARALAR CP ATANLARI GORUNCE MUTLU OLDUM EEYY

    YanıtlaSil
  2. bu arada eger bunun devami gelirse bence gine babapiro bi iliskileri olacak cunku bunlar winnie ile augustineye benziyorlar(bir oyun aklima geldi takmayin)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Devamının gelmesine gerek yok bence. Zaten gidebileceği pek fazla nokta da yok hikâyenin. Bu haliyle gayet yeterli, sakız gibi uzamasa iyi olur

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Yaa, tam tersi olmasını bekliyordum ben de :D Hayali arkadaş temasına bayılıyorum! 8/10 Bu çevirmen betimlemeyi yansıtma konusunda oldukça becerikli.

    YanıtlaSil

Yorum yaparken kaba veya küfürlü bir dil kullanmaktan çekinirseniz sevinirim ^^