Çok fazlaydılar hepsini tabiki bitiremeyecektim. Bodrumumuzda,bir rafın altında bir dolu tahta ufak dolaplar vardı.Bu dolaplardan birinde ben bu okuyamadığım kitapları tutuyordum işte.Böylece okuldan sonra hergün onları alıp okuyabiliyordum.Hergün 6 yaşındaki aklımı başımdan alıyorlardı,ki hala da alır.
Herneyse,eninde sonunda zevkle okumuştum.
Zamanla ilgimi yitirdim kitaplara karşı. Ebeveynlerim bana bir oyun konsolu almışlardı,tabiki, parlak bir ekrana bakma arzusu sıkıcı bir kağıda bakma arzusundan ağır geliyordu.O küçük tahta dolap da aklımdan siliniverdi,tekrar açmadım.Günler haftalara,haftalar aylara,aylar da yıllara döndü.
Liseyi de bitirdikten sonra,artık koleje geçmenin vakti geldi çattı.
Yaz çok çabuk geçti ve ben ertesi gün koleje gitmek için evden ayrıIacaktım.Tüm çantalarımı toparlamıştım ve ailem de yatağa gitmişti.Arabam yarınki 8 saatlik bir sürüş için hazırdı ve böylece yatağa erkenden gitmek için vaktim vardı.Odama giden merdivenlere doğru yürürken annem bana mayhoş bir şekilde sarıldı ve babamda garip bir şekilde sarıldı.Sırt çantamı ağzı açık bir şekilde benimle birlikte yere sürterek taşıdım.
Neyse çok gereksiz detay verdim;Böyle taşırken bir su şişesi yere düşüp yuvarlanarak gitti.Peşinden giderken şişenin aşağıda çarpma sesini duydum.İndiğimde ışıkları açtım ve şişeyi duvarın dibinde gördüm.Gittim aldım fakat aniden bir saniyeliğine durdum.Aklım o gözümün takıldığı tahta kutucukta kaldı.Merak dürtüsüyle kolayca kapağını açtım.Ce içinde gördüğüm şeye inanamadım.Toz.Heryerde.Öksürüyorken elimle rüzgar yaparak tozları dağıttım.Kapağı her oynatışımda toz kalkıyordu.Elimle üstündeki tozu almak için parmağımla sildim ve ani bir ürperti ile baktım,renkli ve cıvıl cıvıl bir şey vardı.Aldım elime,bu bir çocuk kitabıydı.Tek kaşımı kaldırdım ve üstüne üfledim.Üzerinde çok genç bir kızın kurabiye yaparkenki resmi vardı,kitabın üzerinde “Cindy’nin Büyük Fırını!”yazıyordu.Köşesinde de siyah asetatlı kalemle ‘Jason Klein’yazıyordu.Benim adım.Aayfları çevirirken anıların bir bir canlandığını hissettim.Bunlar benim çok eski kitaplarımdı.
Çabucak okudum onları,tabiki 20 sayfa olduğunu göz önüne alırsak.Bir müddet sonra daha çok okudum okudum,ne kadar hatırlamıyorum.Tabiki de çok fazlaydı.Okumamın imkanı yok diyordum.Yarım saat sonra çoğu gitmişti bile ve rafya bir kitap kalmıştı.Kitabı alırken kapağına baktım:”Correct Classroom Behavior”.
Bunun üzerinde adım yazmıyordu.Ve sararmış yapraklarından bir kanıya varacaksak bu kitap ailem taşınmadan önce de buradaydı.Yavaşça açıp okurken,kapağın ardındaki ilk sayfada da “Correct Classrom Behavior”yazıyordu.Yazar adı verilmemişti.Tekrar sayfayı çevirdim ve bir resim karşıladı beni.Resimde bir dizi öğrenci koşuyor,bazıları sınıf duvarına tükürük topu yapıtıştırıyor,havada kağıtta uçaklat uçuyordu ce resmin hemen altında şöyle yazıyordu:’Çocuklar çok yaramaz olabiliyor,yeri geldiğinde çok yaramaz olabiliyor.Özellikle öğretmenleri,tatlı ve yaşlı Byn.Sneed’e karşı.’Öteki sayfada,çok yaşlı bir kadın vardı.Kalın çerçeveli gözlükler takıyordu.Saçları koyu griydi,kısa kesimliydi ve bukleliydi.Üzerinde pembe papatyalar olan sarı bir elbide giyiyordu.Fakat beni asal yakalayan yüz ifadesiydi,O… korkmuş gibiydi.Gözleri muntazam detaylıydı,Sanki bana bir şey anlatmak ister gibiydi,korkunç bir şey.Ama o sadece bir resimdi.
Sayfayı çevirip,devam ettim.Bir sonraki sayfada Byn.Sneed çocuklar koştururken masasında oturuyordu.’Hadi,Byn.Sneed utangaç olmayın.Bu çocuklara kimin patron olduğunu gösterin.’Byn.Sneed yere bakarken üzgün gözüküyordu,Kemikleşmiş ellerini masaya dayamış kabullenmeye çalışıyordu.Yüzündeki kendinden nefret etme hissi gittikçe artıyordu masasının karşısında durup ona dil çıkaran çocuğa bakarken.Sayfayı çevirdim tekrar neden bu kadar korktuğunu anlamak için.
Bu sefer paragrafı önce okudum ki iyi ki de öyle yaptım.”Şimdi,şimdi Byn.Sneed güvenlik makasını al.Bu çocuklar kesikler ve deşiklerden öğrenirler.’
Resimde Byn.Sneed deliye dönmüş bir şekilde elinde makasla çocuğun ellerinin bağlarını kesiyordu.Çocuk ağlıyor ve çığlık atıyordu. Byn.Sneed devam ettikçe kızıyordu.Dişleri sıkıca kenetleniyordu.Bu resme bakınca ağzım açık kaldı ve birkaç kez gözlerimi açıp kapadım.Rahatsız ediciydi,evet,ama hala sadece bir kitaptı.
Sayfayı tekrar çevirdim.’Harika iş Byn.Sneed!Eğitiminiz mucizevi,gelmedi mi şimdi de öğretmenin vakti biyolojiyi?’
Bir sonraki resim Byn.Sneed ce masaya yatırılmış çocuğu gösteriyordu.Çocuğun diz,dirsek ve ağız kenarındaki tendonları paramparça etti makasıyla.Şimdi de makasıyla karnını açıyor ve çocuklara iç organları öğretiyordu.
Sıralarında oturan çocuklar ağlıyor,kimisi elleriyle ağzını kapatıyor,kimisi ise saddce bakmamaya çalışıyordu.Hepsi soluk gözüküyordu.Artık kendi minicik canlarından korkuyorlardı.
Çocuğun organlarını açtığı ve çocukalara gösterdiği zamanki resimde kenardaki çocukların gözlerindeki dehşete dikkatlice baktım ve hemen sayfayı çevirdim.Sayfada’Ne harika bir sınıf!Harika bir sınıf işte!Bu ders senin son dersindi değil mi Byn.Sneed?’ yazıyordu.Resimdeki çocuklar okuldan çıkarken dizlerinde kan vardı kimisinin ve acayip solgun gözüküyorlardı.Kimileri yürürken birbirlerine sarılarak gidiyor,sakinleşmeye birbirlerinden destek alarak nefes almaya çalışıyorlardı.Kapı kirişinde Byn.Sneed duygudan yoksun bir şekilde onların gidişini seyrediyordu. Elbisesi kanlar içindeydi.
Sayfayı tekrar çevirdim,bir sayfa daha olacağını hissederek.Son bir sayfa değildi bir fotoğraftı.Bir sınıf resmi.sandalye ve sıralar devrilmiş çevirilmiş,duvarlarda küf,duvar kağıtları soyulmuştu tamamen duvardan.Ama beni yakalayan o değildi.Bir kadın vardı resmin tam ortasında;kartlaşmış koyu kahve bir deri kaplıydı cildi,çatlıyordu vücudu.
Saçları dağılmış asılmış bir kaç parçası yama gibi düşmüştü kafasından soyuluyordu.Dudakları kuru dişleri sapsarıydı.Direk dikkatimi çekmişti.O boş göz yuvaları sanki sonsuza dek bakıyordu,gözleri çürüyüp çoktan düşmüş olmasına rağmen.Parçalanmış bir sarı elbise giyiyordu üzerinde kurumuş kan olan,bir kaç pembe papatya şurada ve burada…Boynunun etrafında bir ip,tavana bağlı bir ip.Fotoğrafın köşesinde minik bir not vardı.’Teşekkürler Byn.Sneed,görevinizi tamamladınız.Çok öğrendik,tabiki de çok eğlendik.’
Kitabı kapatıp ayağa kalktım,etrafımda bir döndüm ve bodrumu fark ettim.Diyorum ki,biliyordum her zaman biliyordum.Ne olduğunu biliyordum,bizim bodrumdu.Gerçekten biliyordum artık.Kitaptaki sınıftı,ayaklanırkwn baktım sıralar gitmiş bir ton çöp gelmişti buraya.Ama bir kadın burada kendini asmış olamazdı değil mi ? Düşüncelere dalmışken dikkat edemedim,sendeledim.
Gözlüklerim düştü,eğildim ve aramaya başladım.Elim gözlüğe benzer bir nesneye gitti.Kalktım,gözlüğü aldım,taktım.Telefonumu alıp siyah ekrandan yansımama baktım.Bu benim gözlüğüm değildi.Kalın çerçeveli çatlak camlı gözlüklerdi.Kenarının sapında da ‘Byn.Sneed’ yazıyordu.