Johnny mümkün olduğunca hızlı bir şekilde koştu.Önüne çıkan ağaçlar,yola yuvarlanmış taşlar ve yerdeki dallardan içgüdüsel olarak sakındı.Başka bir zaman olsa bu kadar hızlı koşabileceğini ve reflekslerinin bu kadar hızlı olacağını düşünmezdi,ama şimdi Johnny zihninin bu düşüncelerle meşgul olmasına izin vermedi.Şu an kaçmaktan başka bir şey düşünemiyordu.Takipçisinden kaçmaktan.Kurtuluşa koşmaktan.
Güvenli bir uzaklıkta olduğunu düşündüğünde,Johnny durdu ve kendini hızla büyük bir çalılığın arkasına attı.İçinde bulunduğu durumu düşünmesi,sonraki hamlesini planlaması ve bütün bunlar dışında takipçisinin kim olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.Onu takip edenin kim olduğunu bilmemek aklını umutsuzlukla dolduruyor,sakin bir şekilde düşünmesini zorlaştırıyordu.Uzakta olabilirdi,tam arkasında veya bir yerde Johnny'yi tuzağa düşürmek için bekliyor bile olabilirdi.Güvende olduğundan emin olmak zorundaydı-en azından o an için-böylece daha doğru bir şekilde karar verebilirdi.
Çalılığın arkasında saklanmış bir şekilde,Johnny yapraklar ve dalların arasında kendini belli etmeden gözetleyebileceği bir boşluk aradı.Daha sonra onu takip eden kişiyi bulmak için umutsuz bir arayışa başladı.
Johnny bakabildiği tüm yönlere bakmaya çalıştı,ama onu takip eden kişiden hiçbir iz yoktu.Ter-sıcaktan ve uzun süre koşmaktan ve sinirlerinin bozuk olmasından kaynaklanan- yüzünden aşağı doğru akmaya başladı.Kalbi her saniye daha hızlı atıyordu,sanki her an göğsünden fırlamaya hazırmış gibi.Orda değildi,takipçi orda değildi.Panik düşüncelerini ele geçirmeye başladı.Saklanmıştı.Johnny'nin bulamayacağı bir yere saklanmıştı.Hamlesini yapmaya hazır bir şekilde.Johnny'yi kedinin fareyle oynarken yaptığı gibi köşeye kıstırmıştı,kurbanının her saniye umudunu biraz daha kaybedişini zevkle izliyordu.Belki şimdi,tam o an,arkasından yavaşça ona yaklaşıyordu,nerdeyse yakalamak üzereyedi.Johnny arkasında birinin olduğuna emin bir şekilde hızlıca döndü.Ama kimse yoktu.
Sessizlik çılgınlığa dönüşüyordu,bu yüzden Johnny tekrar koşmaya karar verdi,mümkün olduğunca hızlı bir şekilde.Ancak tam ayağa kalkarken dalların arasından hareket eden bir şey gördü.İşte ordaydı,takipçisi,şüpheli bir sakinlikle yürüyordu.Buna rağmen,Johnny rahatlamış hissetti ve tekrar mantıklı olarak düşünmeye başladı.Şimdi,sonraki hamlesine karar vermesi gerekiyordu.Takipçi yanından geçerken fark edilmemeyi umarak saklanmalı mıydı? Yoksa takipçisi ondan daha az yorulmuş gibi görünmesine rağmen koşmalı mıydı? Johnny'nin bedeni,sonuç olarak,hala önceki koşu yüzünden yorgundu.Bacakları ağrıyordu ve nefesi hala düzene girmemişti.Yine de,bunların kendisini millerce koşmaktan alıkoymasına izin vermeyecekti.Güvende olana kadar yorgunluğa yenilmeyecekti.Çünkü eğer yakalanırsa...düşüncesini hemen yarıda kesti.Yakalanmak bir seçenek değildi.
Yavaşça ve sakince,yırtıcı hayvan yaklaştı.Johnny'nin saklanma yerini mi bulmuştu? Eğer öyleyse çok iyi rol yapıyordu,çünkü her yöne bakıyordu,sanki hala arıyormuş gibi.Karar verme zamanıydı: Saklan ya da koş.Tam o sırada,Johnny takipçinin başka bir yöne gittiğini fark etti.Bu bir tuzak mıydı? Şu ya da bu şekilde,Johnny bu şansı değerlendirip çalılıklardan çıkmaya karar verdi.Yapacaklarını çoktan planlamıştı:İlk olarak çalılığın korumasından çıkacak ve takipçinin gittiği yönün tersinde bulunan geniş bir ağacın arkasına saklanacaktı.Eğer oraya görülmeden gidebilmeyi başarırsa,o yöne doğru güvenli bir şekilde koşabilirdi.
Johnny derin bir nefes aldı ve takipçinin başka yöne baktığı doğru anı bekledi.O an geldiği anda,çalılığın arkasından fırladı ve mümkün olduğunca sessiz bir şekilde geniş ağaca doğru koştu.Ağacın gövdesine yaslandı ve gergin bir şekilde fark edilip edilmediğini anlamak için kafasını çevirdi.Takipçi hiçbir şey duymamış veya görmemişti ve hala diğer tarafa doğru yürüyordu.Johnny rahatlamayla dolu olan nefesini verdi.Güvende sayılırdı,şu an onu bulmak daha zor olurdu.İlerlemeden önce,saklandığı çalılıklara bir kez daha baktıVe,orda,bir şey gördü.Tam da umutsuz anlarını yaşadığı yerde,bir şey güneş ışığıyla parlıyordu.Daha da dikkatlice baktı ve ne olduğunu anladı.Görünüşe göre,bir ara,orda olduğu o kısa anda,cep telefonu cebinden kayıp çimenlere düşmüştü.Johnny tereddüt etmeden artık telefonunu kaybettiğini kabullendi.Onu almak için riske girmeyi asla göze alamazdı.Ne de olsa sadece bir cep telefonuydu,üstelik eskilerden.
Takipçi şimdi çok uzaklardaydı.Zafer kaçışını yapacağı an gelmişti.
Müzik çalmaya başladığında ilk adımını atmıştı.Johnny o müziği korkuyla tanıdı.Bu müzik cep telefonunun zil sesiydi.Kaderin bu kadar ironik bir şekilde zalim olabileceğine inanamayarak,telefonunun olduğu yere bakmak için döndü.Telefonu ordaydı,ışıkları yanıp sönüyor,titriyor ve ona kaçmasını söyleyen bir alarm gibi en yüksek tonda çalıyordu.Takipçinin onu duyamayacak kadar uzakta olmasını umdu,ama bunun aptalca bir düşünce olduğunu biliyordu.O sessiz ortamda,müzik imkansız bir şekilde sesli geliyordu.Ve,kesinlikle,takipçi duymuştu.Müziğin nerden geldiğini anlamak için arkasını döndü ve ağacın arkasından yarı yarıya çıkmış olan Johnny'yi anında gördü.Ve Johnny,aralarındaki uzaklığa rağmen,takipçisinin yüzündeki şüphe duyan ifadenin yavaşça zafer ve kötülüğün karışımına döndüğünü görebiliyordu.Daha sonra olduğu yerde donup kalmış Johnny'ye doğru koşmaya başladı.
Harcadığı büyük çabayla,Johnny vücudunu hareket etmeye zorladı ve çılgınca koşmaya başladı.Daha önce hiç koşmadığı gibi,içinde bir umut kırıntısı hissetti.Hala takipçisinden hızlıydı.Onu hala altedebilirdi .Ama kasları,bütün bu hareketten yorulmuş bir şekilde,ağlayışlarının reddedilmesine izin vermeyeceklerdi.Bir kramp bacağını hareketsiz hale getirdi,düşmesine neden oldu.Bir an önce kalkması gerektiğini biliyordu,ama yaşadığı kargaşa ve panik-hepsi bacağındaki kramp ve düşmesi yüzünden- izin vermeyecekti.
Bir kaç saniye sonra,bir gölge Johnny'nin üstüne geldi.Yüzünü çevirip bakmasına gerek yoktu.Her şey bitmişti.Takipçi ona ulaşmıştı.Bütün kartlarını iyi oynadığını düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı,kaybetse bile suçlanacak tek şey kötü şansıydı.Tabi ki,ne kadar inansa da, bu takipçinin tam da onun önünde durduğu gerçeğini değiştirmiyordu.Johnny yere dönük bir şekilde durmaya devam etti.Takipçisi yapmak istediği şeyi yaparken bakarak ona zevk vermeye niyeti yoktu.
Takipçinin elini arkasında hissetti.
"Yakaladım seni! Ebe sensin!" diye bağırdı takipçi,ardından Johnny'den kaçmaya başladı.
Johnny yavaşça kalktı,giysilerindeki kiri silkeledi ve ondan kaçan kişiye doğru baktı.Acı neredeyse gitmiş sayılırdı.Şimdi intikam zamanıydı.
[By Daniel Moises]