Diğer hava durumu uyarıları gibi başlamıştı.Telefonlarımızda hava durumu alarmı çalıyor,şehirden gelen siren sesleri kasabamıza şiddetli bir kasırganın yaklaştığı haberini veriyordu.Bu durum Ortabatı için yeni bir şey değildi,sıradan bir salı günüydü.
Ben ve oda arkadaşım Jenny,acil durum çantamızı alıp bodruma indik.Beklediğimiz şey,bodruma birkaç saat durmaktı.Dışardaki fırtınanın sesi şiddetliydi.Rüzgar uğultuluydu,sanki şimşekler gökyüzünü ortadan ikiye yarıyordu.Fakat garip olan bir şey vardı...sirenler hiç susmamıştı.
Normalde,birkaç dakika boyunca çalmaya devam eder ardından
yerini sessizliğe bırakırlardı.Fakat bu gece,durmadan devam ettiler.Görmezden
gelmeye çalıştım,anneme iyi olduğumuzla ilgili mesaj yazmaya uğraşıyordum.Fakat
Jenny paniklemiş görünüyordu.
“Bir şeyler ters gidiyor.” dedi kulağını bodrumun kapısına
dayarken.
O haklıydı.Sirenlerin sesi...garipti.Tonu,normalden biraz
daha yüksekti,aynı tınıda kalmaya çalışıyormuş gibiydi.Ve mekanik sesin altında
başka bir şey varı.Düşük,boğuk,zar zor duyulabilen bir sesti.Fakat kesinlikle
oradaydı.
Bir gürültü koptu,bodrumun duvarlarını sarstı.İşte o an,ilk çığlığı
duymuştuk.
Ses dışarıdan gelmişti,kan donduran boğuk bir sesti.Jenny donakaldı,telefonum
ellerimin arasından kaydı.Birbirimize sessizce bakmaya başladık,daha fazla
duymaya çalıştık.Başka bir çığlık geldi,ardından bir tane daha ve bir tane daha.Artık
panik ve kaosun karışımından oluşan bir koro gibiydiler.
Evin önüne bakan cama uzandım.Yağmur cama vuruyordu,fakat
şimşeklerin ışıklarının arasında,midemi bulandıran bir şey gördüm.
Gökyüzü yeşil değildi,fırtınadan önce olması gerektiği gibi
değildi.Gökyüzü,kıpkırmızıydı.Derin,dönen kırmızı,sanki bulutlar kanıyormuş
gibi.
“Bir şey görüyor musun?” diye fısıldadı arkamdan Jenny,sesi
titriyordu.
Tam cevap verecekken elektirikler kesildi,karanlıkta
kalmıştık.Ardından tıklama sesi geldi.
Tıklama kapıdan değil,bodrumun duvarlarından geliyordu.
3 Keskin tıklama, sanki birisi-veya bir şey- içeriye girmeye
çalışıyordu.Jenny kolumu kavradı,tırnakları derime batıyordu.”Bu fırtınada
dışarıda birisi olamaz.” Sesi zar zor duyuluyordu.
Tıklamalar tekrardan geldi,bu kez daha sesli ve yakındı.Bir insanın harket edebileceği gibi hareket etmiyordu.Bodrumun etrafında dönüyordu,olması gerektiğinden çok daha hızlı bir şekilde.
Ardından,o konuştu.
İlk başta,anlamsızdı,radyo statiği gibi.Ama sonra kelimeler netleşmeye başladı.Oysa ses,tamamen yanlıştı—çok derindi,bir insana ait olamayacak kadar bozuktu.
“Bizi içeri al.”
Jenny’ide çekerek geriye topalladım,birbirimize sarılarak köşede kapandık.Ses tekrardan geldi,bu kez daha yakından gelmişti.Bu kez,evin içinden gelmişti.
“Bizi içeri al.”
Sirenlerin sesi dahada arttı,artık çığlıklara benziyorlardı.Alttaki boğuk ses dahada yükseldi,daha anlaşılır oldu.O,nefes sesleriydi.
Fırtına hiç bitmedi. Sabah hiç olmadı.
Hatırladığım son şey,bodrumun kapısı gıcırdayarak açılması.İçeriye soğuk bir rüzgar girmesi ve bir figürün gelmesiyle Jenny’nin çığlık atması.Onu nasıl tarif edebilirim bilmiyorum,diyebileceğim tek şey,o insan değildi.
Şimdi yalnızım.Jenny kayboldu.Onun nerde olduğunu hatta
yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum.Fakat,daha kötü bir şey var.
Telefonumun titrediğini duydum.Bir hava durumu alarmı.
Sirenler tekrardan çalmaya başladı.
Ve bu kez,sanırım benim için geliyorlar.
Ç.N: Selam,ben yeni çevirmeniniz sayılırım:D
Greatestgore.you hikayesinden bilirsiniz beni.
Ara ara çeviri yapıp atmaya çalışacağım.