Mark bulunduğu barı terk etti. Beatrice ile yüzleşmeden önce biraz içmek için buraya gelmek zorundaydı ama canı hiç de içki içmek istemiyordu ve satın aldığı şeye zar zor dokunabildi. Mark kendisine, gidip adam gibi özür dileyebileceğini ve kızın evine doğru yola koyulabileceğini söylüyordu. Mark yumruğunu uzattı ve kapıyı gürültülü bir şekilde çaldı. Bekledi. Kimse cevap vermedi. Birçok kez kapı zilini çaldı ve evden zilin çaldığını duyabiliyordu. Yine kimse cevap vermedi. Endişelenerek kapıya vurdu ve kızın ismini haykırdı. Yine kimse cevap vermemişti. Kapı tokmağını denedi ve açıldı. Bu garipti; o daima kapıyı kilitli tutardı. Girdiğinde fark ettiği ilk şey açık pencerenin ahşap kenarlarında, sanki daha önce orda bir kedi varmışçasına, birçok pençe izinin olmasıydı. Kızın ismini haykırarak yemek odasına yürüdü. Masada şampanya şişesini gördüğünde durdu. Dolabında bulundurduğu şişeydi. Açıktı. Onu aldı ve inceledi. Yanına bantlanmış bir not vardı. Notta yazan:
"Beatrice, kavga ettiğimiz için üzgünüm! Gerçekten gönlünü almak istiyorum çünkü seni tüm kalbimle ve ruhumla seviyorum." - Mark
"Seviyorum" kelimesinin ardından gelen küçük kalbe bakarak nota bakakaldı. Bunu ona gönderdiğini hatırlamıyordu. "Beatrice?!" diye bağırdı. Masanın etrafında yürüdü ve tüyleri ürperdi. Onu, sevgilisi Beatrice'i, yerde gördü. Hareket etmiyordu ve kırık cam parçaları etrafını çevreliyordu.
"Beatrice!" diye bağırdı ve cam kırıklarının onu kesmesine aldırış etmeden kızı almak için yere düştü. Şekillerinden şarap bardağı olduğunu anladı. Gözyaşları gözlerinden sel gibi aktı ve ona sarıldı. Öldüğünü biliyordu.
"Ne kadar da tatlı!"
Mark durdu ve baktı. Canavar ordaydı. Onun sesini taklit ederek pencere pervazında oturuyordu. "Her şeyden önce tartıştığımız için bile üzgünüm!" Mark ona baktı, kan beynine sıçramıştı.
“それがのんだ。死んだ!ケケケ! 毒だよ!ケケケ!” (Sonra onu içti ve öldü!) -Kahkaha- (O bir zehirdi) -Kahkaha-
Çok gülüyordu ve durmaya çalışmak için elini yüzüne götürdü.
"Komik olduğunu mu sanıyorsun? Sen onu öldürdün! Seni öldüreceğim!" Mark ayağa kalktı ve şişeyi kaptı.
"おまえ 怒ってるかい~?" (Sinirlendin mi?)
Mark şişeyi fırlattı ama şişe canavara ulaşmadan canavar pencereden aşağı atladı. Onu öldürecekti. Ona yaptıklarını ödetecekti. Beatrice'in şifonyerine doğru yürüdü. Kendisini korumak için tabanca sakladığı yeri biliyordu. Çekip çıkardı ve şarjörü açtı. Sadece 4 kurşun kalmıştı. Sorun değildi sadece bir tanesini istiyordu. Mark kapıya koştu, hiçbir yerde canavardan bir iz yoktu. Gerçi dairesine geri döneceğini biliyordu. Mark, diğer insanlara ve yaya geçidi işaretlerine aldırmadan koşabildiği kadar hızlı koşuyordu, sadece koşuyordu. Apartman binasına ulaştı ve dairesine koştu. Kapıyı açtı. Haklıydı, canavar oradaydı. Bir elinde şarap bardağı diğer elinde şarap şişesi tutarak kitaplığın üstünde uzanıyordu.
“ワイン がもない!” (Tüm şaraplar bitti!)
Mark çileden çıkmıştı. Üzerine silahı doğrulttu ve bir kurşun ateşledi. Çarptı ve duvara sıçradı. Şarap bardağını bırakarak pençeleriyle duvara tırmandı böylece sırtı Mark'a dönüktü. İkinci kez ateşledi ve ters döndü. Şimdi Mark'la yüzyüzeydi. Sol bacağı ve kolu normal bir insanınkinden daha fazla bükülüyordu. Tekrar ateşledi ve dört ayak üzerine yere düştü. Mark bir kez daha ateşledi ve kaçmak için yuvarlandı. Sonra tekrar duvara sıçradı ve orda kalıp ona baktı. Mark ona doğru sinirli bir şekilde yürüdü ve silahı alnına doğrulttu. Tetiği çekti ama daha fazla kurşun kalmadığını gösteren bir klik sesi vardı. Canavar delicesine gülmeye başladı.
“フェイル!” (Fiyasko!)
Mark hiddetlenip yakın dövüş saldırısı için silahı ona savurmuştu ancak canavar yana doğru sürünerek kitaplıkta bıraktığı şarap bardağını aldı. Şarap bardağını Mark'a fırlattı ama Mark yana kaçıp kurtuldu. Sonra şarap şişesini fırlattı ve gözlerine çarptı. Mark bayılmıştı.
Mark'ın bilinci tekrar yerine geldi. Canavarla yüz yüzeydi. Tavana tırmanıyordu. Kolları ve bacakları 90 derecelik açıyla bükülüyordu böylece ona bakıyordu. Maskesi yine değişti. Maskesinin siyah tarafındaki parlak gülüş kayboldu; maskesinin beyaz tarafında suratı çatılmış sinirli ifade tekrar ortaya çıktı. Önceki mutlu oyunculuktan yoksun bir halde karanlık bir sesle ona "おまえは面白くない。” (Sıkıcısın) dedi.
Alçak bir hırıltılı tıslama sesi çıkardı ve üzerine atıldı.
O gün daha sonra Mark'ın evine polis geldi. Komşuları polisi aramıştı çünkü silah sesleri duymuşlardı. Mark'ın vücudunun her tarafında pençe izleri ve boğazı tırmalanmış bir halde ölü bulundu. Öldürme hayvan gibiydi, duvarlar ve tavan boyunca pençe izleri bulundu. Kanlı ayak izleri pencereye doğru giderken bulundu. Bunun üzerine bir insan tarafından yapıldığına karar verildi. Cesedin incelenmesinin üzerine alnına bir şeyin kazınmış olduğunu buldular.
“退屈な。” (Sıkıcı)...
Sonunda part 2 geldi ve ilki kadar güzel olmuş elinize sağlık bir şey sorabilirmiyim Hege Ronja ile ilgili bir çeviri gelirmi gerçekten merak ettiğim bir karakter eğer hikayesi bulunmuyorsa Naamah ile ilgili bir hikayede olabilir Zalgo nun babası olarak biliyorum karakteri ama?
YanıtlaSilevet babasıymış ama bahsettiğiniz çeviriyi bulamadım :/
SilSadece Hege mi yok yoksa hem Hege hemde Naamah mı
Silher ikisine dair bir şey bulamadım. merak ettiğin başka bir çeviri var mı?
SilŞu anlık yok yinede teşekkur ederim
Silrica ederim
SilAklıma geldide acaba slenderman'ın familyası ile ilgili bir çeviri bulabilirmisiniz özellikle Offenderman fovorim olmak üzere slendermanın kardeşlerinede ilgi duyuyorum öyle bir cp varsa çevirirmisiniz
Siloffenderman ile ilgili de bi hikâye yok genellikle kendisi hakkında detaylı bilgi verilmiş
SilPeki spendorman hakkında bir hikaye cevirirmisin orijinal sitede ben onun hakkında bir hikaye buldum ama malesef okuyabilecek kadar İngilizcem yok 😅 (lanet olsun keşke dersleri dinleseydim)
SilSplendorman*
Siltamam inceleyeceğim :D çevrilmemişse daha önce tabi
Silhttps://www.creepypasta.com/splendor-man/ bundan bahsediyorsunuz değil mi?
SilEvet bu hikaye
Siltamam vaktim olduğunda yeni çeviriler atacağım bu hikaye de dahil :3 bu aralar ödevlerle meşgulüm yeter ki takipte kalın :D
SilÇok sağ olun vakit ayırdığınız için
Silyeni çeviriler ne zaman gelecek çok yavaş geliyor
YanıtlaSilmerak ettiğiniz bir çeviri var mı?
Sil